`28 Şubat`ta Payı Olan Herkes Sorgulanmalı`
28 Şubat`la ilgili Av. Bayram Sakartepe, büyük baskılarla karşılaşan İslami kesimin mağduriyetlerinin giderilmediğini vurgularken, Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay, "28 Şubat sadece 28 Şubat`ta ortaya çıkmış bir süreç değildi" diyor.
İZMİR - 28 Şubat Post-modern darbesinin üzerinden tam 16 yıl geçti. Bu süreçte çok büyük acılar yaşatıldı. İslami camiaların üzerinde baskılar, karalamalar yapıldı. Halkın birçok kesimi çeşitli mağduriyetler yaşadı. Her yönüyle ülke insanına zarar veren 28 Şubat süreci hafızalardan silinmedi. Bununla birlikte sürecin aktörlerine yönelik yapılan soruşturmalar halk tarafından yeterli bulunmuyor.
Saadet Partisi İzmir İl Başkanı Av. Bayram Sakartepe, darbelerin ülkeye zarardan başka bir şey getirmediğini belirtirken, Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay, "28 Şubat sadece 28 Şubat`ta ortaya çıkmış bir süreç değildi" diyor.
Darbeler ülkeyi hep geriye götürmüştür
Ülke insanı olarak darbelerden çok acılar çekildiğini vurgulayan Sakartepe; "Türkiye insanı olarak darbelerden çok çektik. Darbeler; sürekli halkın egemenliğinin önünü kesmiş; halkın tercihlerini sürekli engellemiştir. Darbeleri yapanlar içerden olsa da bunların kökü dışarıda olmuştur. Her yapılan darbe milletimizi geriye götürdü, daha çok fakirleştirdi. Millet özgürlüğünden feragat etmek zorunda kaldı. Her darbeyle birlikte hangi kesimden olursa olsun, milletimiz zarar gördü. İlk olarak 1960 darbesiyle tanıştık. Hala darbe ürünü olan anayasayı kullanmak zorunda kalıyoruz. 1960 darbesiyle milletin seçmiş olduğu kurumların önü kesilmiştir. Bunun yerine özel kurumlar kurularak; seçilmişlerin, milletin yasal temsilcilerinin yetkileri sürekli daraltılmıştır. Bu millet çok büyük acılar yaşatıldı. Bir başbakanımız ve iki tane bakanımız haksız yere idam edildi. Bugün herkes onların itibarını iade peşinde... Ama keşke bunlar yaşanmasaydı. Keşke o gün bu ideolojik yaklaşımlar bir şekilde durmuş olsaydı. 80 darbesine giden yolda çok ciddi kayıplar verdik. Hem insan kaynağı olarak, hem de milli kaynaklar olarak kayıplar verdik" dedi.
Türkiye`de büyük bir tahribata neden oldu
28 Şubat`ın birçok yönden Türkiye`ye zarar verdiğini belirten Sakartepe, "Tam darbeler bitti denilirken, bir 28 Şubat`la Türkiye tanıştı. Tam bir cadı avı yaşandı bu dönemde. İnsanlar fişlendi, psikolojik baskılara maruz bırakıldı. Medya dizayn edildi ve bir takım özgür kalemler susturulmaya çalışıldı. Andıçlarla iftiralar atıldı. Yargı üyelerine brifingler verildi. Dolayısıyla milletimizin özgür refleksleri köreltilmeye çalışıldı. Milletin seçmiş olduğu yasal hükümet iktidardan uzaklaştırıldı. Halkın yasal temsilcilerine sürekli tacizler, baskılar yapıldı. Pek çok insan mağdur edildi. Türkiye çok ciddi travmalar yaşadı. 28 Şubat`ın neticelerine baktığımızda ise; eğitim sistemimizdeki tahribatlar hala giderilmiş değil. Ekonomik sistemdeki tahribatlar hala giderilmiş değildir. Bu süreçten sonra ANAYOL- M hükümetiyle birlikte bankalarımızın içi boşaltıldı. Bunun milletimize maliyeti yaklaşık 50 milyar lirayı buldu. Bankaların yüzde 75`I yabancıların eline geçti. Sigorta şirketleri de yabancıların eline geçti. Anadolu sermayesi tasfiye edildi. Maalesef o gün Milli Görüş başta olmak üzere, ülke insanına büyük baskılar yapıldı. Büyük mağduriyetlere sebebiyet verildi. İnşallah milletimiz böyle bir acı tecrübeyi bir daha yaşamaz."
