AYAĞA KALKIN İDAMLARA KARŞI DURUN!
Mısır’da ABD ve siyonist çetenin desteği ile darbe yapan cunta lideri Abdulfettah Sisi, zulümlerine devam ediyor. Zalim cunta yönetimi darbeden bu yana resmi olarak 91 Müslümanı idam ederken, aralarında Muhammed El Biltaci, eski bakanlardan Usame Yasin ve Saffet Hicazi gibi tanınan simaların da bulunduğu 12 kişi için idam kararı verdi. İdam kararlarının uygulanmaması için uluslararası kamuoyunu tepki vermeye davet eden Biltaci ve Yasin ailesinin vekili Avukat Gülden Sönmez ile gazetemizin Genel Müdürü Mehmet Sait Özcan, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere elinde imkan olan herkesi idamların durdurulması için ivedi adım atmaya davet etti.
DOĞRUHABER / Zeki Aras
Mısır'da yaşanan darbe sonrasında yapılan tutuklama ve yargılamaların tamamının hukuka aykırı olduğuna dikkat çeken Av. Gülden Sönmez ile gazetemizin Genel Müdürü Mehmet Sait Özcan, idam kararlarına hükmedilen 12 Mısırlı Müslüman için uluslararası kamuoyunu ses vermeye davet etti.
3 Temmuz 2013 yılında batılı güçlerin desteğiyle ordu içerisinde görevli olan Abdulfettah Sisi ve taraftarları tarafından Mısır'da yapılan askeri darbe sonrasında kadın erkek, genç yaşlı on binlerce insan cezaevlerine konuldu.
Darbeden bu yana sık sık gündeme gelen idam kararları sonrasında şimdiye kadar 91 kişi idam edildi. Geçen hafta yine Sisi cuntası mahkemeleri tarafından alınan yeni bir kararla aralarında Muhammed El Biltaci, eski bakanlardan Usame Yasin ve Saffet Hicazi gibi tanınan simaların da bulunduğu 12 kişi için idam kararı verildi. Karar, Türkiye'de belli kesimler tarafından ciddi tepkiyle karşılansa da uluslararası kamuoyunda ve Türkiye basınında yeteri kadar yer almadı.
Muhammed el Biltaci ile 2006 yılından bu yana tanışan ve birlikte Filistin için mücadele eden, aynı zamanda Biltaci ve Yasin ailesinin vekili Avukat Gülden Sönmez, idam kararları ile ilgili İLKHA muhabirine konuştu.
"DARBE SONRASINDA TUTUKLANANLAR SİVİL OLMALARINA RAĞMEN ASKERİ MAHKEMELERDE YARGILANDILAR"
Darbeden hemen sonra binlerce insanın tutuklandığını, bazılarının yargılanmadan infaz edildiğini, kimisinin de işkence altında hayatını kaybettiğini hatırlatan Sönmez, 2013'ten bu yana içerde tutulanların peyderpey uydurma dosyalarla sivil oldukları halde askeri mahkemelerde veya 2013'te kurulan özel istisnai mahkemelerde yargılandıklarını ifade etti.
"İDAM KARARLARI İÇİN DÜNYA HALKLARI, LİDERLER VE STK'LAR AYAĞA KALKMALI"
Daha önce bir sabah, 55 kişinin idam kararıyla uyandığımızı, alınan yeni idam kararlarının da bir gün aniden gerçekleşebileceğini söyleyen Sönmez, "Geçtiğimiz Ramazan ayında 17 kişi idam edildi. Bazen toplu bazen de tek tek idamlar gerçekleşiyor. İdamlar gerçekleşirken de infaz edileceklerin avukatına, akrabalarına bilgi verilmiyor. Kimseye söylemeden infazı gerçekleştirip ardından ailelerini arayıp 'cenazenizi falanca yerden alabilirsiniz' diye bilgi veriyorlar. Cenazeyi de sessiz sedasız defnetmelerini istiyorlar. İdamların infazını da dünya olarak ancak bu süreçten sonra öğrenebiliyoruz. Böyle de korkunç bir tutum söz konusu. Bugün en azından hem önde gelen 12 kişi için hem de idam kararları onanmış olan diğer kişiler için dünya halklarının, liderlerin, STK'ların ayağa kalkması gerekiyor. İdamın infazı geri dönüşü olmayan bir şeydir. 91 kişinin masum bir şekilde idam edildiğini hepimiz çok iyi biliyoruz, Sisi de çok iyi biliyor." diye konuştu.
