Deprem Uzmanı Sütçü: Marmara bölgesinde 7,5 şiddetinde bir deprem ve Tsunami olabilir
Merkez üssü Gölcük'te meydana gelen ve binlerce insanın hayatına mal olan Marmara Depremi gibi yeni bir depremin tekrar yaşanabileceğine dikkat çeken Deprem Uzmanı Kadir Sütçü, depremle birlikte Tsunami'nin de olabileceğini söyledi.
17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan Marmara Depremi'nin ardından 21 yıl geçti. Merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan Marmara Depremi, Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi. Deprem sonrası resmi raporlara göre 17 bin 480 kişi öldü, 23 bin 781 kişi yaralandı ve 505 kişi de sakat kaldı.
Son dönemlerde Türkiye'de 4,0'ın üzerinde birçok depremin yaşanmasının ardından tekrar gündeme gelen büyük İstanbul ve Marmara depremi ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Deprem Tahmin Uzmanı Kadir Sütçü, oluşabilecek 7'lik bir deprem sonrasında İstanbul'da 750 bin insanın hayatının kaybedebileceğini söyledi.
"4,0 ve üzerinde meydana gelen depremler 7 büyüklüğünde olabilecek depremlerin yerini göstermektedir"
17 Ağustos 1999 depremi öncesinde 450 tanıktan dinlenenlere göre depremden önce bin 26 parametrenin hareket ettiğini hatırlatan Sütçü, "Yeryüzünde yüzde 34'u hava olayları, yüzde 50'si de canlılarla ilgili olmak üzere yaşanan hareketlilikle zaten önceden depremler tahmin ediliyor. 16 Haziran'dan şu ana kadar yaptığımız 72 tahminden geriye dönük 4, yakın zamanda 3 tanesi olmak üzere 7 tahminimiz bekliyor. Geri kalanlar gerçekleşti. Dünya, Türkiye ve İstanbul ile ilgili yapmış olduğum tahminlerde zaten bir aksama yok. İstanbul dediğimizde 40-41 enlem 27, 28, 29, 30 boylam arasında yapmış olduğumuz araştırmalar neticesinde bugüne kadar 4,0 ve üstünde 59 deprem meydana geldi. Demek ki, 4,0 ve üzerinde meydana gelen depremler 7 büyüklüğünde olabilecek depremlerin yerini göstermektedir." diye konuştu.
"Marmara Denizi'nde 4 yerde kümeleşme var"
Sütçü, "Burada 59 depremin bir kısmı 40-41 enlem ile 27, 28, 29, 30 boylamlar arasında olsa da Marmara Denizi içindeki faylarda olan 9 tanesi Tekirdağ, 7 tanesi Silivri, bir tanesi Kumburgaz ve 11 tanesi de Yalova açıklarında meydana gelen depremlerdir. Marmara Denizi'nde 4 yerde kümeleşme var. 1509 depreminin olduğu yer Kumburgaz açıklarıdır. Bu deprem tarihte küçük kıyamet adını almıştır. Burada nüfusun yüzde 10'u ya ölmüş ya da yaralanmıştır. Hasar görmeyen bina kalmamış. Eğer Kumburgaz açıklarındaki kilitli fay hareket ederse 500 yıl da geçse veya 500 yılda yeniden tekrar etse bu süre miadını doldurmuş oldu." şeklinde konuştu.
"7 ve üzerinde gerçekleşecek bir depremde 16 milyonluk kente 750 bin kişi hayatını kaybedebilir"
Kumburgaz açıklarındaki kilitli fay hattının İstanbul için tehlike arz ettiğini hatırlatan Sütçü, şunları kaydetti:
Diyelim ki, Kumburgaz açıklarında deprem olmadı. O zaman Tekirdağ açıklarında, Silivri açıklarında, Yalova açıklarında 7 büyüklerinde deprem olabilir. Kumburgaz depremi olmayıp 3 tane 7'lik deprem olursa yine hasar aynı olur. Eğer 1509 depremi tekrarlarsa hasar biraz daha fazla olur. Burada deprem olması halinde diğer 3 yerdeki enerji de açığa çıkmış olur. Burada çıkan enerjiler 7,5 üzerinde bir deprem oluşturabilme olasılığı var. Ayrıca Tsunami de olur. Nüfusun yüzde 10'u üzerinde hesap yapacaksak şu anda binaların daha iyi yapıldığını da hesaba katıp yüzde 5 üzerinde düşünüldüğünde 16 milyonluk kente 750 bin kişinin hayatını kaybetmesi gibi bir durum söz konusu olur.
