SES 2013 sağlık raporunu açıkladı
Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçileri Sendikası (SES) Genel Sekreteri Mehmet Sıddık Akın, 2013 yılında Türkiye'de yaşanan Sağlık ve Sosyal Hizmet alanı ile güncele dair raporunu açıkladı.
BATMAN - 1 Mayıs İşçi Bayramı nedeniyle Batman'a gelen Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçileri Sendikası (SES) Genel Sekreteri Mehmet Sıddık Akın, 2013 yılında Türkiye'de yaşanan Sağlık ve Sosyal Hizmet alanı ile hazırladığı raporla ilgili sendika binasında basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasında SES Batman Şube Başkanı Esat Altunışık ve sendika üyeleri hazır bulundu.
Basın açıklamasını SES Genel Sekreteri Mehmet Sıddık Akın okudu.
Türkiye'deki sağlık alanındaki yapılan çalışmaları değerlendiren Akın, "2002 yılından itibaren hızlandırılan 'Sağlıkta Dönüşüm Programı' bir Dünya Bankası programı olup, IMF ve Dünya Ticaret Örgütü eliyle ülkelerde uygulandığı gibi, ülkemizde de 10 yıldır hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Bu programın temel anlayışı; hizmetin yürütülmesi sürecinden 'Kamu'nun çıkarılması, özel sağlık kuruluşlarının hizmet içindeki payının giderek arttırılması, sağlığın finansman yapısını değiştirerek bu yolla sermayeye kaynak aktarılmasıdır. 2 Kasım 2011 tarihinde çıkarılan "663 Sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Teşkilat Yapısını Düzenleyen Kanun Hükmünde Kararname", bu kararnamede yer alan "Kamu Hastane Birlikleri" uygulamasının 2 Kasım 2012 tarihinden itibaren uygulamaya geçirilmesi, 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren "Genel Sağlık Sigortası" 2012 yılında bu konuda atılmış önemli adımlardır" dedi.
Açıklamanın devamında Akın sözlerini şöyle sürdürdü, "Gerek koruyucu sağlık hizmetinin yeterliliği, sağlık hizmeti alanların hizmete ulaşmaları, ulaşabildikleri hizmetin yeterli olup olmadığı ve niteliği ile hizmete ulaşabilme koşulları; gerekse hizmetin verilme biçimi, koşulları ve hizmeti verenlerin, sağlık emekçilerinin istihdam biçiminden, ekonomik-özlük-sosyal ve demokratik haklarına kadar yaşanan olumsuzlukların değerlendirilmesi gerekmektedir. Benzer bir değerlendirmenin, büyük bir değişim yaşanan 'Sosyal Hizmet' alanındaki Bakanlığın yeniden teşkilatlanmasından, sosyal hizmet kuruluşlarının piyasalaştırılması, kuruluşların kamunun elinden çıkarılmaya çalışılması, çalışanların istihdam biçiminden başlayarak hizmetin büyük ölçüde taşeronlaştırılması, yaşlı, çocuk, kadın ve engellilerin ihtiyacı olan hizmete erişimin siyasetin eline terk edilmesi için yapılması da gerekmektedir"
"Dönüşüm" adına yapılan değişikliklerden sağlık emekçilerinin de olumsuz etkilendiğini vurgulayan Akın, "Dayatılan istihdam modelleri, esnek çalışma yöntemleri, çıkarılan yasalarla (KHK, yönetmelik v.b.) sağlık emekçilerinin iş, mekan ve ücret güvencesini yok ediyor. Torpil, işyerlerindeki idari baskı, yandaşlık ilişkileri, hizmet alanların fiziki saldırısı, mobbing v.s. şiddet şekilleriyle karşı karşıya kalıyor. Sağlık emekçilerinin maruz kaldığı şiddeti; uygulanan politikalardan, antidemokratik ortamın oluşturduğu travmaya bağlı toplumsal şiddet kültüründen bağımsız değerlendiremeyiz. Toplumun içinde bulunduğu genel durum, işyerlerindeki bürokrasi ve anti demokratik hiyerarşik yapı, mesleği geliştirme ve bağımsız olarak uygulayamama, mesleki tanımsızlık ve baskılara bakarak sağlık emekçilerinin de toplumun geneli gibi özgür olmadığını rahatlıkla ifade edebiliriz" dedi. (M.Fatih Akgül-İLKHA)
Basın açıklamasında SES Batman Şube Başkanı Esat Altunışık ve sendika üyeleri hazır bulundu.
