Tanıkların dilinden Türkçe Ezan zulmü
Diyanet İşleri Başkanlığı`nın 1932 yılında yayımladığı bir genelge ile yürürlüğe giren Türkçe ezan, 1950 yılına kadar yaklaşık olarak 18 yıl boyunca camilerde okunmaya başlandı. O günleri \"zulüm günleri\" olarak anlatan tanıklar, aradan onlarca yıl geçmesine rağmen gözyaşlarını tutamıyor.
DİYARBAKIR - Türkçe ezan, 29 Ocak 1932 tarihinde yani 81 yıl önce. Türkçe okunması zorunlu tutulmuş, İlk Türkçe ezan Fatih Camii`nde (29 Ocak 1932) hafız Rıfat bey tarafından okunmaya başlanmış. Birçok kişi bu yüzden genelgede yer alan `Tanrı` yerine `Allah` dediği için hapis, sürgün ve çeşitli zulümlere maruz kalmışlardı.
Yaşanan zulmü gözyaşları içinde İlke Haber Ajansı`na anlatan H.Şakır Ortaç, Cumhuriyet kurulduktan sonra Müslümanların şiarın olan ezanın Arapça olarak okunmasının yasaklanarak, Türkçe okunmaya başlandığını söyledi.
Türkçe ezanı kabul etmeyenler türlü zulümlere maruz kaldı
O dönemde yaşayan halkın mazlum olduğunu ve bu uygulamayı kabul etmeyen insanların büyük zulümlere maruz kaldığını ifade eden Ortaç, yaşanan bazı zulümleri şöyle anlattı: \"O dönemde ezan zulmünü kabul etmeyen Mahmut Ağa`nın babası Muhammed idam edildi. Onun kardeşi Halil ise sesini çıkarmadığı için sürgün edildi. Yani buna karşı çıkanlar idam edildi, korkudan sesini çıkaramayan mazlumlar da sürgün edildi. O dönemde Görentepe (helda) köyünün Ağası H.Reşit`in oğlu Ali Ağa, H. Hüseyin ağa ve buna benzer binlerce insan sürgün edildi.\"
Köylerde ezanın gizlice Türkçe okunduğunu bundan dolayı da insanların zulümlere ve baskılara uğradığını belirten Ortaç, \"O zaman köyde Molla Nezir, Arapça ezan okuduğu sırada asker köye baskın yaptı. İmam ezanı yarıda bırakıp kaçtı. Askerler ayakkabılarıyla camiye girerek, Kur`anlara bastı. Ayrıca o dönemde İstanbul`da askerlik görevimi yaptığım sırada camilerin askeri kışlalara çevrildiğini bizzat görerek yaşadım\" diye konuştu.
Şapkayı da zorla dayattılar
Cumhuriyet döneminde ayrıca şapkanın zorla millete dayatıldığını ifade ederek şapka zulmüne değinen Ortaç, \"Takkelerimizi yırtıyorlardı. 1950 `ye yakın zamanda hac dönüşünde benim bile başıma taktığım takkemi yırttılar. İlk olarak şapkayı millete bedava dağıtıyorlardı. Köyden şehre geldiğimiz zamanlarda şehre yakın yere vardığımızda başımızdaki takke ve sarığı çıkarıp yerine şapkayı takıyorduk. O zaman karşı çıkanlardan Boyunlu (Boşat) köyü imamı Molla Abdullah idam edildi. Bézvan köyünden Şeyh Muhammed, Şeyh Nuri idam edildiler\" dedi.
Bu halkın değerleri ile oynadılar
O dönemlerde Kürtçenin yasak olduğunu Arapçayı da gizlice okuduklarını dile getiren Ortaç, \"Bizlere Ermeni gözüyle bakıyorlardı. Ama savaşlarda Müslümanların yanına gelerek, bunlar bizim düşmanlarımız bunları beraber bu memleketten çıkaralım diyorlardı. Halk da giderek savaştı ancak Cumhuriyet kurulduktan sonra Müslümanlara zulmederek değerleri ile oynadılar\" şeklinde konuştu. (Yusuf Batı - İLKHA)