Hizbullah Cemaatinden Taliban açıklaması: Mutedil bir idare bekliyoruz
Hizbullah Cemaati, Taliban'ın zaferine ilişkin, "İtikat ve amelde ifrat ve tefritten kaçınma, mutedil, hadiseleri ufku daha açık bir şekilde değerlendiren ve Kur’an ve sünnet çizgisinden taviz vermeyen bir idare bekliyoruz." açıklamasını yaptı.
Hizbullah Cemaati, Taliban'ın Afganistan'da kontrolü sağlamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cemaatin Basın Bürosu tarafından yapılan yazılı açıklamada, kırk yıldan fazla bir süredir devam eden Afganların müdafaa ve mücadelesinin Allah’ın inayeti ile güzel bir noktaya eriştiği belirtildi.
"Afgan kardeşlerimizin zaferlerini, fetihlerini tebrik ediyoruz"
Açıklamada, "Emperyalist Amerikan askerlerinin büyük oranda çekilmesi, Taliban’ın Kabil’e çatışmasız bir şekilde girişi ile beraber idareyi ele alması ve ardı sıra yaptıkları açıklamalar samimi bir kalp ile i’la-yı kelimetullah uğruna çalışan her Müslümanı sevindirecek ve heyecanlandıracak düzeyde güzel ve büyük bir zaferdir. Biz de, Amerika’yı canından bezdirip evine dönmek zorunda bırakan, kendi ifadeleri olan 'Mekke’nin Fethi' benzetmesi ile kelime-i tevhid bayrağını mütevazı bir tavırla eski bayraklarının yerine diken Afgan kardeşlerimizin zaferlerini, fetihlerini tebrik ediyoruz. İslam’a ve ümmete hayırlı, mübarek ve büyük bir İslami dirilişin oluşmasına vesile olmasını Kadir-i Mutlak olan rabbimizden diliyoruz." denildi.
"Çok dikkatli bir çalışma başlatmaları gerekir"
Taliban’ın, çok zorlu bir mücadeleden geçerek geldiği son noktanın gerçekten de ciddi bir imtihan zamanı olduğu vurgulanan açıklamada, "Şimdiye kadar bir cemaat, bir örgüt vs. olarak sürdürdükleri varlıklarını artık 'devlet' olarak sürdürecekler. Bu yeni vaziyetlerinde çok dikkatli bir çalışma başlatmaları gerekir." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, "Başta Afganistan içindeki İslami yapılarla, akabinde de İslami hassasiyeti olan Müslüman ülkelerin idarecileri ile diyalog kurarak tecrübelerinden istifade edecekler, Müslümanların gönlüne su serpecekler ve örnek olacaklar." değerlendirmesinde bulunuldu.
"İfrat ve tefritten kaçınan bir idare bekliyoruz"
Açıklamada, "1996 ila 2001 yılları arasında yaşadıkları tecrübe üzerine iyi düşünmeli, yanlış ve doğrularını iyice analiz etmeli ve bunlardan ders çıkarabilmelidirler. İtidal ve vasat olmanın ehemmiyetinin farkında olmalarını umuyoruz. İtikat ve amelde ifrat ve tefritten kaçınan, mutedil, hadiseleri ufku daha açık bir şekilde değerlendiren ve tüm bunları yaparken de elbette ki Kur’an ve sünnet çizgisinden taviz vermeyen bir idare bekliyoruz. Bu beklenti ile beraber bir hüsn-ü zan içerisinde tüm bunları gerçekleştirebilecek gücü ve iradeyi gösterebilmeleri için de dua ediyoruz." denildi.
"Adil ve vasat olmanın bir muktezası olarak kucaklayıcılık da esas olmalıdır"
Bütün insanlığın ihtiyacı ve kayıp değeri olan adaletin tesis edilmesinin öncelikli hedef olması gerektiği vurgulanan açıklamada, "Kur’an ve sünnete dayalı İslami kimlikli ve bayraklı bir devletin hakiki manada 'adil' sıfatıyla yâd edilmesi bütün ümmetin emelidir. Adil ve vasat olmanın bir muktezası olarak kucaklayıcılık da esas olmalıdır. Hele Afganistan gibi çok milletli ve mezhepli bir ülkenin idaresi söz konusuysa bu çok daha önemsenen bir prensip olmalı ve devlet politikası haline gelmelidir." tavsiyelerinde bulunuldu.
