Dünyanın farklı ülkelerinden âlimler: Müslümanlar Kudüs'ün özgürlüğü için çalışmalı
Kudüs haftası münasebetiyle İLKHA muhabirine konuşan Sudan, Irak ve Filistinli âlimler, Müslümanların imanlarını gereği olarak Kudüs'ün özgürlüğü için çalışmaları gerektiğini ifade ettiler.
Kudüs meselesinin Müslümanlar için temel bir mesele olduğunu ve Müslümanların kutsallarından üçte birini temsil ettiğini söyleyen Sudan Âlimler Heyeti Başkan Yardımcısı Şeyh Abdulhay Yusuf, Peygamber Efendimiz (Sallalahu Aleyhi Vesellem)'in yeryüzünde ibadet etmek niyetiyle sadece 3 mescit için yolculuk yapılabileceğini, bunlardan birisinin de Mescid-i Aksa olduğunu hatırlattı.
"Bazı sözde âlimler dinlerini dünyaları için satıp siyonistlere destek çıkıyorlar"
Yusuf, "Siyonistler, bu davayı ortadan kaldırma ve zayıflatma yolunda çeşitli yöntemler kullanmaktadırlar. Bu alandaki son yöntemlerden biri de normalleşmedir. Bu normalleştirmeyi 'İbrahimi Anlaşmalar' olarak adlandırdılar. Bu adlandırma ile üç büyük din olan Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam'ın Hazreti İbrahim'de toplandığı kastediliyor. Ne yazık ki, bazı hain yöneticiler ve sözde âlim diye adlandırılan dinlerini dünya karşılığında satmışlar, bazıları da onlara bu konuda onlara yardım ediyorlar. Müslümanların Hazreti İbrahim hakkında, rabbimizin ayet-i kerimede belirttiği gibi; İbrahim, ne Yahudi ne de Hristiyan'dı. O, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir Müslüman'dı. Müşriklerden de değildi.' şeklinde açıklamada olduğu gibi inanmalılar." dedi.
Sudan Âlimler Heyeti Başkan Yardımcısı Şeyh Abdulhay Yusuf
"Müslümanlar, Beytül Makdis'in kurtulmasının tek yolunun cihad olduğunu inanmalıdırlar"
Siyonistlerle normalleşme adı altında atılan adımların şer'i manada hiçbir anlam ifade etmediğini belirten Yusuf, "Allah'ın kabul edeceği tek din İslam'dır. İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır. Bu sebeple, bazı devletler tarafından yapılan bu anlaşmanın şer'i olarak herhangi bir kıymeti yoktur. Çünkü şer'i açıdan var olmayan, hissi açıdan da yok gibidir. Tüm bunlar, Müslümanların değiştirmek için çaba göstermesi gereken kötülüklerdir. Ayrıca Müslümanlar, kardeşlerimizin Beytül Makdis'te ve Kudüs civarında yürüttükleri cihadın, bu mukaddesatları özgürleştirmenin ve kardeşlerimize yönelik ne bir söz ne de anlaşma gözetmeyen işgalcinin esaretinden kurtarmanın tek yolu olduğuna inanmalıdırlar. Onlara malı, duasıyla veya onların davasını Müslümanlara anlatarak bu konuda onlara yardım ederse, büyük bir iyilik yapmış olur. Bu durumda o kişi, Aziz ve Celil olan Allah'ın seçtiği, hakkı söyleyenlerden ve onunla adil olanlardan kılar. Allah'tan mücahit kardeşlerimizin zaferiyle gönlümüzü ferahlatmasını diliyorum." diye konuştu.
