DIŞ HABERLER SERVİSİ 

2013 yılında seçilmiş Cumhurbaşkanına kanlı bir darbe yaparak hükümeti ele geçiren batı maşası kukla Sisi hükümeti, binlerce Müslümanı suçsuz yere zindanlara doldurdu. Aralarında İhvan yöneticilerinin de olduğu yüzlerce kişi ya idam ya da müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevlerinde ise tıbbi ihmalde işkenceye, kalmaya müsait olmayan yerlerde zorla tutulmadan tecride binlerce hukuksuzluk hala devam ediyor. HÜDA PAR Dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin gazetemize yaptığı açıklamada, “Darbe ile işbaşına gelen diktatörlerin bütün uygulamaları zulüm üzerine inşa olur.” dedi.

HUKUKSUZ YARGILAMALAR VE İDAMLAR

14 Ağustos 2013’ten bu yana 60 bin insanın zindanlara atıldığı biliniyor. Yargılamalar günümüze kadar hala devam ediyor. Bugüne kadar binlerce kişiye idam cezası verildi. İdam cezası alanlar arasında İhvan Mürşidi Muhammed Bedii ve İhvan’ın partisi Hürriyet ve Adalet Partisi’nin genel sekreteri Muhammed Biltaci de var.

Kanlı darbeden sonra görevden alınarak cezaevine konulan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, İhvan-ı Müslimin’in üst düzey yöneticilerinden İsam el-Aryan ve daha onlarca Müslüman cezaevlerinin kötü koşullarından, ihmalden, gördükleri işkencelerden ve düşmanca muamelelerden dolayı zindanlarda hayatını kaybetti.

2013 yılında Rabia meydanında Barışçıl gösteri yapan halka zırhlı araçlar, helikopterler, plastik ve gerçek mermilerle saldıran cunta askerleri, bu sefer Müslümanları cezaevlerinde bitirmeye çalışıyor.

“DARBE İLE İŞBAŞINA GELEN DİKTATÖRLERİN BÜTÜN UYGULAMALARI ZULÜM ÜZERİNE İNŞA OLUR”

Konuyla ilgili olarak gazetemize değerlendirmede bulunan HÜDA PAR Dış ilişkilerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin, “Darbe ile işbaşına gelen diktatörlerin bütün uygulamaları zulüm üzerine inşa olur. Mısırda halkın seçtiği meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi darbe ile devirerek işbaşına gelen Sisi’nin de yargılama kurumu dâhil bütün kurumları askeri darbenin ürünüdür. Buralardan adil ve tarafsız bir yargılama beklemek adalete haksızlık olur.” dedi.

Darbenin olduğu 2013 yılında Muhammet Mursi dahil on binlerce İhvan mensubunun ve darbe karşıtlarının toplatılarak zindanlara doldurulduğunu söyleyen Eşin, “İhvan’ın lider kadrosu, âlim, siyasi şahsiyetlerden oluşan -Mart 2020 tarihli bilgiler göre- 63 bin kişi zindanda. Zindanlarda çok ağır şartlarda tutuluyorlar. Doktor ve tedavi edilme hakkı, sağlıklı beslenme, ziyaretçi hakkı, yakınlarıyla telefonla görüşme haklarından mahrum bırakılmaktadırlar. Rahmetli Muhammet Mursi’yi şehadete götüren süreci hepimiz izledik. Kameraların çekim yaptığı, bütün dünyanın izlediği mahkeme salonunda dahi bunlar yapılıyorsa kapalı mekânlarda yapılan zulmün haddi hesabı yok.” ifadelerini kullandı.

“SİSİ’NİN GÜDÜMÜNDE OLAN MISIR MAHKEMELERİ, BİR TİYATRO VE MİZANSENDEN İBARETTİR”

Sisi’nin güdümünde olan Mısır mahkemelerinin, birer tiyatro ve mizansenden ibaret olduğunun altını çizen Eşin, tarafsız ve adil bir yargı olsaydı, öncelikle Sisi’nin yargılanması ve hak ettiği cezaya çarptırılması gerektiğini belirtti.

Darbenin gerçekleştirildiği tarihten itibaren 50 siyasi mahkumun idam edildiğini belirten Eşin, “Bunun dışında idam kararı verilip de infaz bekleyen 76 mahkûm, 1288 kişi de idam cezasıyla yargılanmaktadır. Kahire’nin kuzeyindeki Zagazig kenti Ceza Mahkemesi’nin 6 İhvan üyesini polislerin öldürülmesi suçlamasıyla idam cezasına çarptırması zulmün devam ettiğini göstermektedir.” ifadelerini kullandı.

Son olarak uluslararası kuruluşlara çağrıda bulunan Eşin şunları söyledi: “BM İnsan Hakları Komisyonu ve Uluslararası kurumlar bu zulme dur demeli, idamların infazına engel olmalıdır. Mısırda adil ve tarafsız bir yargının gerçekleşmesi için Sisi’ye baskı yapmalıdır.”

CUNTACI MAHKEME, SUDAN İTHAMLARLA İNSANLARI İDAMA VEYA UZUN YILLAR HAPİSLERE MAHKÛM EDİYOR

Mısır yerel basınında yer alan haberlere göre, Kahire’nin kuzeyindeki Zagazig kenti Ceza Mahkemesi 6 İhvan üyesini polislerin öldürülmesi suçlamasıyla idam cezasına çarptırdı. Zagazig Ceza Mahkemesi aynı davada 6 kişi hakkında 10'ar yıl bir kişi hakkında da 5 yıl hapis cezası verilmesine karar verdi. Mısır yasalarına göre söz konusu karar "ön karar" niteliğinde olup, temyize götürülebiliyor.

