`TMK Acilen Kaldırılmalı`
Hizb-ut Tahrir davaları özelinde Terörle Mücadele Kanunu, Bölge Ağır Ceza Mahkemelerinin işleyişi ile ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı ile ilgili raporun açıklandığı basın toplantısında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç`ın "Bu kanun adamı dağa çıkarır" dediği TMK`nın biran önce kaldırılması talep edildi.
İSTANBUL - "Hizb-ut Tahrir Özelinde Terörle Mücadele Kanunu ve Bölge Ağır Ceza Mahkemeleri" hakkında hazırlanan araştırma raporu" Mazlumder İstanbul şubesinde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.
Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, Mazlumder İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Cezaevleri Çalışma Grubu Başkanı Av. Kaya Kartal, Fatih Akıncılar Derneği Onursal Başkanı Mehmet Şahin ve Köklü Değişim Dergisi Yazarlarından Mahmut Kar ve Osman Yıldız`ın katıldığı basın toplantısında TMK`nın biran önce kaldırılması talep edildi.
Herkes özgürlüklerden bahsederken Müslümanlar cezalandırılıyor
Basın toplantısında ilk olarak söz alan Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, 2013 Türkiye`sinde herkes özgürlüklerden bahsederken ardı ardına İslami kimlikleri ile bilinen gruplara ve cemaatlere üye olan insanlara ardı ardına mahkemeler tarafından ağır cezalar verildiğini belirtti.
Sarıyaşar, "Cemaat üyesi olmanın yeni tanımı `terör örgütü üyesi` olmakla özleştirilerek cezalar yağdırıldı. Bunun somut örneği olarak hukukçularımız bir araştırma yaparak Hizb-ut Tahrir özelinde Terörle Mücadele Kanunu ve Bölge Ağır Ceza Mahkemeleri hakkında araştırma raporu hazırladı. İslami kültürel ve sosyal çalışma yapan insanlara `terör örgütü` üyesi sıfatı takılarak cezalar yağdırılmıştır. Bunun pratik örnekleri hazırladığımız raporda var" dedi.
İktidar Müslüman halka karşı olan sorumluluğunu yerine getirmelidir
"Özellikle iktidarı topyekûn sorgulamamız gerektiğini düşünüyoruz" diyen Sarıyaşar, hükümetin gerekli yasal çalışmaları yaparak bu sorunları çözmesi gerektiğini ifade etti. Sarıyaşar, "Biz özellikle halktan oy alarak kendisini toplum önünde iktidar olarak gösterenlere açıkça diyoruz ki; sizin oy aldığınız kesimlere yönelik baskıları engelleme sorumluğunuz var. Müslüman halka ve Müslüman kimliğe yapılan baskıları ortadan kaldırmak için gerekli olan kanunların düzeltilmesi, gerekli olan anayasal düzenlemeleri acil bir şekilde yapmanız beklentisi var. Eğer bunları çözmezseniz o zaman siz kredisiyle iktidar olduğunuz kesime karşı sorumluluğunuz yerine getirmemiş ve bu ülkenin sadece yollarını imar etmekle, zulüm düzeninin devamını sağlamakla muhkem kılmaktan başka bir işlem görmemiş olacaksınız. Bunun için tarih önünde yargılanacaksınız" diye konuştu.
Müslümanlar tepkilerini ortaya koymalı
Sarıyaşar`ın ardından bir konuşma yapan Köklü Değişim Dergisi Yazarlarından Mahmut Kar, "Hizb-ut Tahrir ile ilgili dosyalar hızlı bir şekilde karara bağlandı. Bu dosyalar Yargıtay`a gönderildi ve onlarca kişiye ağır cezalar verildi" dei. Bu yargılama sürecinin gayri insani ve hukuksuzluklarla dolu olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: "Daha dün 19 kişiye toplam 119 yıl hapis cezası verildi. Hizb-ut Tahrir fikri ve siyasi çalışmalar yapar, asla silahlı mücadeleye başvurmaz, değişimi fikri ve siyasi yolla yapmaya çalışır. Birçok ülkede Hizb-ut Tahrir siyasi bir parti olarak kabul ediliyor ancak Türkiye`de TMK`da bulunan açıklar sebebiyle Hizb-ut Tahrir `terör örgütü` sayılıyor."
Kar, konuşmasının sonunda bütün Müslümanların bu ikiyüzlü, hukuksuz düzenlemeleri, sistemin yaptığı baskı ve zulümleri görerek tepkilerini dile getirmeleri gerektiğini söyledi.