Irak Müslüman Âlimler Cemiyeti Siyasi Bölüm Başkanı Dr. Musenna Haris
"Siyonizm, sınırı olmayan ve her geçen gün büyüyen bir tehlikedir"
Siyonist tehlikenin sadece Filistin ile sınırlı olmadığını belirten Irak Müslüman Âlimler Cemiyeti Siyasi Bölüm Başkanı Dr. Musenna Haris, "Hepimizin bildiği gibi, Yahudiler, Yahudi devletini kurma aşamasına gelene kadar sınırlarının mevcut Filistin sınırlarından daha geniş olduğuna inanmaktadırlar. Bu nedenle Filistin'deki varlıklarını sağlamlaştırmaya, kendilerini çevreleyen ortamları, Filistin'i çevreleyen ortamları güvence altına almaya odaklanmışlar. Tabi ki bununla da Arap ve Müslüman ülkeleri kast ediyoruz. Siyonistler bu hedeflerini birçok proje aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu projelerin en öne çıkanı ve en önde geleni normalleşme projesidir. Siyonist tehlike, sınırı olmayan, her geçen gün büyüyen bir tehlikedir. Ne yazık ki şu an meydanda gördüğümüz durum şudur; Yahudi devleti, Arap ve Müslüman cephelerde geniş nüfuzlar elde etti. Bu durum, elimizden gelen tüm araçlarla bu Siyonist tehlikeye karşı durmamızı gerektiriyor. Kısacası söylemek gerekirse bütün Arap ve Müslüman ülkelerde iç cepheleri bu tehliken korumak, yani iç meseleleri düzeltmek bu tehlikeye karşı atılması gereken ilk adımdır. Siyonist oluşumla normalleşmeyi reddeden güçlü bir halk tabanı oluşturmak bu tehlikeden korunmamın ilk muhafazası, ülkelerimizi bu büyük tehlikeden korumanın ilk halkasıdır." şeklinde konuştu.
İslami Cihad Hareketi Siyasi Büro Başkanı Muhammed el-Hindi
"Kudüs'ün özgürlüğü için çalışmayanlar imanlarını yoklasınlar"
"Dünya Kudüs Haftası münasebetiyle Kudüs halkını ve dünyanın farklı coğrafyalarındaki Kudüs sevdalılarını selamlayarak konuşmasına başlayan İslami Cihad Hareketi Siyasi Büro Başkanı Muhammed el-Hindi de şöyle konuştu:
"Bugün şunu önemle belirtiyoruz ki Kudüs, bir din, medeniyet ve kültür olarak İslam ile batı, haçlı ve bölgedeki İsrail diye isimlendirilen kin, ırkçılık ve silahla doyurulmuş uzantılarıyla devam eden savaşın simgesidir. Bugün ümmetin dirilişini ve herhangi bir parçasının bağımsızlık mücadelesini hedef alanlar ile aynı zamanda Filistin'i ve ümmetin mukaddesatını hedef alanlar aynıdırlar. Haçlılardan oluşan batı, Osmanlı Hilafet Devleti'nde temsil edilen İslami, siyasi sistemi yok etmeyene ve Müslümanların zihinlerini misyonerlik ve oryantalizm ile işgal etmeyene kadar siyonist varlık kurulamayacaktı. Bugün Kudüs'ü özgürleştirmeye ve siyonist varlığa karşı koymaya çalışmayanlar, ülkelerinin bağımsızlığı, kalkınması ve ilerlemesi için çalışamazlar. Kudüs'ü özgürleştirmeye çalışmayan kimseler, imanlarını, dinlerini ve vatanseverliklerini yoklasınlar.
Bugün bazı Arap yöneticilerin bu siyonist varlıkla kölelik anlaşması imzalamaları ve bunun neticesinde israilin Kudüs halkını yalnızlaştırmaya, evlerini yıkmaya, topraklarını çalmaya ve yasadışı yerleşim birimlerini dikmeye cesaret etmesini hiç umursamaz. Çünkü aynı gün Filistin'de ve her yerde Kudüs'ün evlatları ve Kudüs sevdalıları, Kudüs'ü savunmak ve kutsallarını korumak için ayağa kalkmaktadırlar. Herkes bilsin ki Kudüs, cihat ve medeniyetle dolu şanlı bir tarihi olan mücadeleci ve birleştirici bir ümmete sahiptir. Farklı ırklardan, soylardan, renklerden ve mezheplerden oluşan bu ümmet, Kudüs'ü savunmada köklü bir geçmişe, surlarının altında yatan numune ulema ve mücahitlere sahiptir. Kudüs'ün, Allah'a zafer ya da şehadet sözü veren erleri vardır. Bunların ikisi de zaferdir. Bu erler öyle erlerdirler ki ne ihanet edenler ne de muhalif olanlar kendilerine zarar veremezler. Bunlar, Allah'ın emri gelinceye kadar bulundukları yolda sebat ederler." (İLKHA)