BM’den medyaya haklı eleştiri “MÜSLÜMANLARA KARŞI ÖNYARGIYI ARTIRIYORLAR”
Son dönemlerde başta Fransa, Danimarka, Almanya gibi Avrupa ülkeleri olmak üzere dünya genelinde artan İslam düşmanlığı milyonlarca Müslümanın hayatını olumsuz etkiliyor. Sistematik bir şekilde şiddetini arttıran bu ırkçı İslam düşmanlığında medya ve güç sahibi kişiliklerin yönlendirmelerinin etkisine değinen BM Genel Sekreteri Guterres: "Ne yazık ki, medya ve güce sahip bazı kimseler, Müslümanlara karşı tek tip ön yargıyı artırıyor” diyerek haklı bir eleştiride bulundu.
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Müslümanlara yönelik ırkçı düşmanca tavırların, başta Avrupa ülkelerinde olmak üzere dünya genelinde ciddi bir şekilde artış gösterdiği gözlemlenmekte.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) tarafından ilan edilen "İslamofobi ile Mücadele Uluslararası Günü" dolayısıyla düzenlenen çevirim içi etkinlikte konuşan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, medyanın ve güce sahip bazı kimselerin, Müslümanlara karşı ön yargıyı artırdığına vurgu yaptı.
MÜSLÜMANLARA KARŞI NEFRET VE AYRIMCILIK SALGIN BOYUTUNDA ARTMAKTA
BM İnsan Hakları Konseyi raporunun, Müslümanlara karşı nefret ve ayrımcılığın salgın boyutunda arttığına dikkati çektiğini dile getiren Guterres, Müslüman kadınların cinsiyetleri, etnik kökenleri ve inançları nedeniyle 3 kat daha fazla ayrımcılığa maruz kaldığını kaydetti.
Antonio Guterres konuşmasının devamında, "Ne yazık ki, medya ve güce sahip bazı kimseler, Müslümanlara karşı tek tip ön yargıyı artırıyor.” dedi.
Müslüman karşıtı bağnazlığın, küresel olarak artan etnik milliyetçilik ve neo-nazizim gibi diğer eğilimlerle aynı çizgide olduğunu vurgulayan Guterres, "Pek çok hoşgörüsüzlüğün resmi istatistiklerde görünmeyebileceğini hatırlayalım. Ancak bu eylemler, insanların onurunu ve ortak insanlığımızı zedeliyor." değerlendirmesinde bulundu.
“İSLAM DÜŞMANLIĞI KÜRESEL BİR NEFRET İDEOLOJİSİDİR”
'15 Mart İslamofobiyle Mücadele Uluslararası Günü' nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada bulunan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da önemli açıklamada bulundu.
Kalın, son yıllarda uluslararası barışı tehdit eden en önemli meselelerden biri olan İslam düşmanlığının, modern dünyanın yeni normaliymiş gibi takdim edildiğini bildirdi.
"Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve antisemitizm gibi İslam karşıtlığı, Müslümanlara karşı nefret ve ayrımcılık söyleminin de küresel bir nefret ideolojisi olduğunu hatırlatmak ve her platformda bu konuyu gündemde tutmak hepimizin ortak sorumluluğudur. Türkiye olarak başkalarını ötekileştirmeyi olduğu kadar başkaları tarafından ötekileştirilmeyi de şiddetle reddediyoruz. Bu tavrın sadece Müslümanların değil, insanlığın ortak sorumluluğu olduğuna inanıyoruz" diyen İbrahim Kalın, Türkiye’nin İslam karşıtlığı ve Müslümanlara karşı nefret ve ayrımcılık söylemi gerçeğini her fırsatta uluslararası toplumun gündemine getirmeye ve tüm nefret suçları ile kararlılıkla mücadeleye devam edeceğini aktardı.
'ÖNEMLİ BİR ADIM'
Daha güvenli, barışçıl, müreffeh, adil, katılımcı ve eşitlikçi bir dünyanın, ancak nefret yayan ve ötekileştiren zihniyetlere karşı mücadele ile inşa edileceğini belirten kalın “Bu bağlamda İslamofobi ile mücadele konusunda uluslararası farkındalık oluşturmak amacıyla İslam İşbirliği Teşkilatı’nın 15 Mart tarihini 'İslamofobiyle Mücadele Uluslararası Günü' ilan etmesi önemli bir adımdır.” dedi.