Bu ülkede Müslüman olmanın bir bedeli var
"Bu ülkede Müslüman olmanın bir bedeli var. Eğer bu bedel ödenmeden bu ülkede Müslüman olunmayacaksa bu bedeli Müslümanlar olarak geçmişteki ödedik, bundan sonra da ödemeye hazırız" diyen Fatih Akıncılar Derneği Onursal Başkanı Mehmet Şahin, "Mahkemelerde bize ceza yağdıran insanlar şunu çok iyi bilsinler; Biz Medrese-i Yusufiye`de büyüdük ve Medrese-i Yusufiye`de yetiştik" dedi.
Hükümet Müslümanlara verilen cezalara karşı sessiz kalmamalıdır
"28 Şubat süreci baskı demektir, adaletsizlik demektir, hukuksuzluk demektir. Özellikle dindar insanlara yönelik işkencelerin tehditlerin ve ambargoların uygulandığı bir dönem demektir" diyen Şahin, "28 Şubat sürecinin yargılandığı ve sorgulandığı bir dönemde 28 Şubat sürecinin mağdurlarına yönelik arda arda verilen cezalar çok manidardır. Biz Müslümanlar olarak dinimizi yaşamak noktasında ve dinimizin gereğini yerine getirme noktasında hiçbir zaman geri adım atmayacağız. Bu konuda kararlıyız. Bunun bir bedeli olacaksa da biz bu bedeli ödemeye hazırız. Ben buradan hükümete seslenmek istiyorum. Gerçekten Siz eğer 12 Eylül darbesini, 28 Şubat dönemlerini sorguluyorsanız ve samimi iseniz ve bir daha bu tür süreçlerin yaşanmamasını gerçekten istiyorsanız son zamanlarda Müslümanlara verilen ağır cezalar karşısında susmamalısınız ve harekete geçmelisiniz. Bu konuda samimi olan kişileri acilen göreve çağırıyoruz. Eğer bunu yapmazsanız yarın öbür gün sizlerde belki bu mahkemelerde yargılanarak ve çok ağır cezalar alabilirsiniz. Bizim başımıza gelenler yarın sizin de başınıza gelebilir. Hiçbir suçu olmayan, içinde benim de olduğum birçok kişiye çok ağır cezalar verildi" diye konuştu.
Müslümanlar için 28 Şubat devam ediyor
Şahin`in ardından söz alan Köklü Değişim Dergisi yazarlarından Osman Yıldız ise 28 Şubat`ın on yıllık Ak Parti iktidarı döneminde de devam ettiğini ifade ederek şöyle konuştu: "28 Şubat sürecinde İslami emareleri üzerinde taşıyan ne kadar kişi, grup ve cemaat var ise hepsi tehlike olarak ad ediliyordu. Bu gün kendilerini sisteme muhalif olarak gören kişiler de terör örgütü üyeliği suçlaması ile cezaevlerine doldurulmaktadır. Terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla hukuksuz yargılamalar yapılıyor Türkiye`de özellikle siyasi davalarda normal hukuki süreç işlemiyor, karşılarında düşman varmış gibi muamele ediliyor."
Suçunuz olmasa bile TMK ile cezaevine girebilirsiniz
Mazlum - Der İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Cezaevleri Çalışma Grubu Başkanı Av. Kaya Kartal ise "Türkiye`de siz terör örgütü üyesi olmasanız bile TMK düzenlemeleri ve içtihatlar nedeniyle bu suçlama ile çok kolay yargılanabiliyorsunuz. İlmi, siyasi toplantılar, yayın çalışmaları propaganda veya başka kılıflara sokularak veya örgüt adına yapılan çalışmalar gibi gösterilerek insanlar TMK kapsamında cezalandırılıyorlar. Böyle bir sistemde insanların kendini güvende hissetmesi mümkün değildir. TMK ile yargılanan kişiler oldukça özel yargılama süreçlerine tabiler; 4 günlük gözaltı süresi, 24 saat boyunca avukatlarıyla bile görüştürülmeme, daha sonra avukatlara dosyanın içeriğinin ve delillerin gösterilmemesi sadece bunlardan birkaçıdır" dedi.
Nişanlınıza yardım etmek yardım yataklı suçu olabilir!
"Türkiye da öyle bir Terörle Mücadele Kanunu var ki siz terör örgütü üyesi olmasanız bile örgüt üyesi gibi cezalandırılabiliyorsunuz" diyen Kartal, "Yaptığınız her hangi bir eylem dolayısıyla, terör örgütü üyesi diye adlandırılan bir yakınınıza, bazı davalarda nişanlısına yardım eden insan için söz konusu nişanlısına yardım ettiği için örgüt yadım ve yataklıktan yargılanan insanları var" diye konuştu.