"İslam devletini hazmedemeyecek olan küfrün, Afganistan’ı bölüp parçalamak için yapmayacağı şey kalmayacaktır"
Açıklamada şunlara dikkat çekildi:
Geçmişinde hangi çizgide yer aldığına, mezhep ve fikriyatına bakılmaksızın bütün Afgan kardeşler kendilerini tek bir isimle tasvir etmelidirler. Bu isim de şu veya bu değil, şahsı 'Müslüman', toplumu da 'ümmet’ olarak tavsif edilmelidirler. Burada idarecinin sınıflandırması ve hitabı öncelikli etkendir. Hele şimdiden sonra, bir İslam devletini hazmedemeyecek olan küfrün, Afganistan’ı bölüp parçalamak için yapmayacağı şey kalmayacaktır. Bunların başında mezhep ve ırk hassasiyetlerini harekete geçirme taktiğinin geleceği hepimizin malumudur. Bu düşünce ve farkındalık ile hareket etmelerini ve kendi açıklamalarında dile getirdikleri şekilde 'herkesin kendini bulacağı bir idare' ortaya koyacaklarını umuyoruz.
Açıklamada, "Cenab–ı Allah’tan Afgan halkının geçmişte yaşadığı iç çatışmalarını bitirmelerini ve birbirlerinin kanlarını dökmemeleri için esbap hazırlamasını diliyoruz." temennisinde bulunuldu.
Müslüman ülke idarecilerine çağrı
Müslüman ülkelerin idarecilerine çağrıda bulunulan açıklamada, "Bir çağrımız da Müslüman ülkelerin idarecilerine; mazlum, çilekeş Afgan halkının bundan sonra İslam dairesi içinde, kelime-i tevhid bayrağı gölgesinde rahat bir hayat sürmesi için herkes yardımcı olsun. Ulusal çıkarlarını ve milli menfaatlerini ön plana alıp Afganistan’ın birliğine ve beraberliğine halel getirecek söylem ve fiillerden kaçınsınlar. Yüce rabbimiz, uğruna ömrünü adayan ve İslam’ı anlayan, anlatan ve yaşatmaya çalışan bütün Müslümanları muvaffak etsin ve fethi müyesser kılsın." denildi. (İLKHA)
Hizbullah Cemaati Basın Bürosundan yapılan açıklamanın tamamı şöyle:
Bismillahirrahmanirrahim
…İzzet ve şeref Allah’ın, Peygamberinin ve mü’minlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler. Münafikun -8
Hamd âlemlerin yaratıcısı, idarecisi, yenilgi ve zaferin takdir edeni olan Allah’a, salat-u selam onun elçisi ve Mü’minlerin önderi olan Muhammed Mustafa aleyhisselatu vesselama, aline, eshabına ve kıyamete kadar onun takipçilerine olsun.
Kırk yıldan fazla bir süredir devam eden Afgan kardeşlerimizin müdafaa ve mücadelesi Allah’ın inayeti ile güzel bir noktaya erişti. Emperyalist Amerikan askerlerinin büyük oranda çekilmesi, Taliban’ın Kabil’e çatışmasız bir şekilde girişi ile beraber idareyi ele alması ve ardı sıra yaptıkları açıklamalar samimi bir kalp ile i’la-yı kelimetullah uğruna çalışan her Müslümanı sevindirecek ve heyecanlandıracak düzeyde güzel ve büyük bir zaferdir. Biz de, Amerika’yı canından bezdirip evine dönmek zorunda bırakan, kendi ifadeleri olan “Mekke’nin Fethi” benzetmesi ile kelime-i tevhid bayrağını mütevazı bir tavırla eski bayraklarının yerine diken Afgan kardeşlerimizin zaferlerini, fetihlerini tebrik ediyoruz. İslam’a ve ümmete hayırlı, mübarek ve büyük bir İslami dirilişin oluşmasına vesile olmasını Kadir-i Mutlak olan rabbimizden diliyoruz.
