Ayasofya'nın kaderi 15 gün içinde belli olacak
İstanbul'un fethinin 567. yıl dönümünde Fetih suresinin okunması sonrası "Ayasofya ibadete açılacak mı?" sorusu yeniden gündeme geldi.
ANKARA
Danıştay 10. Dairesinde, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılan dava kapsamında duruşma yapıldı.
Duruşmaya, davacı Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneğinin Başkanı İsmail Kandemir, dernek avukatı Selami Karaman ve Cumhurbaşkanlığı avukatı katıldı.
Danıştay 10. Dairesi Başkanı Yılmaz Akçil, ilk olarak Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği avukatı Karaman'a söz verdi.
Karaman, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, iptalini istedi.
Danıştay'ın, İstanbul'daki Kariye Camisi'ni müzeye dönüştüren 1945'teki Bakanlar Kurulu kararını iptal ettiğini hatırlatan Karaman, bu kararın Ayasofya için de emsal teşkil ettiğini vurguladı.
Karaman, Ebu Fetih Sultan Mehmet Vakfına ait olan Ayasofya Camisi'nin Fatih Sultan Mehmet'in şahsi mülkü olduğunu bildirdi.
Ayasofya Camisi'nin vakfedenin iradesi dışında kullanılamayacağına işaret eden Karaman, Ayasofya'nın müzeye dönüştürülmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yetki yönünden usule aykırı olduğunu savundu.
Söz konusu Bakanlar Kurulu kararındaki imzanın Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ait olmadığını düşündüklerini ifade eden Karaman, soyadı kanununun bu tarihten sonra çıktığını, farklı evraklarda farklı imzaların bulunduğu kaydetti.
Dernek Başkanı İsmail Kandemir ise Anayasa Mahkemesinin Atatürk'ün mirasına yönelik dokunulmazlık kararı verdiğini hatırlatarak, eşitlik ilkesi gereğince Fatih Sultan Mehmet'in mirası konusunda da bunun uygulanması gerektiğini dile getirdi. Kandemir, Ayasofya'nın müzeye dönüştürülmesinin mülkiyet hakkına aykırı olduğunu öne sürdü.
Daha sonra söz verilen Cumhurbaşkanlığı avukatı ise "Mahkemenin takdirine sunuyorum." dedi.
Danıştay Savcısının görüşü
Söz konusu Bakanlar Kurulu kararının verildiği tarih itibarıyla hukuka uygun olduğunu bildiren Danıştay Savcısı, görüşünde, "Ayasofya hakkındaki karar geçmişte Bakanlar Kurulu tarafından alınmıştır. Ayasofya'yı açmak Bakanlar Kurulu'nun yani Cumhurbaşkanlığının takdirindedir, bu nedenle davanın reddi gerekir." ifadesine yer verdi.
Danıştay Savcısı ayrıca Bakanlar Kurulu kararındaki Atatürk imzasına ilişkin de değerlendirmede bulunarak, farklı yerlerde de aynı imzanın kullanıldığını söyledi.
Tarafların dinlenilmesinin ardından Danıştay 10. Dairesi Başkanı Yılmaz Akçil, kararın daha sonra açıklanacağını belirterek, duruşmayı sonlandırdı.
Duruşmanın sonunda gazetecilere açıklama yapan Dernek Başkanı İsmail Kandemir, Ayasofya'nın müze olarak kullanılmasının vicdanları yaraladığını, mahkemenin kararını beklediklerini kaydetti.
Ayasofya ile ilgili yargısal süreç
Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya için ilk olarak 2005'te Danıştay'a dava açmıştı. Dernek, 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulmasını istemişti.
Danıştay 10. Dairesi, 24 Haziran 2005'te söz konusu Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdurma istemini reddetmişti. Daire 2008'de ise Ayasofya Camisi'nin müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığına işaret ederek, davayı reddetmişti.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Dairenin bu kararını onamıştı. Dernek, 2016'da tekrar Danıştay'a dava açmıştı.
Derneğin, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuru hakkında ise 2018'de karar verilmişti. Yüksek Mahkeme, Ayasofya'nın namaz kılınması için ibadete açılması yönündeki talebin reddedilmesi nedeniyle din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvuruyu, "incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik" nedeniyle kabul edilemez bulmuştu.
Kaynak, AA