• DOLAR 32.556
  • EURO 34.954
  • ALTIN 2443.149
  • ...
Danıştay 2. Dairesi TSK ve Başörtüsü üzerine verdiği kararın gerekçesi
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Dairenin gerekçesinde, laikliğin, "devletin niteliğinde hayat bulan, her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesini, ibadetini yapabilmesini ve dini inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tabi kılınmamasını sağlayan, din ve vicdan hürriyetini teminat altına alan bir kavram" olduğu ifade edildi.
- AİHM kararlarına atıf yapıldı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) bir kararına atıf yapılan gerekçede, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dinsel bir sembolün toplumda nasıl algılandığı konusunun, ulusal makamların takdirinde olduğunu vurgulamıştır. Bu karara göre, başörtüsünün kuvvetli dış sembol veya pasif dış sembol olarak sayılması, toplumların yapısına göre nasıl algılandığına göre değişecek ve bu belirleme ulusal makamların takdirine bırakılacaktır." ifadeleri kullanıldı.

Türkiye'de başörtüsünün, tarihi, dini ve kültürel boyutuyla uzun yıllar toplumun büyük bir kısmında kabul görmüş ve gündelik yaşamın bir parçası haline geldiği belirtilen gerekçede, başörtüsü takanla takmayanın uzun yıllar bir arada, hatta aynı aile ortamında sorunsuz yaşadığı, bunun da başörtüsü takan bireylerin, diğer kişiler üzerinde sistematik bir baskı oluşturmadığını gösterdiği kaydedildi.

Gerekçede, AİHM'in İtalya'da okullarda haç işaretinin asılı durmasının laiklik ilkesine aykırı olmadığına, çocuklar üzerinde bir dini etkisinin bulunmadığına, bu sembolün "pasif bir sembol" olduğuna hükmettiği aktarıldı.

-"Başörtüsü pasif bir sembol"

Toplum algısına göre, başörtüsünün "pasif bir sembol" olarak görüldüğüne kuşku bulunmadığı vurgulanan gerekçede, Anayasa'ya göre, temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın, sadece Anayasa'ya uygun sebeplerle sınırlanabileceği belirtildi. Gerekçede, şunlar kaydedildi:

"Mevzuatımızda, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin başı örtülü olarak çalışmasını açıkça yasaklayan bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Dava konusu düzenlemeyle temel hak ve hürriyetlere sınırlama getirilmemiş, din ve vicdan hürriyeti kapsamında devlete düşen pozitif yükümlülük gereği serbestlik getirilmiştir. Daha evvel kanunilik şartı mevcut olmaksızın getirilen sınırlama, dava konusu düzenleme ile kaldırılmıştır. Gerek iç hukukumuza göre gerekse uluslararası sözleşmeye göre, idareye takdir hakkı bağlamında yapılan düzenlemede, laiklik ilkesi ile temel hak ve hürriyetlerin kullanılması konusunda bir orantısızlık, kamu yararına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır."

- Karşı oy gerekçeleri

Çoğunluk görüşüne katılmayan iki üyenin karşı oyunda ise yönetmelik değişikliğinin Resmi Gazete'de yayımlanmadığı belirtildi. Karşı oy gerekçesinde, Milli Savunma Bakanlığınca 15 Şubat 2017'de onaylanan ve Resmi Gazete'de yayımlanmadan yürürlüğe giren yönetmelik değişikliğinin iptaline karar verilmesi gerektiği ifade edildi.

Bu haberler de ilginizi çekebilir