• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
`411 EL KAOSA KALKTI` MANŞETİ İŞİMDEN ETTİ
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Şimdi sütçülükle geçinen Taner Külüşlü: 28 Şubat darbesini Sincan’da öğrenci iken yaşadım. Kendi 28 Şubatımı ise Bosch’tan namaz kıldığım için atılarak yaşadım. Almanlar sıkıntı çıkarmıyordu. ‘411 el kaosa kalktı’ manşeti atılınca mescidler kapatıldı.

28 Şubat döneminin uygulamaları eski Türkiye’nin zihniyetini taşıyan basının attığı manşetlerle on yılı aşkın bir döneme yayıldı. Bunun en somut örneğini Bursa’daki Bosch fabrikasından ‘Namaz kıldığı’ için atılan Taner Külüşlü yaşadı. Bosch’daki kalite kontrol uzmanlığı işinden 8 yıllık emeğine rağmen atıldığını belirten Taner Külüşlü, Bursa’daki yaşamının bozulduğunu ve Yalova’da kendine yeni bir yaşam kurmak zorunda kaldığını anlattı. Star`ın haberine göre, İşte Külüşlü’nün yaşadıkıları: “Bosch’da kalite kontrol uzmanıydım. Otomobil yedek parçası fabrikasında çalıyordum. 8 yıl emek vermiştim. Fabrikadaki mescidde namaz kılıyordum. Fakat fabrikada namaz kılanları fişliyorlardı. Bu zaten kulağıma geliyordu ‘Bak seninle uğraşacaklar’ deniyordu. Almanlar ile hiçbir sıkıntımız yoktu. Onlar bir şeye karışmazdı. Türk yöneticiler sıkıntı çıkarttılar. İçerde takip ettirdiler. Fişlediler. Fabrikada 6 bin kişi çalışıyordu. Her şey daha düzenli olsun isterdik. İnsanlar benimle hareket edince, mescide gelince rahatsızlık oldu.”

‘411 el’ manşeti korkuttu

“28 Şubat dönemini Sincan’da öğrenci iken yaşamıştım ama kendi 28 Şubat’ımı Bosch’dan namaz kıldığım için atılarak yaşadım. Adeta benim YAŞ kararımdı. ‘411 el kaosa kalktı’ manşetinden sonra sıkıntılar başladı. Bizzat baskı yapmıyorlardı, üst tabaka değil ama aşağıdaki insanlar bizimle uğraşıyordu. O dönem Umre’ye de gittim geldim. Umre’ye gidebilirsiniz ama siz kara listede oluyorsunuz. Yükselmeniz gerekiyor ama çıkamıyorsunuz. Cumaya gidiyorsunuz fişleniyorsunuz. Fabrikada İHL mezunları mavi yakalı çalışırdı. Beyaz yakalı almazlardı. Başörtülü olanlar temizlikçi idi. Kadrolu kişiler değildi. Başörtüsü takmaya çalışan arkadaşımıza taktırmadılar, işi bırak dediler. Böyle şeyler vardı.

Saklanarak namaz kıldık

“O manşetten sonra değişen işler çerçevesinde mescid kapandı. Bosch sonradan açıklama yaptı. ‘Temizlik yapmak ve daha iyi hale getirmek için yaptık’ dediler. Cumaya giden arabaları kaldırdılar. Mescitler kapanınca büyük zorluk çektik, seccade yok, tuvalet kenarında, dolap dibinde herkes korkarak namaz kıldık. Ben korkmuyordum ama çoluk çocuğu olanlar vardı. Onlar korkuyordu.”

Renault ve Tofaş iş vermez

“Kimden talimat geldi bilmiyoruz, ilk ben atıldım. Bir gece mesaisini bitirdim. Çok yorgundum. İki iri yarı güvenlikçi eşliğinde insan kaynakları sorumlusu ‘Buraya kendi rızanla ayrıldın diye imza at. Yoksa Renault’da TOFAŞ’ta da iş verdirmeyiz. Namaz kılıp milleti de ayartmayı anlarsın’ dedi. İmza attım, yoksa 30 bin TL paramı alamayacaktım. Dava etmeyi düşündük ama içerde kalan arkadaşlar vardı. Zaten benden sonra 110 kişi atıldı. Benimle takılanlar, döküldü, işsiz kaldı. Çok gözyaşı döktük. Adeta benim YAŞ kararımdımdı.”

Anneme söyleyemedim

“Yalova’da köyde annem, babam var. Onlara ‘Namaz kıldığım için işten atıldım’ diyemiyorum, çünkü bu onlara saçma gelir. Ne yapacağımı bilemiyorum.”

Maaşlardan Namaz Kesintisi Yaptılar

Adının açıklanmasını istemeyen bir başka Bosch çalışanı, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Ben, Bursa Robert Bosch fabrikasında 4-5 yıldan beri çalışmaktayım. İşe girdiğim aylarda işler çok yoğundu. Fazla mesai yapmaktan evimize gelemiyorduk. Sosyal hayatımız sıfırdı. Sakallı çalışan arkadaşlar, sakallarını kesmeleri için uyarıldılar. Kesmeyenler, işten atıldı. En son yapılan faaliyet ise çok ilginç. Fabrikada değişik binalarda birkaç tane mescid var. Namaz formu doldurarak üretimi aksatmadan ve doldurduğumuz formlarla, maaşımızdan bir miktar kesilmesine razı olarak namazlarımızı kılıyorduk. Sonra, kimseye bilgi verilmeden mescidleri kullanıma kapattılar.”

