Karamollaoğlu; ''Diyarbakır'da yapmış olduğumuz ziyaretlerde gördük ki Güneydoğu'nun en büyük ili büyük sıkıntılara maruz bırakılmış. Diyarbakır’ın problemleri ile süratle ilgilenilmelidir. Diyarbakır, yıllardır mahalli idarelere seçilenlerle değil de birileri tarafından tayin edilenlerle idare ediliyor. Bu, seçildikten sonra şahıslara karşı yapılan bir tavır değil, halkın tercihine bir ket vurmak demektir. Eğer aday gösterilenlerin bir problemleri varsa başta aday gösterilmesine engel olmak gerekir. Seçimden sonra görevden almak esas itibariyle halkın tercihlerine ket vurmak anlamına gelir. Ayrışma, kutuplaşma meydana gelir.'' dedi. 

Sınav sistemini eleştiren Karamollaoğlu; ''Türkiye’deki imtihan sistemi herhalde dünyanın en beceriksiz ve en kalitesiz imtihan sistemi. Bu sınav sistemlerinin yeniden düzenlemesi gerekiyor. Ben İngilizce bildiğimi düşünüyorum ama emin olun, İngilizce sorularına bakınca şaşırıyorum. Bu kadar ince ayar sorularla bir öğrencinin İngilizce seviyesini ölçemezsiniz.'' ifadelerini kullandı. 

Adalete güven duygusunun örselendiğini ifade eden Karamollaoğlu; ''Mafya-siyaset-medya üçgeninde ortaya atılan iddialar hukuksuz ve karanlık işler, güç ve suç ortaklıkları artık mide bulandırıcı bir hal almaktadır.

Esas endişe verici ve üzücü olan bu kadar kirli ortaklıkların ortalığa saçıldığı halde kimsenin kılının kıpırdamamasıdır. Yönetim, adalet mekanizması ve tüm kurumlarıyla bunların üzerine gitmek zorundadır. Bu sessizlik ve görmezden gelme hali, sorumlu olan herkesi dolaylı olarak suça iştirak etmiş sayabilir. Bu ağır iddialar karşısında iktidar suspus, savcı ve hakimlerin eli kolu bağlı, medya da bu konularla alakalı yazmamakta kararlı.'' dedi.