Devlet ile PKK’nin “barış süreci” açıkta ağır aksak, ama kapalı kapılar ardında hızlı bir şekilde sürüyor.

Hükümet, bu işe bedenini koyduğunu söylüyor.

Muhalefetin bir kısmı karşı çıkıyor, bir kısmının kafası karışık.

Bir de nerede durdukları tam belli olmayanlar var.

Süreç de ilerlerken yeni ittifaklar ve düşmanlıkları da beraberinde getiriyor.

Bakın geçen hafta Karayılan merkezli olarak neler söylendi:

“Karayılan, Gülen cemaatinin şehirlerde devleti yöneten komitelerinin olduğunu ve Oslo görüşmelerini de yine Gülen Cemaati’nin sızdırdığını iddia etti. Ellerinde Gülen cemaatine yönelik belgelerin bulunduğunu söyleyen Karayılan, “Belgelerde her ilde devleti yöneten komiteleri var. Perspektif veren... Toplantı tutanakları var. Bir ilde her şeyi tartışıyorlar. ‘Filan derneği hukuka havale edelim’ diyorlar. Herkese ilişkin karar veriyorlar, ‘Filan derneğe adam sızdıralım’ diyorlar. BDP’ye kimi, nasıl yerleştireceklerini konuşuyorlar.” dedi. Oslo görüşmelerini de Gülen cemaatinin sızdırdığını iddia eden Karayılan, “Farklı görüşmeleri bir araya getirmişler, daha çok da Hakan’ı (MİT Müsteşarı Hakan Fidan) zor durumda bırakacak bölümler. Kanaatim bu sızdırmayı cemaat yaptı.” dedi.”
Gülen cemaatinin tutumu dikkat çekiciydi.

Sürece pek taraf değillerdi, ama öyle de gözükmek istemiyorlardı.

Hüseyin Gülerce, PKK’ye “Üç aylık süre tanıyalım. Geri çekilme vb olursa destekleriz” derken Ekrem Dumanlı, “Öcalan çok öne çıkıyor, PKK süreci belirliyor. Ölüm olmaması çok önemli değil. Polis görevini yerine getirmeli” diyordu.
Fırat Haber Ajansı da silahlarını çekip atışa hazır hale geldi. Üslubu oldukça sertti.

“Kısacası cemaatin bu konuda temel ve ilkeli bir tutum alması gerekiyor. Boşuna Ergenekon ve KCK davalarındaki gibi durumu sulandırmasınlar. Ya ‘sivil toplum örgütü’ esaslarına göre ya da siyasi parti olarak kendi durumlarını ortaya koyarlar ve gerçek tutumlarını açıklarlar. Ya da bu gerçekliğin nereye varacağını Silivri’ye bakarak anlayacaklar. Barış ve kardeşlik ilkeli olduğunda çok güzeldir. Ahlakidir de.”

Süreç oldukça kırılgan ve aktörler bu zeminde cambazlık yapmak zorundalar.

Öcalan bir süre önce F. Gülen’e selam gönderdi, ama şimdi Karayılan hedef gösteriyor.

Hükümet bu işin neresinde?

Hükümet pek bir yerde görünmüyor ama işin tam ortasında.

Emniyete yönelik operasyon devam ediyor.

Geçen hafta başbakanlık müfettişleri MİT’ten aldıkları bilgilerle Emniyet İstihbarat Dairesi’nde arama yapmışlar. Konu, böcekler ve dinlemeler…

Emniyet İstihbarat Dairesi’nde sürekli yöneticiler değişiyor.

MİT başkanı Hakan Fidan’ı sorguya çağıran savcı, “düz savcı” olarak başka yere atandı.

TİB’in başındaki şahıs başka yere tayin edildi.

Yani sizin anlayacağınız bir taraftan “Barış süreci” konuşulurken öte taraftan örtülü bir savaş devam ediyor.