Libya'da son durum: Hava hakimiyeti savaşın seyrini değiştirdi
Libya'da UMH'nin başkentin güneybatısında yer alan Vatiyye Hava Üssü'nün geri almasının ardından Hafter milisleri saflarında başlayan çözülme, başkentin güneyine de sirayet etti. İşte ülkedeki son durum..
Libya'da uluslararası toplum tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH), başkent Trablus'un güneybatısında yer alan ve stratejik önemde olduğu vurgulanan Vatiyye Askeri Hava Üssü'nü Hafter milislerinden geri aldı.
UMH'ye bağlı Öfke Volkanı Operasyonu kapsamında başlatılan Barış Fırtınası Oparasyonu'nun etki alanında kalan Vatiyye Hava Üssü, başkent Trablus'un bombalanması sırasında sık sık kullanılıyordu.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, Rusya ve Fransa tarafından desteklenen Halife Hafter milisleri, ülkenin batısında yer alan ve 1940'lardan kalma, modern pistler ve hangarları olan bu üsle büyük bir üstünlük sağlamışlardı.
Geçtiğimiz Pazartesi günü, sabahın erken saatlerinde Barış Fırtınası Operasyonu Komutanı Tümgeneral Usame Cüveyli, üssün kontrol altına alındığını duyurmuştu.
Trablus güneyinde çözülme başladı
Vatiyye Hava Üssü'nde yaşanan hezimetin ardından başkent Trablus'un güneyinde Salahaddin, Kasr bin Ğaşir, Ayn Zara ve Ebu Salim cephelerinde de Hafter milisleri üst üste yenilgiler almaya başladı.
Aşağıdaki haritadan da görüleceği üzere, başkentin vurulmasında kullanılan Hamza Kampı, Yermük Kampı ve Topçu Kampı hızla UMH kontrolüne girdi.
Hafter milisleri, ağır zayiat vererek çekildiği bu bölgelerde terör örgütü DEAŞ gibi mayın tuzakları bırakıyor.
Trablus Uluslararası Havalimanı hedefte
Öte yandan Trablus'un güneyinde önemli bir nokta olan Trablus Uluslararası Havalimanı çevresinde de hareketlilik var. Havalimanının batı kısmında yerlan Remle, UMH kontrolüne girdi.
Bazı raporlar, havalimanı içinde de çatışmaların başladığını gösteriyor.
Son sığınaklar: Tarhune ve Beni Velid
Diğer yandan Hafter milislerinin Libya batısında konuşlandığı iki bölge kaldı. Tarhune ve Beni Velid.
Tarhune, UMH Hava Kuvvetlerine bağlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) sık sık bombalanırken, milislere teslim olmaları çağrıları da yapılıyor.
UMH yetkilileri, Tarhune'nin ele geçirilmesinin sadece zaman mesesi olduğunu aktarıyor.
Tarhune'de Hafter milislerinin haricinde Rus kiralık milis grubu Wagner ve BAE'nin Sudan'dan getirdiği Cancavid milisleri bulunuyor.
Wagner ile Hafter arasında ayrılık iddiaları
Dün akşam yerel basına yansıyan bilgilere göre, Wagner milisleri kentten çekilerek Beni Velid'e konuşlandı.
UMH Dışişleri Bakanlığının açıklamasına göre de Trablus güneyinde Rus milislere ait iki ceset bulundu.
Bazı raporlar, Wagner grubu ile Hafter arasında anlaşmazlık olduğunu rapor ediyor. Son çekilmenin de bu anlaşmazlıktan kaynaklandığı düşünülüyor.
Bir diğer önemli alan olan Beni Velid ise, Hafter'in saldırıları başlattığı 4 Nisan 2019'dan itibaren tarafsızlığını korumaya çalışıyor. Ancak milsiler bu kentte de konuşlanmış durumda.
Her ne kadar halk, milislerden yana taraf olmasa da Hafter'in önemli adamlarından olan ve Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından aranan Muhmud Varfelli'nin kente komutan olarak atandığı basına yansımıştı.
Libya’da hava üstünlüğü tüm denklemi değiştirdi
Libya’da meşru hükümet güçleri son dönemlerde Hafter milislerine karşı ilerleyişini sürdürürken, askeri uzmanlar bu süreçte Türkiye'nin SİHA’ları ve hava üstünlüğüne vurgu yapıyor.