TMK acilen kaldırılmalıdır
TMK kanunun hukuka aykırı ve kaldırılması gerektiğini belirten Av. Kaya Kartal, "Devlet ceza hukukunu muhalifleri sindirme aracı olarak görüyor. TMK ile mahkemelere bir mücadele fonksiyonu yüklüyorlar. Mücadele fonksiyonu ile kürsüye oturmuş bir hâkimden nasıl adalet üretmesini bekleyebilirsiniz ki? Biz TMK şöyle değişsin, böyle değişsin, bunlar eklensin, bunlar çıksın demiyoruz. Terörle Mücadele Kanunu toptan kaldırılmalıdır, TMK diye bir kanundan bahsedilemez. Bu hukukun genel ilkelerin aykırıdır. Hakimlere ve kanunlara mücadele fonksiyonu yükleyemezsiniz. Eğer yüklerseniz hukuktan bahsetmek mümkün değildir" dedi
Bu kanun adamı dağa çıkarır
Terörle Mücadele Kanunu için Başbakan Yardımı Bülent Arınç`ın "Bu kanun adamı dağa çıkarır" dediğini hatırlatan Av. Kayar Kartal, "Bunu on yıldır iktidarda olan bir partinin en yetkili isimlerinde birisi söylüyor. Şunun farkında değiller. Bu devran tersine döndüğünde aynı maddelerle kendileri de pekala yargılanabilirler. Bunun en somut örneği meclis arka koridorlarında bu kanunları meclise dayatanlar bu gün bu kanunlarla yargılanıyorlar. Bağırıp çağırıyorlar ve adaletsizlik var diyorlar. Doğrudur bizce de bu yargılama usulleri ve bu TMK kime uygulanıyor olursa olsun ortada bir usulsüzlük olacaktır. Bu kanunun uygulamasını yürüten mahkemeler bize göre gayri meşrudur, bize göre yok hükmündedir ve kaldırılmalıdır. İnsanların ideolojisine bakılmaksızın bu kanun muhatabı olanlar ayrı ayrı figan edeceklerdir" şeklinde konuştu.
Toplantının sonunda Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, "Siyasi muhalifleri baskı altında tutmak için oluşturulan kanunlar adaletsizliğin temelini oluşturuyor. Biz haklarımızı onurlu bir şekilde aramaya devam edeceğiz" dedi. (Şükrü Gündüz/M. Erkan Yavuz - İLKHA)
Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, Mazlumder İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Cezaevleri Çalışma Grubu Başkanı Av. Kaya Kartal, Fatih Akıncılar Derneği Onursal Başkanı Mehmet Şahin ve Köklü Değişim Dergisi Yazarlarından Mahmut Kar ve Osman Yıldız`ın katıldığı basın toplantısında TMK`nın biran önce kaldırılması talep edildi.
Herkes özgürlüklerden bahsederken Müslümanlar cezalandırılıyor
Basın toplantısında ilk olarak söz alan Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, 2013 Türkiye`sinde herkes özgürlüklerden bahsederken ardı ardına İslami kimlikleri ile bilinen gruplara ve cemaatlere üye olan insanlara ardı ardına mahkemeler tarafından ağır cezalar verildiğini belirtti.
Sarıyaşar, "Cemaat üyesi olmanın yeni tanımı `terör örgütü üyesi` olmakla özleştirilerek cezalar yağdırıldı. Bunun somut örneği olarak hukukçularımız bir araştırma yaparak Hizb-ut Tahrir özelinde Terörle Mücadele Kanunu ve Bölge Ağır Ceza Mahkemeleri hakkında araştırma raporu hazırladı. İslami kültürel ve sosyal çalışma yapan insanlara `terör örgütü` üyesi sıfatı takılarak cezalar yağdırılmıştır. Bunun pratik örnekleri hazırladığımız raporda var" dedi.