İnançlı insanlar tasfiye edilmek istendi
Bu süreçte özellikle İslami camiaların üzerinde sürekli baskı uygulandığını dile getiren Sakatepe; "Tabii bir şey yapılacağı zaman onun birtakım gerekçeleri olur. İnançlı insanların tasfiye edilmesi gibi bir proje uygulandı. Özellikle eğitim sisteminde imam-hatiplerin önünü kesmek için meslek liseleri tahrip edildi. Bu süreç Türkiye`yi en az 25 yıl geriye götürdü. Bu süreçte Refah Partisi kapatıldı. Kapatılmakla kalmadı; milletvekilleri, teşkilatlar ikiye bölündü. Haklarında davalar açıldı. Trilyon davası gibi tamamen haksız ve mesnetsiz davalar açıldı. Başta rahmetli Erbakan hocamız olmak üzere pek çok arkadaşımız siyasetten yasaklandı. Siyasi kadrolarımız dağıtılmak istendi. Bunun yanında diğer İslami camiaların da üzerinde sürekli bir baskı vardı. Sürekli provokasyonlarla karşı karşıya kalındı" dedi.
İslami kesimin mağduriyetleri giderilmedi
28 Şubat sürecinde özellikle İslami kesimin mağduriyetlerinin giderilmediğini ifade eden Sakartepe; "Mağduriyetler şuana kadar giderilmedi ve belki giderilemeyecektir de. Bu süreçte bir nesil kaybettik" dedi.
28 Şubat`ta payı olan herkes sorgulanmalı
28 Şubat soruşturmasında sadece askerlerin gözaltına alınmasına tepki gösteren Sakartepe, şunları söyledi; "Sadece askeri kanat ve önde olan birkaç kişi sorgulanıyor. 28 Şubat sadece askeri kadronun yaptığı bir iş değildi. Bunun medya ayağı vardı. Bunun iş, akademik ve yargı dünyasının ayağı vardı. Dolayısıyla bu işe sebep olan birçok kurum ve kişiler vardı. Bunların araştırılması gerekiyor. O günkü gazete sayfaları açıldığında nelerin olduğunu biliyoruz. 28 Şubat öncesi ve sonrası gazete sayfalarına bakıldığında kim ne demiş, ne yapmış bugün herkes onu görüyor."
28 Şubat`ın Toplumsal ve Siyasi Sonuçları
Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay, "28 Şubat sadece 28 Şubat`ta ortaya çıkmış bir süreç değildi. 28 Şubat sürecinin spesifik olarak diğer darbelerden ayrıldığı yönü; tarihinin, aktörlerinin ve konjonktürünün değişik olmasıdır. Demokrasinin bir tür formalite olarak düşünüldüğü bir süreçti. Demokrasi, halkın seçimi sadece bir formaliteydi. Türkiye`de asıl olan bir rejim, bir devlet vardır, o devletin bir takım sahipleri vardır. O sahipleri işi şansa bırakıp ta, halk bir şey seçmiş onu kabul edelim gibi bir düşünceye sahip olmamışlar. Bu tür sistemler, 27 Mayıs ihtilalından sonra hazırlanan 1961 Anayasasını Türkiye`nin en özgürlükçü, en demokrat anayasası olarak nitelerler. Bu koskoca bir yalandır. Ondan sonra ortaya çıkmış bütün darbelerin zeminini hazırlamış olan anayasa 1961 anayasası olmuştur. 1961 anayasası ile birlikte, Türkiye`de vesayet rejiminin bütün kurumları tesis edilmiştir. Çünkü anayasa mahkemesi de, Yargıtay da, Danıştay da, MGK`da hepside ve daha da önemlisi, Türkiye`de değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddeler 27 Mayıs`ta konulmuştur. Bunların gayesi de şudur; halk ola ki kazara istemediğimiz birilerini seçerse, o istemediğimiz birileri de mecliste olmadık değişikliklere yol açmaya kalkışırlarsa da onları sınırlayacak, onları bizim o dar Kemalist, baas rejiminin sınırları içerisinde tutmamız içindir. Fişlemeler yapıldı ve bu çok normalmiş gibi lanse edildi. 28 Şubat bin yıl sürecek diyenler aslında Allah`la mücadele etmeye çalışmışlardı. Bütün Firavunlar ilelebet yaşayacaklarını sanırlar, ama kesinlikle durum öyle değil" dedi. (İlyas Yıldız/Yunus Şani - İLKHA)
Saadet Partisi İzmir İl Başkanı Av. Bayram Sakartepe, darbelerin ülkeye zarardan başka bir şey getirmediğini belirtirken, Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay, "28 Şubat sadece 28 Şubat`ta ortaya çıkmış bir süreç değildi" diyor.