Peki, Libya’da son günlerde değişen dengelerin temelinde ne var, askeri adımların sahadaki yansımaları nasıl oluyor ve bölgeyi yakın zamanda ne tür gelişmeler bekliyor?
Hava desteği ile işler değişti
Libya ordusunun başlattığı ‘Öfke Volkanı Operasyonu’ kapsamında Hafter milislerine yönelik atılan adımlar 18 Mayıs'ta stratejik Vatiyye Askeri Hava Üssü’nde kontrolünün sağlanması ile yeni bir boyut kazandı.
Bu süreçte ulusal hükümetin hava gücü tarafından vurulan stratejik noktalar ve askeri noktalar Rus yapımı Pantsir hava savunma sistemlerinin kısa sürede devre dışı bırakılması ile sahaya çok farklı bir şekilde yansıdı ve psikolojik üstünlük Ulusal Hükümet unsurlarına geçti.
Hemen ardından ise Trablus'un güneyindeki Esabia kentinde kontrol sağlayan Libya ordusu, son 72 saat içinde aralarında Tunus sınırı yakınlarındaki Bedr ve Tici beldelerinin de yer aldığı 3 beldeyi milislerden temizlediğini duyurdu. Böylece ülkenin batı cephesinde çok ciddi kazançlar elde eden ulusal hükümet güçleri, yönünü doğuya çevirdi ve bu sırada Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerden ‘ateşkes’ ve ‘diyalog’ çağrıları birbirini izledi.
Emekli Tuğgeneral Fahri Erenel, Libya’da son günlerde yaşanan gelişmelerin yakından takip edilmesi gerektiğini belirterek, özellikle Rusya açısından sıkıntılı bir süreç başlayabileceğini ve bunun gerçekleşmemesi için onların da hamleler yapabileceğini söyledi.
Rusya’nın ‘Libya’nın Suriyelileştirilmesi’ hedefinde olduğunu, son günlerde Hafter yanlılarının aldığı ağır mağlubiyetlerle sahadaki denklemin değiştiğini vurgulayan Erenel, “Wagner gibi paramiliter unsurlarla sağlanan yardımlar ve siyasi desteklere rağmen Libya’da işler Rusya’nın istediğini gibi gitmiyor.” ifadesini kullandı.
Ellerinde son bir koz kaldı
Mevcut durumda başta Rusya olmak üzere Hafter destekçilerinin ellerinde son bir geniş kapsamlı hava operasyonu desteği kaldığına vurgu yapan Erenel, şöyle devam etti:
“Rusya’nın Suriye’deki bir askeri üstten 6 MİG ve 2 SU 24 uçağı Libya’ya gönderdiği iddiasını bu pencereden okumakta fayda var. Onların aklında büyük bir hava taarruzu gerçekleştirme fikri olduğu kanaatindeyim.
Diğer taraftan ulusal hükümet güçleri aynı şekilde devam ederse Hafter’in sadece batıda kazandığı yerler değil, doğudaki mevcut yerleri de elinden gidebilir. Tabi bu durum sadece Rusya için değil Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır için de alarm çalması demek. Bu nedenle onlar da Hafter yerine daha güçlü birinin göreve gelmesi durumunu yüksek sesle konuşmaya başladı.
Türkiye’nin ulusal çıkarları doğrultusunda Libya’daki sürede müdahil olması dengeleri değiştirdi. Bu adıma karşılık Pantsir’lerin konuşlandırıldığını gördük ancak onlar da çok kısa sürede büyük bir başarıyla devre dışı bırakıldı.”
Son dönemlerde hava unsurlarının ağırlığını koyması ve Vatiyye Hava Üssü gibi son derece stratejik yerlerin ele geçirilmesiyle ‘psikolojik üstünlüğün’ de ulusal hükümet unsurlarına geçtiğine değinen Erenel, şunları söyledi:
“Eğer atılan adımlar devam eder ve Hafter devreden çıkarsa bu durum Türkiye ile Libya arasındaki deniz yetki mutabakatının tam olarak devreye girmesi anlamına gelecek. Eğer bu gerçekleşirse Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki varlığı sadece Suriye’nin kara suları ile sınırlı kalacak.