Konuşmasının devamında Yeni Zelanda katliamına değinen Kalın,”15 Mart 2019’da Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde meydana gelen terör saldırısı, İslam karşıtlığı tehlikesinin ulaştığı boyutları göstermesi bakımından unutturulmaması gereken bir katliamdır. Bu vesileyle Christchurch terör saldırısında hayatını kaybedenleri bir kez daha saygı ve rahmetle anıyor ve bu gibi terör saldırılarının tekrarlanmamasını temenni ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Avusturya'da geçen yıl 3 binin üzerinde ırkçı saldırının dörtte biri Müslümanları hedef aldı
Avusturya'da 2020'de 3 bin 36 ırkçı saldırı kayda geçerken, bu saldırıların dörtte birinin Müslümanlara yönelik gerçekleştiği bildirildi.
Ülkede 20 yılı aşkın süredir ırkçı saldırıları kayıt altına alan, Irkçılık Karşıtı Çalışma ve Sivil Tepki (ZARA) sivil toplum kuruluşu, "2020 Irkçılık Raporu'nu" yayımladı.
Rapora göre, 2019’da 1950 ırkçı saldırının yaşandığı ülkede geçen yıl bu sayı 1089 artarak 3 bin 36’ya yükseldi.
İnternet, 2 bin 148 ile ırkçı saldırıların kendine en çok yer bulduğu mecra oldu. Irkçı saldırıların en çok yapıldığı ikinci yer ise 303 ile kamuya açık alanlar oldu.
Ülkede geçen yıl eğlence ve hizmet sektöründe 227, kamu kurum ve kuruluşlarında 92, yazılı ve görsel basın ile siyasette 85 ırkçı ve nefret içerikli söylem ve eylem tespit edildi.
Güvenlik birimleri 75 ırkçı saldırıda bulunurken, çalışma hayatında da 59 ırkçı saldırı yaşandı.
Irkçılık karşıtı çalışmalar yürüten kişi ve kurumlar ise 29 ırkçı saldırıya maruz kaldı.
"IRKÇILIK HER BİRİMİZİ İLGİLENDİRİYOR"
Kerschbaumer, ırkçılığın ülkede görünür bir problem olduğunu vurgulayarak "Irkçılık hepimizi ilgilendiriyor. Irkçılıkla mücadeleye kendimizden başlamalıyız. Hangi ön yargılara sahibim? Hangi ayrıcalıklara sahibim? Bir ırkçılık ya da ayrımcılıkla karşılaşınca nasıl bir tutum sergiliyorum? Benzer soruları kendimize yönelterek bu sorunu daha iyi anlama imkanı bulabiliriz." şeklinde konuştu.
ZARA Danışmanlık Birimi Müdürü Dilber Dikme de kurumsal ırkçılığa dikkati çekerek bu alanda 175 ırkçı saldırının kayıt altına alındığını ancak gerçek verilerin çok daha yüksek olduğunun tahmin edildiğini söyledi.
MÜSLÜMAN KARŞITI IRKÇILIK
ZARA yöneticisi Barbara Liegl de Müslümanlara yönelik artan ırkçı saldırılara değinerek söz konusu saldırıların artışında siyasi söylemin yanı sıra ülkede yaşanan çeşitli olay ve tartışmaların tetikleyici olduğunu kaydetti.
Özellikle "siyasal İslam’a" ilişkin hayata geçirilmek istenen dokümantasyon merkezi, 2 Kasım 2020’de yaşanan terör saldırısı, bunun hemen akabinde 30 Müslüman aktivist ve akademisyene yönelik sözde terörle mücadele operasyonu gibi olayları hatırlatan Liegl, özellikle iktidarın hazırladığı terörle mücadele yasa tasarısının da bu hususta belirleyici rol oynadığını aktardı.
Liegl, "2020 yılında kayıt altına alınan ırkçı saldırıların dörtte biri Müslümanlara yönelik gerçekleşti. Bu sayı çok yüksek. Başörtüleri nedeniyle en çok Müslüman kadınlar ırkçı saldırılara maruz kaldı." diye konuştu. AA