İktidar Müslüman halka karşı olan sorumluluğunu yerine getirmelidir
"Özellikle iktidarı topyekûn sorgulamamız gerektiğini düşünüyoruz" diyen Sarıyaşar, hükümetin gerekli yasal çalışmaları yaparak bu sorunları çözmesi gerektiğini ifade etti. Sarıyaşar, "Biz özellikle halktan oy alarak kendisini toplum önünde iktidar olarak gösterenlere açıkça diyoruz ki; sizin oy aldığınız kesimlere yönelik baskıları engelleme sorumluğunuz var. Müslüman halka ve Müslüman kimliğe yapılan baskıları ortadan kaldırmak için gerekli olan kanunların düzeltilmesi, gerekli olan anayasal düzenlemeleri acil bir şekilde yapmanız beklentisi var. Eğer bunları çözmezseniz o zaman siz kredisiyle iktidar olduğunuz kesime karşı sorumluluğunuz yerine getirmemiş ve bu ülkenin sadece yollarını imar etmekle, zulüm düzeninin devamını sağlamakla muhkem kılmaktan başka bir işlem görmemiş olacaksınız. Bunun için tarih önünde yargılanacaksınız" diye konuştu.
Müslümanlar tepkilerini ortaya koymalı
Sarıyaşar`ın ardından bir konuşma yapan Köklü Değişim Dergisi Yazarlarından Mahmut Kar, "Hizb-ut Tahrir ile ilgili dosyalar hızlı bir şekilde karara bağlandı. Bu dosyalar Yargıtay`a gönderildi ve onlarca kişiye ağır cezalar verildi" dei. Bu yargılama sürecinin gayri insani ve hukuksuzluklarla dolu olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: "Daha dün 19 kişiye toplam 119 yıl hapis cezası verildi. Hizb-ut Tahrir fikri ve siyasi çalışmalar yapar, asla silahlı mücadeleye başvurmaz, değişimi fikri ve siyasi yolla yapmaya çalışır. Birçok ülkede Hizb-ut Tahrir siyasi bir parti olarak kabul ediliyor ancak Türkiye`de TMK`da bulunan açıklar sebebiyle Hizb-ut Tahrir `terör örgütü` sayılıyor."
Kar, konuşmasının sonunda bütün Müslümanların bu ikiyüzlü, hukuksuz düzenlemeleri, sistemin yaptığı baskı ve zulümleri görerek tepkilerini dile getirmeleri gerektiğini söyledi.
Bu ülkede Müslüman olmanın bir bedeli var
"Bu ülkede Müslüman olmanın bir bedeli var. Eğer bu bedel ödenmeden bu ülkede Müslüman olunmayacaksa bu bedeli Müslümanlar olarak geçmişteki ödedik, bundan sonra da ödemeye hazırız" diyen Fatih Akıncılar Derneği Onursal Başkanı Mehmet Şahin, "Mahkemelerde bize ceza yağdıran insanlar şunu çok iyi bilsinler; Biz Medrese-i Yusufiye`de büyüdük ve Medrese-i Yusufiye`de yetiştik" dedi.
Hükümet Müslümanlara verilen cezalara karşı sessiz kalmamalıdır
"28 Şubat süreci baskı demektir, adaletsizlik demektir, hukuksuzluk demektir. Özellikle dindar insanlara yönelik işkencelerin tehditlerin ve ambargoların uygulandığı bir dönem demektir" diyen Şahin, "28 Şubat sürecinin yargılandığı ve sorgulandığı bir dönemde 28 Şubat sürecinin mağdurlarına yönelik arda arda verilen cezalar çok manidardır. Biz Müslümanlar olarak dinimizi yaşamak noktasında ve dinimizin gereğini yerine getirme noktasında hiçbir zaman geri adım atmayacağız. Bu konuda kararlıyız. Bunun bir bedeli olacaksa da biz bu bedeli ödemeye hazırız. Ben buradan hükümete seslenmek istiyorum. Gerçekten Siz eğer 12 Eylül darbesini, 28 Şubat dönemlerini sorguluyorsanız ve samimi iseniz ve bir daha bu tür süreçlerin yaşanmamasını gerçekten istiyorsanız son zamanlarda Müslümanlara verilen ağır cezalar karşısında susmamalısınız ve harekete geçmelisiniz. Bu konuda samimi olan kişileri acilen göreve çağırıyoruz. Eğer bunu yapmazsanız yarın öbür gün sizlerde belki bu mahkemelerde yargılanarak ve çok ağır cezalar alabilirsiniz. Bizim başımıza gelenler yarın sizin de başınıza gelebilir. Hiçbir suçu olmayan, içinde benim de olduğum birçok kişiye çok ağır cezalar verildi" diye konuştu.