Darbeler ülkeyi hep geriye götürmüştür
Ülke insanı olarak darbelerden çok acılar çekildiğini vurgulayan Sakartepe; "Türkiye insanı olarak darbelerden çok çektik. Darbeler; sürekli halkın egemenliğinin önünü kesmiş; halkın tercihlerini sürekli engellemiştir. Darbeleri yapanlar içerden olsa da bunların kökü dışarıda olmuştur. Her yapılan darbe milletimizi geriye götürdü, daha çok fakirleştirdi. Millet özgürlüğünden feragat etmek zorunda kaldı. Her darbeyle birlikte hangi kesimden olursa olsun, milletimiz zarar gördü. İlk olarak 1960 darbesiyle tanıştık. Hala darbe ürünü olan anayasayı kullanmak zorunda kalıyoruz. 1960 darbesiyle milletin seçmiş olduğu kurumların önü kesilmiştir. Bunun yerine özel kurumlar kurularak; seçilmişlerin, milletin yasal temsilcilerinin yetkileri sürekli daraltılmıştır. Bu millet çok büyük acılar yaşatıldı. Bir başbakanımız ve iki tane bakanımız haksız yere idam edildi. Bugün herkes onların itibarını iade peşinde... Ama keşke bunlar yaşanmasaydı. Keşke o gün bu ideolojik yaklaşımlar bir şekilde durmuş olsaydı. 80 darbesine giden yolda çok ciddi kayıplar verdik. Hem insan kaynağı olarak, hem de milli kaynaklar olarak kayıplar verdik" dedi.
Türkiye`de büyük bir tahribata neden oldu
28 Şubat`ın birçok yönden Türkiye`ye zarar verdiğini belirten Sakartepe, "Tam darbeler bitti denilirken, bir 28 Şubat`la Türkiye tanıştı. Tam bir cadı avı yaşandı bu dönemde. İnsanlar fişlendi, psikolojik baskılara maruz bırakıldı. Medya dizayn edildi ve bir takım özgür kalemler susturulmaya çalışıldı. Andıçlarla iftiralar atıldı. Yargı üyelerine brifingler verildi. Dolayısıyla milletimizin özgür refleksleri köreltilmeye çalışıldı. Milletin seçmiş olduğu yasal hükümet iktidardan uzaklaştırıldı. Halkın yasal temsilcilerine sürekli tacizler, baskılar yapıldı. Pek çok insan mağdur edildi. Türkiye çok ciddi travmalar yaşadı. 28 Şubat`ın neticelerine baktığımızda ise; eğitim sistemimizdeki tahribatlar hala giderilmiş değil. Ekonomik sistemdeki tahribatlar hala giderilmiş değildir. Bu süreçten sonra ANAYOL- M hükümetiyle birlikte bankalarımızın içi boşaltıldı. Bunun milletimize maliyeti yaklaşık 50 milyar lirayı buldu. Bankaların yüzde 75`I yabancıların eline geçti. Sigorta şirketleri de yabancıların eline geçti. Anadolu sermayesi tasfiye edildi. Maalesef o gün Milli Görüş başta olmak üzere, ülke insanına büyük baskılar yapıldı. Büyük mağduriyetlere sebebiyet verildi. İnşallah milletimiz böyle bir acı tecrübeyi bir daha yaşamaz."
