Memur-Sen Gaziantep Şube Başkanı Gök’ten "Hocalı Katliamı" mesajı
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Gök, Hocalı katliamının 29'uncu yıl dönümü nedeniyle bir açıklama yaptı.
Yazılı bir açıklama yapan Gök, 29 yıl önce 1992’de 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında Ermeniler tarafından bir katliam yapıldığını hatırlattı.
“Hocalı’da katledilen kardeşlerimizi unutmayacağız.” diyen Gök, “Asla unutmayacağımız katliamın hüznü sürerken geçen yıl 44 gün süren savaşla işgalden kurtarılıp azad edilen Karabağ’la birlikte Hocalı’nın acılarını az da olsa dindirmeye başlamasıyla maşeri vicdan bir nebze olsun teskin olmuş, teselli bulmuştur.” dedi.
Hocalı’da savunmasız durumdaki 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk olmak üzere, 613 Azerbaycanlının hunharca ve vahşice öldürüldüğünü belirten Gök, “Katil sürüsünün yaptığı katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak kurtuldu, bin 275 kişi esir alındı, bunların 150’sinin akıbetine dair bugüne kadar hâlâ bir haber alınamamıştır. Katliamda sadece insanlar öldürülmemiş başta tarihi cami, mescit ve medreseler olmak üzere bütün kültür eserleri, tarihi doku ve kimlik de yakılıp yıkılmıştır. Tarihe kara bir leke olarak geçen o gecede, maddi ve manevi varlıklarıyla insanlık katledilmiştir. İnsanlıktan, insani değerlerden nasip almamış vahşi çapulcular, insanlığın aklını, vicdanını, kültürünü, onurunu hedef almışlardır.” ifadelerini kullandı.
Ermenistan’in, tekraren yaşattığı trajedi ve zulümlere rağmen bir yandan soykırım yalanıyla tarihi gerçekleri çarpıttığını diğer yandan Hocalı katliamını gerçekleştiren kişileri Cumhurbaşkanlığı da dâhil ülkenin en yüksek makamlarına kadar çıkararak ödüllendirdiğini belirten Gök, “Bu kişiler katliamı intikam almak için yaptıklarını göğüslerini kabartarak söyleyebilmişlerdir. Buna rağmen çağdaş dünya Hocalı’daki kitlesel faciaya pek tepki vermemiştir. Bizler başından beri Hocalı’da katledilen kardeşlerimizin hicranını yüreğimizde hissetmekle kalmadık, kınamakla yetinmedik, ulusal ve uluslararası her platformda gündeme getirip bir hassasiyeti canlı tutmaya çabaladık. İşgalin sonlandırılması için bir irade ortaya koymayan MinskGrubu’nun oyalayıcı taktiklerle fiili durumu kalıcı hâle getirme oyununu sahnelediğini ifade ettik. En temel insan hakkını korumak adına bile olsa Karabağ’daki Ermeni işgali sonlanmalı, zulüm bitmeliydi.” şeklinde konuştu.
Gök, bütün haksızlıklara rağmen bölgenin barış ve istikrarı için işgalin sona erdirilmesi ve sorunun müzakereyle çözülmesi girişimleri her defasında sonuçsuz bırakıldığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bunun yanında kimi dış güçler ve diasporanın desteğinden cesaret bulan Ermenistan, sınırsız sorumsuzlukla zulümlerini sürdüreceğini sanmış, 12 Temmuz 2020’de Azerbaycan’ın sınır kenti Tovuz’a saldırarak yeni bir işgal girişiminde bulunmuştur. Azerilerin özgürlük ve adalet özlemini içeren yüksek iradenin siyasi ve askeri kararlılığıyla işgalciler hak ettikleri karşılığı zelil bir yenilgiyle almıştır. ‘Tek millet, iki devlet’ söyleminin sözden ibaret olmadığını gösteren Türkiye’nin de desteğiyle askeri olarak savaş meydanında çok açık, kesin bir karşılık veren Azerbaycanlı kardeşlerimizin 44 gün süren başarılı harekâtı bütün Karabağ ve elbette Şuşa ve Hocalı’yı işgalden kurtarmış, özgürleştirmiştir. Bu arada Hocalı katliamında aktif rol alan ve Ermenistan ordusu tarafından üstün hizmet madalyası verilen Albay Rüstem Gasparyan’ın öldürülmesi mazlumların ahının yerde kalmayacağı, zalimlerin bu dünyada da er ya da geç hesap verecekleri hakikatinin tecellisidir.”
Tarihi ve hukuki olarak Azerbaycan toprağı olan Karabağ ve Şuşa’nın, Ermenistan’ın işgalinden kurtarıldığını hatırlatan Gök, “Hocalı’da işlenen barbarlığın, zulmün, vahşetin hesabı Müslümanlara yaraşır bir asalet ve adaletle savaş alanında sorulmuş, şehitlerin intikamı alınmıştır. Bu savaş ve zafer, geç de olsa haksızlığın son bulması, adaletin tesisi, mazlumların intikamı, zalimlerin cezalandırılması adına da tarihi bir başarı ve aşamadır. Eğitim-Bir-Sen olarak zalimlere merhametin mazlumlara zulmetmek anlamına geldiği, seyirci kalacağımız her zulmün dönüp bizi de vuracağı, unutulan katliamın tekrarlanacağı gerçeğinden hareketle hiçbir ülkenin saldırıya uğramamasını, işgal edilmemesini, insanların katledilmemesini ümit ve temenni ediyoruz.” diye konuştu. (İLKHA)