Mustafa Karakaş/Doğruhaber

Aslında Türk Modernleşmesi de denilen yukarıdan aşağıya toplumu gerekirse cebren değiştirme ve dönüştürme uygulaması Prens Muhammed Bin Selman eli ile sıkı bir şekilde yürütülüyor.

Kuruluş paradigması çarpıklık üzerine olan Suudi Krallığı ifrat ve tefrit noktasında savrulmaya devam ediyor.

Daha önce dini oldukça sert yorumlayarak “eğlenmeyi” bile caiz görmeyen anlayış açılımla birlikte Kabe’nin hemen dibinde Cidde’de kadınlı erkekli konser vermeye kadar gitmişti

Daha önce pasaporta başvuru hakkı olmayan kadın, Ilımlı İslam projesi ile beraber başörtüsünü çıkarmaya, kenarından sıyırmaya başladı bile.

Konserler, lüks ve şatafatın haddi hesabı yok.

Suud Krallığı neredeyse her alanda “yumuşama”ya giderken bayrağında da değişime gidiyor.

İddialara göre Krallık ailesi Yeşil zemin üzerine Kelime-i Tevhid yazılı olan bayrağı değiştirecek.

Oldukça önemli bir karar.

Bu kararın Müslümanlar tarafından desteklenmesi gerekir. Çünkü Kelime-i Tevhid özgürlük nişanesidir.

Zulmetmeme, zulme boyun eğmemenin şiarıdır.

Menkıbe olarak anlatılır

Hz. Süleyman (as) zamanında bir serçe su içmek için su birikintisi olan bir yere gelir, ancak etrafında çocukları görür ve onların uzaklaşmalarını bekler.

Çocuklar uzaklaşınca bu sefer de yaşlı ve uzun sakallı bir adam gelir. Serçe kendi kendine “bu adam sakallı bir piri fani, ondan bir kötülük beklenmez” der ve su içmeye koyulur.

Ancak aniden adam yerden bir taş alır ve serçenin bir gözünü kör eder.

Serçe bu durumu Hz. Süleyman’a şikayet eder.

Hz. Süleyman (as) adamı çağırtır ve ona: bu kuşa ihtiyacın var mıydı diye sorar: adam: hayır der.

Bunun üzerine Hz. Süleyman (as) adamın bir gözünün kör edilmesini emreder.

Serçe: Efendim, ben gözü yerine varlıklara güven veren sakalının kesilmesini teklif ediyorum, böylelikle benim düştüğüm tuzağa başkaları da düşmemiş olur demiş.

Evet kıssadan hisse

Suudi krallığının bayrağında bulunan Kelime-i Tevhid yazısının kaldırılması yaşlı adamın sakalı hükmündedir

Suud Hanedanı, Kelime-i Tevhid’in hakkını vermemiştir.

Bununla birlikte, Suud Hanedanı’nın bu girişimi yaklaşan büyük ‘Batılılaşma Tsunamisinin’ tahribatlarının boyutunu görmek açısından önemlidir.