İnançlı insanlar tasfiye edilmek istendi
Bu süreçte özellikle İslami camiaların üzerinde sürekli baskı uygulandığını dile getiren Sakatepe; "Tabii bir şey yapılacağı zaman onun birtakım gerekçeleri olur. İnançlı insanların tasfiye edilmesi gibi bir proje uygulandı. Özellikle eğitim sisteminde imam-hatiplerin önünü kesmek için meslek liseleri tahrip edildi. Bu süreç Türkiye`yi en az 25 yıl geriye götürdü. Bu süreçte Refah Partisi kapatıldı. Kapatılmakla kalmadı; milletvekilleri, teşkilatlar ikiye bölündü. Haklarında davalar açıldı. Trilyon davası gibi tamamen haksız ve mesnetsiz davalar açıldı. Başta rahmetli Erbakan hocamız olmak üzere pek çok arkadaşımız siyasetten yasaklandı. Siyasi kadrolarımız dağıtılmak istendi. Bunun yanında diğer İslami camiaların da üzerinde sürekli bir baskı vardı. Sürekli provokasyonlarla karşı karşıya kalındı" dedi.
İslami kesimin mağduriyetleri giderilmedi
28 Şubat sürecinde özellikle İslami kesimin mağduriyetlerinin giderilmediğini ifade eden Sakartepe; "Mağduriyetler şuana kadar giderilmedi ve belki giderilemeyecektir de. Bu süreçte bir nesil kaybettik" dedi.
28 Şubat`ta payı olan herkes sorgulanmalı
28 Şubat soruşturmasında sadece askerlerin gözaltına alınmasına tepki gösteren Sakartepe, şunları söyledi; "Sadece askeri kanat ve önde olan birkaç kişi sorgulanıyor. 28 Şubat sadece askeri kadronun yaptığı bir iş değildi. Bunun medya ayağı vardı. Bunun iş, akademik ve yargı dünyasının ayağı vardı. Dolayısıyla bu işe sebep olan birçok kurum ve kişiler vardı. Bunların araştırılması gerekiyor. O günkü gazete sayfaları açıldığında nelerin olduğunu biliyoruz. 28 Şubat öncesi ve sonrası gazete sayfalarına bakıldığında kim ne demiş, ne yapmış bugün herkes onu görüyor."
28 Şubat`ın Toplumsal ve Siyasi Sonuçları
Stratejik Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay, "28 Şubat sadece 28 Şubat`ta ortaya çıkmış bir süreç değildi. 28 Şubat sürecinin spesifik olarak diğer darbelerden ayrıldığı yönü; tarihinin, aktörlerinin ve konjonktürünün değişik olmasıdır. Demokrasinin bir tür formalite olarak düşünüldüğü bir süreçti. Demokrasi, halkın seçimi sadece bir formaliteydi. Türkiye`de asıl olan bir rejim, bir devlet vardır, o devletin bir takım sahipleri vardır. O sahipleri işi şansa bırakıp ta, halk bir şey seçmiş onu kabul edelim gibi bir düşünceye sahip olmamışlar. Bu tür sistemler, 27 Mayıs ihtilalından sonra hazırlanan 1961 Anayasasını Türkiye`nin en özgürlükçü, en demokrat anayasası olarak nitelerler. Bu koskoca bir yalandır. Ondan sonra ortaya çıkmış bütün darbelerin zeminini hazırlamış olan anayasa 1961 anayasası olmuştur. 1961 anayasası ile birlikte, Türkiye`de vesayet rejiminin bütün kurumları tesis edilmiştir. Çünkü anayasa mahkemesi de, Yargıtay da, Danıştay da, MGK`da hepside ve daha da önemlisi, Türkiye`de değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddeler 27 Mayıs`ta konulmuştur. Bunların gayesi de şudur; halk ola ki kazara istemediğimiz birilerini seçerse, o istemediğimiz birileri de mecliste olmadık değişikliklere yol açmaya kalkışırlarsa da onları sınırlayacak, onları bizim o dar Kemalist, baas rejiminin sınırları içerisinde tutmamız içindir. Fişlemeler yapıldı ve bu çok normalmiş gibi lanse edildi. 28 Şubat bin yıl sürecek diyenler aslında Allah`la mücadele etmeye çalışmışlardı. Bütün Firavunlar ilelebet yaşayacaklarını sanırlar, ama kesinlikle durum öyle değil" dedi. (İlyas Yıldız/Yunus Şani - İLKHA)