HAY-DER Mavi Marmara katliamının 10. yıl dönümü münasebetiyle basın açıklaması düzenledi
Şehid Ali Haydar Bengi Derneği (HAY-DER) işgalci siyonistler tarafından uluslararası karasularında gerçekleştirdiği Mavi Marmara katliamının 10’uncu yıl dönümü muhabbetiyle basın açıklaması yaptı.
HAY-DER Yönetim Kurulu Ömer Aytaş okuduğu basın açıklamasında, 31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze’ye insanı yardım götürmek için yola çıkan Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıyı şiddetle kınadıklarını belirterek, Mavi Marmara gemisinde Şehid Ali Haydar Bengi gibi bütün şehidleri minnet, özlem ve hasretle yad ettiklerini söyledi.
Gazze’ye yapılan insani yardım yolculuğunda 36 ülkeden her inanca sahip insanların katıldığını anımsatan Aytaş, Mavi Marmara olayının “Özgür Kudüs” yolunda önemli bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.
Filistin ve Gazze topraklarında mazlum Müslümanlara yapılan ambargo ve katliamların devam ettiğini belirten Aktaş, insanlık dışı muamelelerle kuşatılan Gazze’yi, işgal edilmiş Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı insanlık onuru adına özgürleştirmek ve uygulanan ambargoların kalkması adına sürekli mücadele edeceklerini söyledi.
“Kutlu sefer 10 yaşında yoluna devam ediyor”
Mavi Marmara gemisinde şehid olan kardeşlerimizi özlemle yad ettiklerini belirten Aytaş, “31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze’ye insani yardım götürmek için yola çıkan Mavi Marmara gemisine saldıran Terör Devleti İsrail tarafından Şehid edilen Mavi Marmara şehidlerini ve Üstadımız Şehid Ali Haydar Bengi’yi şehadetlerinin onuncu yılında hasret, minnet ve özlemle anıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Mavi Marmara saldırısının “Özgür Kudüs” mücadelesi yolunda gösterilen direnişte önemli bir rol model olduğuna dikkat çeken Aytaş, “israil terör devletinin, uluslararası sularda Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırının üzerinden on yıl geçti. On insani yardım gönüllüsünün şehit edildiği, onlarcasının yaralandığı, alıkonulduğu, işkence gördüğü, gasp edildiği Mavi Marmara saldırısının onuncu yıldönümündeki Özgür Kudüs mücadelemiz, kutlu bir sefer hüviyeti kazanarak bugün, büyük bir kutlu mücadelenin diriliş muştusuyla tüm dünyaya yayılmıştır.” şeklinde konuştu.
“Gazze yolculuğu 36 ülke ve her inançtan katılan insanlarla yapılan kutlu bir yolculuktu”
Mavi Marmara yolculuğunda 36 farklı ülkeden katılan insanların olduğunu belirten Aytaş, “Gazze’ye yapılan insani yardım yolculuğu, 36 ülkeden ve her inançtan insanların olduğu kutlu bir sefer ve Özgür Kudüs yolunda önemli bir dönüm noktasıydı. Bu kutlu seferle Gazze’ye ve dolayısıyla Filistin’e uygulanan ağır ambargo şartları gevşetilmiş, Filistin halkı rahat bir nefes almıştı. Ancak bu kutlu seferde 10 değerli kardeşimizin şehadeti, Kudüs’ün önemine dikkat çekmiş ve Filistin’de ve İslam âleminde yeni bir mücadelenin kapısını aralamıştı. Kudüs davasının diriliş ve direniş ruhunun en güçlü mücadele örneği bugün tüm İslam ülkelerinde kendini göstermeye devam etmektedir. Dolayısıyla Mavi Marmara ruhundaki sinerji, bugün tüm İslam alemindeki her Müslüman Kardeşin benimsediği manevi bir güç haline gelmiştir. Bu birlik ve beraberlik, Özgür Kudüs yolunda büyük bir ivme kazandırmıştır.” diye belirtti.
Filistin ve Gazze’de ablukanın hala devam ettiğine dikkat çeken Aytaş, “Bilindiği üzere Mescid-i Aksa’da ve Filistin topraklarının bir parçası olan Gazze’de abluka hala devam etmekte, kara, deniz ve hava koridorları rahatlıkla giriş ve çıkışların gerçekleşmesine imkân tanımayan bir kuşatmayla kapalı bulunmaktadır. Akdeniz’de ve dolayısıyla Gazze kıyılarında bulunan doğalgaz rezervleri bu ablukayı şiddetli hale getirmiş ve getirmeye devam etmektedir. İsrail’in ilişkileri normale dönüştürerek Akdeniz ve Türkiye üzerinden emellerini gerçekleştirmek istediğini de bilmekteyiz. Bu kirli siyonist emellere son verilmeden, Gazze halkının sağlık, barınma ve beslenme ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayacağı serbest dolaşım imkânları sağlanmadan, dışarıdan kara ve deniz yoluyla yardımların Gazze’ye ulaşımı açık hale gelmeden, yani abluka tamamıyla kalkmadan Mavi Marmara Kutlu Seferin amacına tam da ulaştığını söyleyemeyiz.” dedi.
“Mavi Marmara ruhu, barışın, özgürlüğün ve direnişin sembolü olmuştur”
İşgalci siyonistlerin unutturma çabalarına rağmen Mavi Marmara ruhunun, özgürlüğün ve barışın sembolü olduğunu belirten Aytaş, “Bununla beraber; Mavi Marmara ruhu, israilin unutturma ve dezenformasyon çabalarına rağmen adaletin, barışın ve özgürlüğün sembolü olmuştur. Bizler de 31 Mayıs 2010 gecesi ve sonrasında yaşananların sorumluluğunu her geçen gün artan bir bilinçle onuncu yılında da yüreğimizde taşıyoruz. Bugün bu Kutlu Seferin şehitleri ve Şehid Ali Haydar BENGİ, Filistin ve tüm dünyada hayırla ve minnetle unutulmaz bir kardeşlik destanının kahramanları olarak yâd ediliyor. Bu kutlu seferle Türkiye ile Filistin arasında sağlam ve yıkılmaz bir köprünün var olduğuna Selahaddini Eyyubi’den sonra bu bağın daha da güçlendiğine tüm dünya Müslümanları şahit olmuştur. Adeta Ayasofya’dan Mescid-i Aksa’ya giden hayırlı bir yolun kapısı sonuna kadar aralanmıştır.” şeklinde konuştu.
Yapılan basın açıklamanın sonunda Aytaş, işgal edilmiş Kudüs’ü ve Filistin’e uygulanan ambargonun son bulması için sürekli mücadele edeceklerini belirterek, “Bizler “Müslümanların derdi ile dertlenmeyen onlardan değildir”. Düsturunu bizlere öğreten Peygamber’in ümmeti olarak, insanlık dışı muamelelerle kuşatılan Gazze’yi, işgal edilmiş Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı insanlık onuru adına özgürleştirmek Onların ve tüm mazlum ve mağdurların derdini dert edinmiş kişiler olarak bu amaca ulaşmadan yolumuzdan dönmeyeceğimizi bir kez daha tüm dünyaya ilan ediyoruz. Mavi Marmara’nın Kutlu Seferinin onuncu yılında büyük davada atılacak her bir adımı, başta Filistin işgali olmak üzere tüm dünyadaki adaletsizliklerin ortadan kalkması için vesile kılmasını, Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın özgürlüğüne vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz.” ifadelerini kullandı. (İLKHA)