Kimi isteyerek kimi zoraki ortaklık etti

‘Kışlaya özenen holdinglerin yıktığı hayaller..

‘Bin yıl sürecek’ denilen sürecin aktörlerinin önemli bir kısmı şimdi adalet önünde. Tarihe ‘Postmodern Darbe’ olarak geçen 28 Şubat süreci hiç kuşkusuz en başta milleti mağdur etti. Gerek kamusal alanda, gerekse özel sektörde çalışan/görev yapan binlerce kişi ya işinden oldu, ya da hakettiği halde işe alınmadı. İşine devam etme imkanı olanlara da tabir-i caizse ‘cüzzamlı’ muamalesi yapılarak psikloojik baskılar uygulandı.

Kimi öğretmen, kimi doktor, kimi işadamı, kimi işçi, asker... Ortak noktaları ise namaz kıldığı, başörtü taktığı ya da eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle ekmekleriyle oynanmış olması. Darbe, etkisini elbette sadece kışlada, kamu kurumlarında hissetirmedi, koca koca holdingler, dev özel şirketler, orta ölçekli işletmeler, bakkallar, manavlar...  ‘Yeşil Sermaye’ listeleri yapıldı. Bir bir fişlendi ve kıskaca alındı. Kimi gönüllü, kimi istemeden de olsa katıldı bu sürecin rüzgarına..

Kimi bağrına taş basarak evine dönmek zorunda kaldı, bir o kadarı psikolojik temelli hastalıklara yakalandı. Binlercesi de içi kan ağlayarak başörtüsünü çıkarmak durumunda kaldı. Her şeye rağman okulunu bitirenler oldu, ancak bu defa de kamuda kapılar yüzlerine kapandı. Umutlarını özel sektöre yönelttiler. Bu da kocaman bir hayal kırıklığı ile sonuçlandı.

CV’niz iyi ama keşke başörtülü olmasaydınız

“Dedim ki fotoğrafsız yollayacağım CV’lerimi, öyle denemek istiyorum ve giderken de telefonda söylemeyeceğim dedim. Kabul ederek gidiyorum, ne kadar ezik şeylerle karşılaşacağımızı bilsem de. Gönderdiğim CV’lere çok olumlu karşılık aldım. Gittiğim görüşmelerde insanlar sizi dinliyorlar, evet çok güzel her şey, ama hep aldığım cevap şu:

“Keşke başörtülü olmasaydınız bizim için şartlar çok iyiydi.” Ben orada sadece hani evet sizi üzüyor çok yıpranıyorsunuz böyle olmaması gerektiğini defalarca söylüyorsunuz, zaten görüyorsunuz çevrenizdeki pek çok insandan da. Ama orada yaşanan eziklik de olsa orada olmanız gerektiği inancına da sahipsiniz.” (Lale- Odak Grup 2-  TESEV araştırmasından)

Özden Örnek: İşadamları bizi kullanıyor

Oramiral Özden Örnek, darbe günlükleri metninde şu ifadelere yer veriyor: “Bu insanlar paraları sayesinde her şeyi yapabileceklerini zannediyorlar. Hep askere yanaşıyorlar ve bizleri başkalarına karşı bir aracı ve silah olarak kullanıyorlar.  Bunu gören asker de pek yok. İstedikleri hep asker darbe yapsın ve onlar da bu darbe vesilesi ile paylarını alsınlar.”

CV’lerdeki en büyük risk: Başörtüsü

Başörtülü kadınların iş başvurusunda vermeleri gereken ilk karar, özgeçmişlerini resimli mi yoksa resimsiz mi gönderecekleri noktasındaydı. Başörtülü resimle özgeçmiş yollamak, çoğu zaman, ayrımcılığı baştan kabul etmek demekti. Özgeçmişe başörtülü resim eklememek de, başvurunun ciddiye alınmaması ya da baştan reddedilmesi riski taşıyordu. Resimsiz özgeçmişle görüşmeye çağırılan başörtülü kadın bu sefer de çeşitli müzakereler yaşamaktaydı.

Özel sektörde delil bulmak hayli zor

Kadınların başörtüsü üzerinden iş dünyasında maruz kaldıkları ayrımcılıklar görünür de değildi. Örneğin bu dizi yazı için aradığımız pek çok kadın, işe neden alınmadığını, ya da hangi sebepten geri plana itildiğini biliyor, ama bunu ispat etmekte hayli güçlük çekiyordu. Kamuoyunda bilinenin aksine, başörtüsü yasağı, sadece kamu sektöründe değil, özel sektörde de çalışma hayatını kadınların aleyhine etkilemekteydi.

28 Şubat`tan akılda kalanlar

Kimlik de yasak

1999 yılında Ayten Açıkgöz’e, bu resimden dolayı nüfus cüzdanı verilmedi.

Yasağa karşı el ele

Tarihte görülmeyen biçimde insanlar Edirne’den Hakkari’ye el ele tutuştu.

İHL`lere kuşatma

Sadece Sultanahmet İmam Hatip Lisesi’nde bir günde 150 öğrenciye gözaltı.

Beyazıt yürüyüşü

Aylarca süren başörtüsü eylemleri... Beyazıt’tan Topkapı’ya kadar nafile yürüyüşler.

Star

Bu haberler de ilginizi çekebilir