"MUHAMMED EL BİLTACİ KIZININ KATİLLERİNİN İDAM EDİLMELERİNİ BEKLEME HAKKINA SAHİPKEN KENDİSİ İÇİN İDAM KARARI VERİLDİ"
Sönmez, "Muhammed El Biltaci Hüsnü Mübarek döneminde milletvekiliydi. İnsan hakları için çalışan bir doktordu. Rabia Meydanı'nda şiddet karşıtı barışçıl bir protesto dışında başka bir pozisyonu olmayan birisiydi. Mısır halkının yakından tanıdığı biriydi. Devrimden önce de devrimden sonra da Mısır halkının itibar ettiği bir insandı. Usame Yasin hakeza aynı şekilde. Muhammed El Biltaci'nin kızı Esma, Sisi askerleri tarafından hedef gözetilerek katledildi. Muhammed El Biltaci kızını ve diğer sivilleri katleden insanların idam edilmesini bekleme hakkına sahipken mazlum ve mağdur oldukları halde kendileri için idam cezası veriliyor. Bu gerçekten vicdanları isyan ettiren bir karardır. Umarız ki tüm dünya layıkıyla bir tepki ortaya koyar ve bu idamların infazı durdurulur." şeklinde konuştu.
"YARGILAMALAR HEM MISIR ANAYASASI'NA HEM DE ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRIDIR"
Yargılama süreçlerinin tamamının uluslararası hukuk mevzuatına aykırı olduğunu, Birleşmiş Milletlerin de bu durumu bildiğini belirten Sönmez, şöyle konuştu: Birleşmiş Milletler mekanizmalarının bunu irdeleme yetkisi var. Aslında alınan kararlar Mısır Anayasası'na da aykırıdır. Bu yargılamalar olağanüstü hal koşullarında uygulanan faaliyetlerdir. Mısır Anayasası ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde gerçekleşiyor. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi bölgesel ve uluslararası tüm mekanizmalar yargılamalar ve alınan kararlara çok rahatlıkla müdahil olabilirler. Bunu siyasi bir karar değil hukuki bir gerekçe olarak düşünseler tüm idamların önüne geçilebilir. Gerçekten ne olmuşsa herkes, adil bir yargılama ile yargılanmalıdır.
"MÜSLÜMAN OLAN VEYA OLMAYAN TÜM LİDERLER İDAM KARALARININ KARŞISINDA DURMALI"
İdam kararlarının sürekli gündeme gelmesiyle yakın zamanda oluşabilecek risklerin çok fazla anlaşılmadığını, bu sebeple idam kararlarının Türkiye medyasında da çok fazla yer bulmadığını vurgulayan Sönmez, "Herkes hâlâ bir takım mekanizmaların çalıştırılabileceğini düşünüyorlar ama her şey bitti. Artık alınan kararlar her an infaz edilebilir durumda. İkincisi, Türkiye-Mısır arasında diyalogların gelişmesi gibi bir süreç var. Umut ederdik ki gerçekten böyle müspet bir süreçte bu kararların çıkmamasıydı. Gördüğümüz kadarıyla gerek Sisi'nin Yunanistan'da yaptığı görüşme ve açıklamalar, gerekse alınan kararlar sürecin çok da müspet yürümediğini göstermektedir. Ancak Türkiye'deki siyasi patiler ve STK'ların Muhammed El Biltaci ve arkadaşları için alınan karardan dolayı büyük bir üzüntü içerisinde olduklarını ve bu kararların iptali için çaba içerisinde olduklarını da biliyorum. Ailelerle de bir iletişim içerisindeler. Umarım çözülür ama sadece Türkiye ile çözülecek bir süreçte değiliz. Tüm İslam dünyasının, Müslüman liderlerin hatta Müslüman olmayanların da bunun karşısında durmaları gerektiğini düşünüyorum." dedi.
"ELİMİZDEN NE GELİYORSA SONUNA KADAR YAPMALIYIZ"
Uluslararası kamuoyunu ve tüm insanları idamlara karşı durmaya davet eden Sönmez, "Ben sesimizi duyan herkese çağrıda bulunuyorum. İdamların yanlış olduğuna dair bir cümle kurup paylaşım yapın. Kimlerin etkisini olduğunu düşünüyorsanız (Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, siyasi partiler, liderler, meclisler âlimler) lütfen mektup yazın. Eminim bizi duyanlar bu kardeşlerimiz için dua ediyordur ama birebirde etki edecek çağrılar yapmak gerekir. İmza kampanyaları yapılabilir. Elimizden ne geliyorsa sonuna kadar yapmalıyız. Başka türlü bu idamları durduramayız. En azından durduğumuz yeri, safımızı belli edelim." çağrısında bulundu.
