Bin yılda 88 deprem ve bin 505 can
Bingöl Valiliği tarafından düzenlenen `Kentsel Dönüşüm` Kanunu programında konuşan Jeofizik Mühendisi Selçuk İnal, son bin yılda Bingöl`de 5,5`ten büyük 88 adet depremin meydana geldiğini ve toplamda bin 505 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.
BİNGÖL- `Kentsel Dönüşüm` olarak ifade edilen kentlerin güvenli ve yaşanabilir hale getirilmesi amacıyla çıkartılan 6306 sayılı `Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun ile ilgili bilgilendirme toplantısı Valilik Toplantı Salonu`nda Vali Güvençer başkanlığında düzenlendi.
Toplantıya Vali Güvençer`in yanı sıra Vali Yardımcısı Numan Tahir Şimşek, Belediye Başkan Vekili Ahmet Gündoğdu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Halit Taş, kamu kurum müdürleri ve mühendisler katıldı.
Türkiye dünyanın en aktif deprem kuşağında bulunuyor
Programın açılış konuşmasını yapan Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Hüseyin Kürekçi, Türkiye`nin dünyanın en aktif deprem kuşağında bulunduğuna dikkat çekti. 6306 sayılı yasanın planlama için önemli olduğunu vurgulayan Kürekçi, yasanın afetlerde hasarı en aza indirmeyi amaçladığını söyledi.
Deprem afeti konusunda Bingöl risk altında
Toplantıda konuşan Vali Güvençer, Bingöl için büyük önem taşıyan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın deprem riski taşıyan alanların dönüşümü ve depreme karşı dayanıklı yapılar inşa edilmesi kapsamındaki mevzuatın işleyişinde merkezi ve yerel yönetimlerin yanı sıra vatandaşların da katılımıyla olası afetlere karşı zararın en aza indirgenmesinin hedeflendiğini ifade etti.
Risk alanlarının belirlenmesinde arsa ve yapı sahiplerinin, yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın yetkili olduğunu belirten Güvençer, \"Risk alanları ve kentsel dönüşüm alanlarının tespitinden ilgili kişi, kurum ve kuruluşların başvuru hakkı var. Riskli alan olduğu tespit edilen yerlerdeki yapıların güçlendirilmesi ya da yıkım kararı kat sahiplerine bırakılmış durumda. Afetlere karşı dayanıklı yapılar yapılması için riskli binaların yıkımı ve yeni alanlar belirlenmesi hususunda ilgili kanun ile önemli hususlar getirilmiştir. Deprem kuşağında olan Bingöl büyük bir risk taşıyor. Afetlerden önce gerekli tedbirlerin alınması, olası bir afette daha büyük kayıpların önüne geçecektir. Kentsel Dönüşüm Kanunu, bu yönden etkili çalışmalara olanak sağlıyor\" diye konuştu.
Jeofizik Mühendisi Selçuk İnal ise, kanunun hazırlanma gerekçesinin afet sonrası hızla yara sarma değil, yara alınmamasının sağlanması olduğunu belirterek, şunları söyledi:
\"Kanun`un temel amacı; Afet riski altındaki alanların dönüşümünü ve riskli yapıların yıkımını sağlayarak ülke genelinde güvenli ve yaşanılabilir alanlar oluşturmaktır. Kanunun temelinde `CAN` güvenliği olması nedeniyle riskli olduğu bilimsel verilere göre belirlenecek yapılar her ne olursa olsun mutlaka yıkılacaktır. Kanun`un özü anlaşma usulüdür ve anlaşma yolu ile riskli yapısını yıktıranlara kredi, konut ve işyeri tahsisi, konut sertifikası gibi destekler verilecektir. Uygulamanın temelde vatandaşlarca yürütülmesi amaçlanmış, devletin yardım ve destekler dışında mümkün olduğunca az müdahalesi temel alınmıştır. Üzerindeki yapı yıkılan parsellerde maliklerin 2/3`ünün anlaşması halinde uygulama bu anlaşmaya göre yapılacak olup bu durumda Bakanlık müdahil olmayacaktır.\"
Evini yıktırmak isteyenlere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı özel hesabından 24 ay vadeye ve bin m2 başına 6.000 TL`ye varan yıkım kredisi verildiğini belirten Taş, \"Evini yıktırmak amaçlı boşaltanlara en fazla 18 ay boyunca aylık 600 TL`ye kadar kira yardımı yapılıyor. Riskli konutunu yeniden inşa edeceklere bir avantaj da yeni konutun eski ve riskli konuta göre değerinin daha yüksek olacak olması. Tapusunda riskli bina şerhi bulunan konutlar yenilenince şerh kalkıyor ve satış imkanı artıyor. Tapusu bulunmayan daireler tapulu hale geliyor ve konutlar üçüncü kişilerin konut kredisi kullanarak satın almasına uygun hale geliyor\" şeklinde konuştu. (Yusuf Çevlik-İLKHA)
Toplantıya Vali Güvençer`in yanı sıra Vali Yardımcısı Numan Tahir Şimşek, Belediye Başkan Vekili Ahmet Gündoğdu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Halit Taş, kamu kurum müdürleri ve mühendisler katıldı.
