• DOLAR 34.924
  • EURO 36.146
  • ALTIN 3014.722
  • ...
Büyüklerin huzurunda nasıl davranmalı?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Muhyiddin İbn-i Arabî Hazretleri, miladi on ikinci ve on üçüncü yüzyıllarda Endülüs`te, Anadolu`da ve Şam taraflarında yaşadı.

Mana âleminin yıldızlarındandır. Tasavvufta çığır açmış zirve bir şahsiyettir. İsmi, Ebû Bekir Muhammed bin Ali`dir ama "İbn-i Arabî" ve "Şeyh-i Ekber" olarak tanınır. Şeyh-i Ekber, 1165 (H.560) senesinde Endülüs`teki Mürsiyye kasabasında doğdu. 1240 (H.638) senesinde Şam`da vefât etti. Kabri Yavuz Sultan Selim Han tarafından keşfedildi ve ziyarete açıldı. Bu büyük zatın hayatına dair ayrıntıları bir başka yazıya bırakarak, kendisinden nasihat isteyen birine yaptığı sohbeti dinleyelim. Hazret, sohbetin birinci bölümünde, bir talebenin mürşidi karşısında takınması gereken edeb tavrını anlatıyor:

"Ey nefsinin kurtuluşunu isteyen kimse! Senin her şeyden evvel, sana kendi ayıp ve kusurlarını gösterecek bir rehbere ihtiyacın var. O, seni nefsine itaatten kurtaracak bir mürşid olmalıdır. Şayet böyle bir zatı aramak için uzak memleketlere gideceksen, sana bazı nasihatlerde bulunayım. O zatı bulduğun zaman, huzurunda, edepli ol. Onla beraberken, sohbetini dinlerken sakın hatırına o zata karşı itiraz gelmesin. Hâlini asla ondan gizleme ve onun yerine oturma. Onun huzurunda, kölenin, efendisinin huzurunda oturuşu gibi otur. Sana emrettiği şeyi mutlaka yap. Bunu yaparken, emrettiği şeyi iyice anla ve iyi öğrenmeden o işin peşinde koşma. Ona bir rüyanı veya başka bir hâlini arz ettiğin zaman, ona cevabını sorma. O maslahat görürse sana tabirini, tevilini anlatır. Ona düşman olandan Allah için uzak dur. O düşman ile beraber olma. Arkadaşlık etme. Mürşidini seveni sen de sev ve ona yardımcı ol.

O zata, yaptığı hiçbir işte itiraz etme. "Bunu niçin böyle yaptın?" deme. Sana ne iş vermişse onu yap. Oturduğunda onun senin oturuşundan haberdar olduğunu unutma. Edebi asla terk etme. Yolda giderken onun önünde yürüme. Devamlı ona bakma. Çünkü böyle yapmak, hayâyı azaltır, ona karşı hürmeti kalbden çıkarır. Ona olan sevgini, onun emirlerine uyup, yasak ettiklerinden sakınmak suretiyle göster. O zata yemek ve yiyecek takdim ettiğin zaman, diğer lâzım olan şeyler ile beraber önüne bırak, hemen çekil, kapının yanında edeble dur. Eğer sana seslenirse cevap ver. Yoksa yemeğini yiyinceye kadar bekle. Yemeğini yiyip sana sofrayı kaldırmanı söylediği zaman hemen kaldır. Sofrada bir şeyler kaldığında, senin yemeni emrederse, itiraz etmeden ye; başkasına verme.

O zatın seni imtihan etmesinden çok sakın ve kork. Çünkü bazen onlar, talebelerini denerler. Onunla beraber olduğunda pek dikkatli ol. Eğer senden o zata karşı edebe uymayan bir husus meydana gelip, onun bundan haberi olduğu hâlde, sana müsamaha gösterdiğini, seni cezalandırmadığını görürsen, bil ki o seni denemektedir. O zat, bulunduğu yerden çıkıp gitmek istediği zaman, gittiği yeri sorma. Ona, işleri hususunda sana görüşünü sormadan, görüş beyan etme. Şayet seninle istişare ederse, ona uygun şekilde sana göre de muvafık olduğunu söyle. Haddizatında onun seninle meşveret etmesi, senin görüşüne muhtaç olduğundan değil, sana olan sevgisindendir.

Böyle bir zata gideceğin zaman şunlara dikkat et: İlk yapacağın şey; tövbe etmek, üzdüğün kimseleri razı etmek, üzerinde hakkı bulunanlara haklarını geri vermek, günah ve isyan içerisinde geçen ömrün için ağlamak, ilim ile meşgul olmaktır. Huzura girerken sakın abdestsiz olma." Bundan sonra da ibadet hassasiyeti üzerinde duruyor:

"Hiçbir zaman abdestsiz gezme. Abdestini şartlarına uygun al. Abdestin bozulunca, hemen abdest al. Abdest aldığın zaman iki rekât namaz kıl. Cemaatle beş vakit namaza ve evinde nafile namaza hassasiyetle devam et. Her hareket ve işine Besmele ile başladığın gibi, abdest almaya da Besmele ile başla. Ellerini, dünyayı terk etme niyeti ile yıka. Ağzına gelince, ağzı yıkarken okunan duaları oku. Tevazu ve huşu içerisinde, kibir hâlinden sıyrılmış bir vaziyette burnuna su al. Yüzünü hayâ ederek yıka. Ellerini, dirseklere kadar tevekkül hâli üzere yıka. Başını, kendini alçaltarak, muhtaç kabul eden kimsenin tavrı ile mesh et. Kulaklarını, en güzel ve doğru sözleri dinlemek için mesh et. Ayağını da Rabb`inin nimetlerini müşahede etmek için yıka. Sonra Allahu Teâlâ`ya hamd ü senâda bulun. Resûlullah`a salâtü selâm oku.

Namaz kılarken, Allahu Teâlâ`nın huzûrunda durur gibi dur. Yüzün ile Kâbe-i Muazzama`ya döndüğün gibi, kalbin ile de Allahu Teâlâ`ya dön. Kul olduğunu, Rabb`ine ibadet ettiğini düşünerek, hürmetle tekbîr al. Rükû`dan kalkınca, secdede ve diğer bütün hareketlerinde, Allahu Teâlâ`nın kudreti ile yaşadığını düşün. Selâm verinceye kadar ve selâm verdikten sonra bu düşünce üzere kal. Evine girdiğin zaman da iki rekât namaz kıl.

Acıkmadıkça yeme. Yemeği doymadan bırak. Fazla su içme. Yemek yerken, lokmayı ne büyük ne de küçük al. Lokmayı ağzına koymadan önce Besmele-i şerifeyi mutlaka oku. Yemekten sonra Allah`a hamd ü senâda bulun."

Süleyman Sargın / Zaman

Bu haberler de ilginizi çekebilir