Mısır güvenlik güçleri, 2016 yılında "Devlet kurumlarına saldırı hedefiyle yasalara aykırı şekilde terör hücresi kurmak, biri polis 3 kişiyi öldürmek, kamu düzenini bozmak, ateşli silah, cephane ve patlayıcı bulundurmak" suçlamaları başta olmak üzere birçok suçlamayla 13 kişiyi göz altına almıştı. Gözaltına alınan sanıklar ise tüm suçlamaları reddederek, defalarca bu ithamların doğru olmadığını ifade etmişlerdi.

MISIR İDARİ MAHKEMESİ, HUKUKSUZ BİR ŞEKİLDE 6 AVUKATI BARODAN İHRAÇ ETTİ

Mısır İdari Mahkemesi hukuka aykırı olarak, ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin oğlunun da yer aldığı 6 avukat hakkında barodan üyeliklerinin düşürülmesi yönünde karar verdi.

Yerel medyada yer alan haberlere göre, İdari Mahkeme, ülkedeki muhalif isimler aleyhinde çeşitli davalar açtığı belirtilen avukat Semir Sabri tarafından 6 avukat hakkında barodan ihraçları istemiyle açılan davada ilk kararı açıkladı.

Mahkeme, hali hazırda tutuklu bulunan Muhammed Mursi'nin oğlu Usame Mursi, Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan) avukatı Abdulmunim Abdulmaksud, Muhammed el-Umde, Hatim el-Cundi, her ikisi de tutuklu bulunan Subhi Salih ve Isam Sultan'ın barodan üyeliklerinin düşürülmesi yönünde karar verdi.

Kararın, baro üyeliğinin; iyi hal ve itibar dahil olmak üzere bazı şartlar gerektirdiğini, bu isimlerin Ocak 2017'de verilen bir kararla terör listesine dahil edildiğini ve dolayısıyla üyeliklerini kaybettikleri gerekçesiyle alındığı belirtildi. Söz konusu davanın, dava açma ehliyetine sahip olmadan açıldığına ilişkin görüşü de reddeden mahkeme, davacının baroya üye olduğunu, "vatanın istikrarını baltalayan" avukatların mesleğini yapmamasıyla doğrudan bağlantısı olduğunu iddia etti.

İHVAN'DAN SÖZ KONUSU KARARA TEPKİ

İhvan Sözcüsü Talat Fehmi, yaptığı açıklamada, söz konusu karara tepki gösterdi. Kararın, "onur sahibi avukatlar" aleyhinde verildiğini belirten Fehmi, kararı "adalete ve insan haklarına bir darbe" şeklinde nitelendirdi. İhvan Sözcüsü, Mısır yargısının "siyasallaştırıldığını" öne sürdü.

MISIR HALKI SİSİ’Yİ İSTEMİYOR; ‘ÖFKE CUMASI’ GÖSTERİLERİ HALA DEVAM EDİYOR

2013 yılındaki kanlı darbeden sonra düzenli olarak her hafta ‘Öfke Cuması’ adı altında gösterilen düzenleyen Mısır halkı, uzun aradan sonra şimdi yeniden meydanlarda. Sosyal medyada paylaşılan rejimin hukuksuzluklarını gösteren paylaşımlar Mısır halkını öfkelendirdi. Rejim muhaliflerinin de desteği gösterilerde eylemciler "Sisi defol" ve "Sisi'yi bir şekilde devireceğiz" sloganları attı.

20 Eylül’de başlatılan Sisi karşıtı gösterilerde aralarında çocukların da bulunduğu yüzlerce gösterici gözaltına alındı. Mısır makamlarından ise gösterilerde yapılan göz altılarla ilgili henüz bir açıklama yapılmadı.

CUNTACI MISIR ORDUSU SADECE MISIRLILARIN DEĞİL FİLİSTİNLİ MUHACİRLERİN DE EVLERİNİ YIKIYOR

Yerel kaynakların ve tanıkların bildirdiğine göre, ülkenin kuzeyindeki Refah ve doğusundaki Sina bölgesinde yaşayan Filistinli göçmenlerin kaldığı yerler askeri bir harekat sonucu yıkıldı. Evleri dinamitlenerek yıkılmış on binlerce Filistinli göçmen bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştı.

Mısır ordusu, 2014 yılında benzer bir askeri harekat gerçekleştirmişti. Bu Harekatların amacının, Gazze Şeridi sınırında bir tampon bölge oluşturmak amacıyla boşaltılması olduğu kaydedildi.

HAMAS’ın Gazze’de kontrolü ele geçirdiği 2007'de, Refah Sınır Kapısı'ndan geçişlerin durdurulması sonrasında sınırda bin 200’den fazla tünel kazılmıştı. Mısır Ordusu, Eylül 2015'ten bu yana Sina Yarımadası’nın kuzeyinde Gazze’nin nefes borusu olarak nitelenen tünelleri yıkmaya başlamıştı.

Darbeci Sisi rejiminin, Mısır-Gazze sınırına beton duvar örme faaliyetlerine başladığı biliniyor. Rejim, 2013'te gerçekleşen askeri darbenin ardından Refah Sınır Kapısı'nı neredeyse tamamen kapalı tutuyor.