Taliban’ın, çok zorlu bir mücadeleden geçerek geldiği son nokta gerçekten de ciddi bir imtihan zamanıdır. Şimdiye kadar bir cemaat, bir örgüt vs. olarak sürdürdükleri varlıklarını artık “devlet” olarak sürdürecekler. Bu yeni vaziyetlerinde çok dikkatli bir çalışma başlatmaları gerekir.
Başta Afganistan içindeki İslami yapılarla, akabinde de İslami hassasiyeti olan Müslüman ülkelerin idarecileri ile diyalog kurarak tecrübelerinden istifade edecekler, Müslümanların gönlüne su serpecekler ve örnek olacaklar.
1996 ila 2001 yılları arasında yaşadıkları tecrübe üzerine iyi düşünmeli, yanlış ve doğrularını iyice analiz etmeli ve bunlardan ders çıkarabilmelidirler. İtidal ve vasat olmanın ehemmiyetinin farkında olmalarını umuyoruz. İtikat ve amelde ifrat ve tefritten kaçınma, mutedil, hadiseleri ufku daha açık bir şekilde değerlendiren ve tüm bunları yaparken de elbette ki Kur’an ve sünnet çizgisinden taviz vermeyen bir idare bekliyoruz. Bu beklenti ile beraber bir hüsn-ü zan içerisinde tüm bunları gerçekleştirebilecek gücü ve iradeyi gösterebilmeleri için de dua ediyoruz.
Bütün insanlığın ihtiyacı ve kayıp değeri olan adaleti tesis etme kardeşlerimizin öncelikli hedefi olmalıdır. Kur’an ve sünnete dayalı İslami kimlikli ve bayraklı bir devletin hakiki manada “adil” sıfatıyla yâd edilmesi bütün ümmetin emelidir. Adil ve vasat olmanın bir muktezası olarak kucaklayıcılık da esas olmalıdır. Hele Afganistan gibi çok milletli ve mezhepli bir ülkenin idaresi söz konusuysa bu çok daha önemsenen bir prensip olmalı ve devlet politikası haline gelmelidir.
Geçmişinde hangi çizgide yer aldığına, mezhep ve fikriyatına bakılmaksızın bütün Afgan kardeşler kendilerini tek bir isimle tasvir etmelidirler. Bu isim de şu veya bu değil, şahsı “Müslüman”, toplumu da “ümmet’ olarak tavsif edilmelidirler. Burada idarecinin sınıflandırması ve hitabı öncelikli etkendir. Hele şimdiden sonra, bir İslam devletini hazmedemeyecek olan küfrün, Afganistan’ı bölüp parçalamak için yapmayacağı şey kalmayacaktır. Bunların başında mezhep ve ırk hassasiyetlerini harekete geçirme taktiğinin geleceği hepimizin malumudur. Bu düşünce ve farkındalık ile hareket etmelerini ve kendi açıklamalarında dile getirdikleri şekilde “herkesin kendini bulacağı bir idare” ortaya koyacaklarını umuyoruz.
Cenab–ı Allah’tan Afgan halkının geçmişte yaşadığı iç çatışmalarını bitirmelerini ve birbirlerinin kanlarını dökmemeleri için esbap hazırlamasını diliyoruz.
Bir çağrımız da Müslüman ülkelerin idarecilerine; Mazlum, çilekeş Afgan halkının bundan sonra İslam dairesi içinde, Kelime-i tevhid bayrağı gölgesinde rahat bir hayat sürmesi için herkes yardımcı olsun. Ulusal çıkarlarını ve milli menfaatlerini ön plana alıp Afganistan’ın birliğine ve beraberliğine halel getirecek söylem ve fiillerden kaçınsınlar.
Yüce rabbimiz, uğruna ömrünü adayan ve İslam’ı anlayan, anlatan ve yaşatmaya çalışan bütün Müslümanları muvaffak etsin ve fethi müyesser kılsın… Amin