“SİSİ REJİMİ GAYRİMEŞRUDUR, VERDİĞİ KARARLARIN HİÇBİR GEÇERLİLİĞİ YOKTUR”
Darbeyle yönetimi ele geçiren Sisi’nin ve kararlarının gayrı meşru olduğuna dikkat çeken Mehmet Sait Özcan, “Şu ana kadar 100’e yakın kişi idam edildi ve daha binden fazla idam kararı var. Son olarak 12 mümtaz şahsiyet hakkında idam kararı alınmış ve her an uygulanabilir bir durumda. Bu şahsiyetlerden biri Rabia meydanında katledilen 17 yaşındaki Esma Biltaci’nin babası Muhammed Biltaci’dir maalesef. Diğer isimler de her biri ayrıca değerli ve saygın kişiliklerdir. Başta Mısır halkı olmak üzere tüm dünya biliyor ki Sisi rejiminin verdiği kararların aslında hiçbir geçerliliği yoktur.
Çünkü Sisi ve beraberindekiler, Mısır halkının seçtiği Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye darbe yapmıştır ve bu darbe süresince korkunç katliamlara imza atmışlardır. Bu katliamlar esnasında şu an idam kararı verdikleri Muhammed Biltaci’nin kızı Esma Biltaci de hedef gözetilerek darbeci askerlerce şehid edilmiştir. Akabinde onbinlerce insan gözaltına alınarak korkunç işkencelerden geçirilerek zindanlara atılmıştır.” dedi.
“DARAĞACINA GİTMESİ GEREKENLER DARBECİLERDİR”
Asıl idam edilmesi gerekenlerin darbeciler olduğuna vurgu yapan Özcan, sözlerine şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin mahkeme salonunda vefat etmesi normal bir vefat değil bilakis zindanda uygulanan yavaş ölüm süreciyle cinayet olmuştur. Birçok önemli isim yine zindanlarda ya işkencelerin tesiri veya ihmal sonucu vefat etmiştir.
Aslında darağacına gitmesi gerekenler darbeciler iken dünyanın suskun kalmasından dolayı maalesef yalnız bırakılan masumlar idama yürüyor. Bu zulme dur dememiz lazım.”
“SİSİ REJİMİNİ ABD, SİYONİST REJİM VE AB DESTEKLİYOR”
“Şimdi burada şu soruyu sormamız gerekmez mi? Madem halkın seçtiği meşru ise ve darbe yapanlar dünyanın her yerinde gayrimeşru kabul görüyorsa neden uluslararası sistem devreye girmiyor?” diye soran Özcan, “ABD, siyonist rejim ve AB, çıkarları gereği elbette destekleyeceklerdir. Ancak 193 üye ülkeyi bünyesinde barındırann BM, neden müdahale etme yetkisini kendinde bulmaz diyoruz ama yine karşımıza beşli çetenin elebaşları ABD ve AB çıkıyor. Burada şu gerçek daha net ortaya çıkıyor; bu bir hak ile batıl mücadelesi. Elbette Batı(l) hakkın üstün gelmesine müsade etmeyecektir. Ancak onlar istese de istemese de hak, batıla üstün gelecektir.
Peki Müslüman ülkelere ne oluyor ki suskun kalarak büyük bir utanç vesilesi oluyorlar, anlamakta güçlük çekiyor insan. İslam İşbirliği Teşkilatı neden müdahil olmuyor diye soruyorsunuz? Bakıyorsunuz onun da başını Suudi çekiyor ve Suudi, İhvan hareketine neredeyse herkesten daha fazla düşmanlık besliyor.” şeklinde konuştu.
“ELİNİZDEN, DİLİNİZDEN KALBİNİZDEN NE GEÇİYORSA ORTAYA KOYUN”
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere elinde yetki bulunan herkesin idamların durdurulması için ivedi bir şeklilde adım atması gerektiğini belirten Özcan, “Diğer Müslüman ülke liderlerine bakıyorsunuz, hemen hemen hepsinin bir yerlere bağımlılığı bulunuyor. En son yüzümüzü yine halklara dönüyoruz ve şunu haykırıyoruz; elinizden, dilinizden kalbinizden ne geçiyorsa ortaya koyun. Konuşması gereken Alimler konuşmalı. İnsani Sivil toplum kuruluşları etkinlikler düzenlemeli. Halk gerektiği her vakit sokaklara dökülebilmeli, sosyal medyada çok güçlü bir şekilde varlığını göstermeli ki zalimlere korku verilebilsin ve geri adım attırılsın.
“CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, BU ZULME SESSİZ KALMAMALI”
Diğer yandan son dönemlerde sırf Türkiye Mısır ilişkileri düzelecek diye masum insanların idamlarına Türkiye’nin devlet düzeyinde açıklama yapmaması kabul edilebilir değildir. Hiçbir anlaşma suçsuz yere katledilecek insanların canından kıymetli değildir. Buradan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sesleniyorum; lütfen bu zulme sessiz kalmayın. Kamuoyunun Cumhurbaşkanından beklentisi, idamların durması için ivedi adım atmasıdır.” İfadelerini kullandı.