Basın açıklamasını SES Genel Sekreteri Mehmet Sıddık Akın okudu.
Türkiye'deki sağlık alanındaki yapılan çalışmaları değerlendiren Akın, "2002 yılından itibaren hızlandırılan 'Sağlıkta Dönüşüm Programı' bir Dünya Bankası programı olup, IMF ve Dünya Ticaret Örgütü eliyle ülkelerde uygulandığı gibi, ülkemizde de 10 yıldır hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Bu programın temel anlayışı; hizmetin yürütülmesi sürecinden 'Kamu'nun çıkarılması, özel sağlık kuruluşlarının hizmet içindeki payının giderek arttırılması, sağlığın finansman yapısını değiştirerek bu yolla sermayeye kaynak aktarılmasıdır. 2 Kasım 2011 tarihinde çıkarılan "663 Sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Teşkilat Yapısını Düzenleyen Kanun Hükmünde Kararname", bu kararnamede yer alan "Kamu Hastane Birlikleri" uygulamasının 2 Kasım 2012 tarihinden itibaren uygulamaya geçirilmesi, 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren "Genel Sağlık Sigortası" 2012 yılında bu konuda atılmış önemli adımlardır" dedi.
Açıklamanın devamında Akın sözlerini şöyle sürdürdü, "Gerek koruyucu sağlık hizmetinin yeterliliği, sağlık hizmeti alanların hizmete ulaşmaları, ulaşabildikleri hizmetin yeterli olup olmadığı ve niteliği ile hizmete ulaşabilme koşulları; gerekse hizmetin verilme biçimi, koşulları ve hizmeti verenlerin, sağlık emekçilerinin istihdam biçiminden, ekonomik-özlük-sosyal ve demokratik haklarına kadar yaşanan olumsuzlukların değerlendirilmesi gerekmektedir. Benzer bir değerlendirmenin, büyük bir değişim yaşanan 'Sosyal Hizmet' alanındaki Bakanlığın yeniden teşkilatlanmasından, sosyal hizmet kuruluşlarının piyasalaştırılması, kuruluşların kamunun elinden çıkarılmaya çalışılması, çalışanların istihdam biçiminden başlayarak hizmetin büyük ölçüde taşeronlaştırılması, yaşlı, çocuk, kadın ve engellilerin ihtiyacı olan hizmete erişimin siyasetin eline terk edilmesi için yapılması da gerekmektedir"
"Dönüşüm" adına yapılan değişikliklerden sağlık emekçilerinin de olumsuz etkilendiğini vurgulayan Akın, "Dayatılan istihdam modelleri, esnek çalışma yöntemleri, çıkarılan yasalarla (KHK, yönetmelik v.b.) sağlık emekçilerinin iş, mekan ve ücret güvencesini yok ediyor. Torpil, işyerlerindeki idari baskı, yandaşlık ilişkileri, hizmet alanların fiziki saldırısı, mobbing v.s. şiddet şekilleriyle karşı karşıya kalıyor. Sağlık emekçilerinin maruz kaldığı şiddeti; uygulanan politikalardan, antidemokratik ortamın oluşturduğu travmaya bağlı toplumsal şiddet kültüründen bağımsız değerlendiremeyiz. Toplumun içinde bulunduğu genel durum, işyerlerindeki bürokrasi ve anti demokratik hiyerarşik yapı, mesleği geliştirme ve bağımsız olarak uygulayamama, mesleki tanımsızlık ve baskılara bakarak sağlık emekçilerinin de toplumun geneli gibi özgür olmadığını rahatlıkla ifade edebiliriz" dedi. (M.Fatih Akgül-İLKHA)