Bu denklemin bir diğer büyük kaybedeni de Mısır olacak. Çünkü onlar da Akdeniz’de enerji üssü olmak istiyorlardı. Ülke olarak ciddi ekonomik krizlerle boğuşuyorlar ve enerjide önemli bir konumda olmaya ciddi bel bağlamışlardı. Türkiye’nin Libya’daki varlığı onların bu planını da suya düşürüyor. Onların da Rusya ile son bir büyük taarruza bel bağlamalarını beklemek olası.”
İdlib’deki benzer bir süreç yaşanabilir
Fahri Erenel, Suriye’den gelen Rus uçar unsurlarının Türkiye karşıtı şekilde kullanılma ihtimaline ilişkinse “O zaman Türkiye de farklı adımlar atar. Ruslar bunu bildiği için eski nesil uçaklarını götürdüler oraya. Sadece sahaya değil aşiretlere de etki eden ve nüfuzunu oldukça iyi kullanan bir Türkiye’ye var. Rusya tüm bunlara rağmen uçaklarını kullanırsa o zaman İdlib’dekine benzer bir süreç yaşanır.” dedi.
Sahadaki gelişmelerin bu şekilde devam etmesi durumunda nasıl bir tablo olacağına dair de değerlendirmelerde bulunan Erenel, “Libya, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin kontrolüne girecek. Türkiye’nin bölgedeki etkinliği ve Doğu Akdeniz’deki gücü artacak, Mısır gazın stratejik merkezi olma hayalinden uyanacak, Rusya sadece Suriye karasularına hapsolacak ve Birleşik Arap Emirlikleri ise harcadığı parayla kalacak.” ifadesini kullandı.
Hava gücü olmayan bir askeri unsur başarı sağlayamaz
Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş ise Libya’da haritanın değişmesindeki en önemli rolün Vatiyye Hava Üssü’nün Hafter yanlısı milislerden temizlenmesi olduğunu söyledi.
“Buradan kalkan uçaklarla Trablus’u vuruyor, sivil halka saldırıyorlardı.” diyen Karakuş, şunları söyledi:
“Ulusal Hükümetin hava unsurları bu uçakların bir kısmını yerde, bir kısmını da havada vurdu. Helikopterler bir şekilde saf dışı bırakıldı. Havalimanı Hafter milislerinden temizlenince işler değişti ve sahada bugün gördüğümüz tablo ortaya çıkmaya başladı.
Ruslar, Libya’da pabucun pahalı olduğunu görünce bu kez Suriye’den uçak taşıdılar. Ancak havalimanına muhtaçlar. Sonuçta Ulusal Hükümetin askerleri SİHA’larla operasyon düzenliyor ve SİHA’lar çoğu yerden havalanabilen bir unsur. Savaş uçaklarının havalimanına muhtaç olduklarını aklımızdan çıkarmamamız gerek.
Hafter’in ‘Gerekirse Türk unsurları hedef alırız’ demeci bir tükenmişlik beyanı. Çünk batıda yaşadıkları mağlubiyeti doğuda da yaşarlarsa o zaman Hafter’in işi bitmiş olacak.”
Libya’da Rus hava savunma sistemlerinin SİHA’lar tarafından kolaylıkla etkisiz hale getirilmesinde ‘coğrafi koşulların’ da oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Libya’da dağ yok. Her yer dümdüz. Ve dünyamız da bilindiği üzere yuvarlak. Bu nedenle hava savunma sistemleri kendilerine doğru yaklaşan tehditleri son ana kadar göremiyorlar. Çünkü tehdit çok alçaktan geliyor. Radarları bu kadar alçaktan gelen bir unsuru göremiyor.
Hafter’a destek verenler Türkiye’nin olası bir F-16 harekatına karşı Libya’da hava savunma sistemi konuşlandırdı. Ama gelin görün ki Libya hava unsurları sadece SİHA’larla bunu başardı. Gerçi Türkiye sahip olduğu imkan ve kabiliyetlerle istese savaş uçakları ile de oradaki hedefleri vurabilecek durumda.
Tabi Libya’da yabancı ülkelerden gelen savaşçılar, aidiyet duygusu olmaması, coğrafi şartlar ve hava gücünün kullanımı gibi etkenler bir araya gelince ortaya bugünkü tablo çıktı. Bir yerde hava gücü varsa karşı tarafın dayanması söz konusu olamaz. Hava desteği olmayan kara birliği ve deniz birliği sahada nefes alamaz. Libya’da olan durum tam olarak bu.”