Müslümanlar için 28 Şubat devam ediyor
Şahin`in ardından söz alan Köklü Değişim Dergisi yazarlarından Osman Yıldız ise 28 Şubat`ın on yıllık Ak Parti iktidarı döneminde de devam ettiğini ifade ederek şöyle konuştu: "28 Şubat sürecinde İslami emareleri üzerinde taşıyan ne kadar kişi, grup ve cemaat var ise hepsi tehlike olarak ad ediliyordu. Bu gün kendilerini sisteme muhalif olarak gören kişiler de terör örgütü üyeliği suçlaması ile cezaevlerine doldurulmaktadır. Terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla hukuksuz yargılamalar yapılıyor Türkiye`de özellikle siyasi davalarda normal hukuki süreç işlemiyor, karşılarında düşman varmış gibi muamele ediliyor."
Suçunuz olmasa bile TMK ile cezaevine girebilirsiniz
Mazlum - Der İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Cezaevleri Çalışma Grubu Başkanı Av. Kaya Kartal ise "Türkiye`de siz terör örgütü üyesi olmasanız bile TMK düzenlemeleri ve içtihatlar nedeniyle bu suçlama ile çok kolay yargılanabiliyorsunuz. İlmi, siyasi toplantılar, yayın çalışmaları propaganda veya başka kılıflara sokularak veya örgüt adına yapılan çalışmalar gibi gösterilerek insanlar TMK kapsamında cezalandırılıyorlar. Böyle bir sistemde insanların kendini güvende hissetmesi mümkün değildir. TMK ile yargılanan kişiler oldukça özel yargılama süreçlerine tabiler; 4 günlük gözaltı süresi, 24 saat boyunca avukatlarıyla bile görüştürülmeme, daha sonra avukatlara dosyanın içeriğinin ve delillerin gösterilmemesi sadece bunlardan birkaçıdır" dedi.
Nişanlınıza yardım etmek yardım yataklı suçu olabilir!
"Türkiye da öyle bir Terörle Mücadele Kanunu var ki siz terör örgütü üyesi olmasanız bile örgüt üyesi gibi cezalandırılabiliyorsunuz" diyen Kartal, "Yaptığınız her hangi bir eylem dolayısıyla, terör örgütü üyesi diye adlandırılan bir yakınınıza, bazı davalarda nişanlısına yardım eden insan için söz konusu nişanlısına yardım ettiği için örgüt yadım ve yataklıktan yargılanan insanları var" diye konuştu.
TMK acilen kaldırılmalıdır
TMK kanunun hukuka aykırı ve kaldırılması gerektiğini belirten Av. Kaya Kartal, "Devlet ceza hukukunu muhalifleri sindirme aracı olarak görüyor. TMK ile mahkemelere bir mücadele fonksiyonu yüklüyorlar. Mücadele fonksiyonu ile kürsüye oturmuş bir hâkimden nasıl adalet üretmesini bekleyebilirsiniz ki? Biz TMK şöyle değişsin, böyle değişsin, bunlar eklensin, bunlar çıksın demiyoruz. Terörle Mücadele Kanunu toptan kaldırılmalıdır, TMK diye bir kanundan bahsedilemez. Bu hukukun genel ilkelerin aykırıdır. Hakimlere ve kanunlara mücadele fonksiyonu yükleyemezsiniz. Eğer yüklerseniz hukuktan bahsetmek mümkün değildir" dedi
Bu kanun adamı dağa çıkarır
Terörle Mücadele Kanunu için Başbakan Yardımı Bülent Arınç`ın "Bu kanun adamı dağa çıkarır" dediğini hatırlatan Av. Kayar Kartal, "Bunu on yıldır iktidarda olan bir partinin en yetkili isimlerinde birisi söylüyor. Şunun farkında değiller. Bu devran tersine döndüğünde aynı maddelerle kendileri de pekala yargılanabilirler. Bunun en somut örneği meclis arka koridorlarında bu kanunları meclise dayatanlar bu gün bu kanunlarla yargılanıyorlar. Bağırıp çağırıyorlar ve adaletsizlik var diyorlar. Doğrudur bizce de bu yargılama usulleri ve bu TMK kime uygulanıyor olursa olsun ortada bir usulsüzlük olacaktır. Bu kanunun uygulamasını yürüten mahkemeler bize göre gayri meşrudur, bize göre yok hükmündedir ve kaldırılmalıdır. İnsanların ideolojisine bakılmaksızın bu kanun muhatabı olanlar ayrı ayrı figan edeceklerdir" şeklinde konuştu.
Toplantının sonunda Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar, "Siyasi muhalifleri baskı altında tutmak için oluşturulan kanunlar adaletsizliğin temelini oluşturuyor. Biz haklarımızı onurlu bir şekilde aramaya devam edeceğiz" dedi. (Şükrü Gündüz/M. Erkan Yavuz - İLKHA)