"Deprem tahmini yapılmadığı takdirde gözünü İstanbul'a diken tüm devletler İstanbul'a gelir ve bir daha gitmezler"
Deprem öncesi önlem alınabilmesi için deprem tahmininin büyük önem arz ettiğini vurgulayan Sütçü, büyük bir deprem olması halinde gerçekleşebilecek senaryoyu şu şekilde özetledi:
Eğer pandemi döneminde insanlara 'İçeri gireceksiniz, dışarı çıkmayacaksınız.' şeklinde bir sistem getirildiyse depremin zamanı bilindiğinde 'İçeri girmeyeceksiniz, dışarıda kalacaksınız.' denilecek. İnsan zayiatı olmazsa, yıkılan binaları yerine getirmek veya yaşamlarını sürdürmek için erken toparlarlar. Deprem tahmini yapılmadığı takdirde gözünü İstanbul'a diken tüm devletler İstanbul'a gelir ve bir daha gitmezler. Böylece Türkiye tehlike altında olur. İstanbul tüm Türkiye'yi ayağa kaldırır ama Türkiye İstanbul'u ayağa kaldıramaz. Onun için deprem tahmini çok önemli. Depremlerde enkaz altında kalmazsanız kendi yaralarınızı sararsınız. Enkaz altında kaldığınızda ise bu enkazları toplamak ve buraları geliştirmek için insanların dışarıdan yardım alması gerekecek. Ayakta olmayan insanlar dışarıdan yardım aldıklarında yardım aldıkları kişilerin bir daha İstanbul'dan gidip gitmeyeceği sorunuyla karşı karşıya kalırlar. Bu nedenle İstanbul'da deprem tahmini önemlidir.
"30 saatlik ders ile depremlerin yeri ve zamanı tahmin edilebilir"
Pandemi döneminin insanlara, devletlere tedbir almayı öğrettiğini ve depremlerin zamanının bilinmesi halinde insanların nasıl önlem almaları gerektiğini de öğreneceklerini belirten Sütçü, "Herhangi bir kanalda; depremlerin yerinin, büyüklüğünün, zamanının bilinebileceği konusunda bir 30 saatlik kurs vermek istiyorum. Bu kursu alan her meraklı insan; depremin yeri, büyüklüğü ve zamanını tespit etmiş olacaktır. Eğer dünya devletlerinden herhangi birisi 30 saatlik bir kursun derslerini her meraklı insana aldırsalar yine depremin yeri, büyüklüğü ve zamanı tespit edilmiş olacaktır. Böylece depremlerin bilinmezliği de ortadan kalkmış olacaktır." dedi.
"İstanbul'da binalarla ilgili hem yerinde dönüşüm hem de binaların güçlendirilmesi için bir seferberlik uygulanmalıdır"
Marmara Denizi'nde büyük bir deprem olursa ilk planda Tsunami oluşabileceğine dikkat çeken Sütçü, son olarak şöyle konuştu:
"Eğer daha önce bir deniz gelip gittiyse ve burada meydana gelen vadide binalar dikilmişse bunlar tehlikelidir. Bir tepede kurulan bina da sadece toprağın üzerine kurulmuşsa o da tehlikelidir. O tepe üzerindeki binayı kayaya bağlamak gerekir. Betonla birlikte kayaya bağlanmadığında sarsıntı olduğunda bina sallanır ve çok tehlikeli bir durum meydana gelir. Kayaya bağlanması halinde kaya sallanır bina sallanmaz. Böylece bina sağlam kalmış olur. İstanbul'da binalarla ilgili hem yerinde dönüşüm hem de binaların güçlendirilmesi için bir seferberlik uygulanmalıdır." (İLKHA)