Türkiye dünyanın en aktif deprem kuşağında bulunuyor
Programın açılış konuşmasını yapan Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Hüseyin Kürekçi, Türkiye`nin dünyanın en aktif deprem kuşağında bulunduğuna dikkat çekti. 6306 sayılı yasanın planlama için önemli olduğunu vurgulayan Kürekçi, yasanın afetlerde hasarı en aza indirmeyi amaçladığını söyledi.
Deprem afeti konusunda Bingöl risk altında
Toplantıda konuşan Vali Güvençer, Bingöl için büyük önem taşıyan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın deprem riski taşıyan alanların dönüşümü ve depreme karşı dayanıklı yapılar inşa edilmesi kapsamındaki mevzuatın işleyişinde merkezi ve yerel yönetimlerin yanı sıra vatandaşların da katılımıyla olası afetlere karşı zararın en aza indirgenmesinin hedeflendiğini ifade etti.
Risk alanlarının belirlenmesinde arsa ve yapı sahiplerinin, yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın yetkili olduğunu belirten Güvençer, \"Risk alanları ve kentsel dönüşüm alanlarının tespitinden ilgili kişi, kurum ve kuruluşların başvuru hakkı var. Riskli alan olduğu tespit edilen yerlerdeki yapıların güçlendirilmesi ya da yıkım kararı kat sahiplerine bırakılmış durumda. Afetlere karşı dayanıklı yapılar yapılması için riskli binaların yıkımı ve yeni alanlar belirlenmesi hususunda ilgili kanun ile önemli hususlar getirilmiştir. Deprem kuşağında olan Bingöl büyük bir risk taşıyor. Afetlerden önce gerekli tedbirlerin alınması, olası bir afette daha büyük kayıpların önüne geçecektir. Kentsel Dönüşüm Kanunu, bu yönden etkili çalışmalara olanak sağlıyor\" diye konuştu.
Jeofizik Mühendisi Selçuk İnal ise, kanunun hazırlanma gerekçesinin afet sonrası hızla yara sarma değil, yara alınmamasının sağlanması olduğunu belirterek, şunları söyledi:
\"Kanun`un temel amacı; Afet riski altındaki alanların dönüşümünü ve riskli yapıların yıkımını sağlayarak ülke genelinde güvenli ve yaşanılabilir alanlar oluşturmaktır. Kanunun temelinde `CAN` güvenliği olması nedeniyle riskli olduğu bilimsel verilere göre belirlenecek yapılar her ne olursa olsun mutlaka yıkılacaktır. Kanun`un özü anlaşma usulüdür ve anlaşma yolu ile riskli yapısını yıktıranlara kredi, konut ve işyeri tahsisi, konut sertifikası gibi destekler verilecektir. Uygulamanın temelde vatandaşlarca yürütülmesi amaçlanmış, devletin yardım ve destekler dışında mümkün olduğunca az müdahalesi temel alınmıştır. Üzerindeki yapı yıkılan parsellerde maliklerin 2/3`ünün anlaşması halinde uygulama bu anlaşmaya göre yapılacak olup bu durumda Bakanlık müdahil olmayacaktır.\"
Evini yıktırmak isteyenlere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı özel hesabından 24 ay vadeye ve bin m2 başına 6.000 TL`ye varan yıkım kredisi verildiğini belirten Taş, \"Evini yıktırmak amaçlı boşaltanlara en fazla 18 ay boyunca aylık 600 TL`ye kadar kira yardımı yapılıyor. Riskli konutunu yeniden inşa edeceklere bir avantaj da yeni konutun eski ve riskli konuta göre değerinin daha yüksek olacak olması. Tapusunda riskli bina şerhi bulunan konutlar yenilenince şerh kalkıyor ve satış imkanı artıyor. Tapusu bulunmayan daireler tapulu hale geliyor ve konutlar üçüncü kişilerin konut kredisi kullanarak satın almasına uygun hale geliyor\" şeklinde konuştu. (Yusuf Çevlik-İLKHA)