• DOLAR 32.259
  • EURO 34.798
  • ALTIN 2411.241
  • ...
Sağlam: "Salgının Gazze’de yayılmasına göz yumulması insanlık suçudur"
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yaptığı haftalık dış gündem değerlendirmesinde; dünya genelinde ciddi bir krize yol açan pandemik salgın ile karşı karşıya kalınan zorlu maratona dikkat çekti.

İslam dünyasının içerisinde bulunduğu kaos, siyasi ihtilaf ve iç sorunlardan faydalanan işgal rejiminin, ABD ve diğer müttefiklerinin desteği ile ihanet planını uygulamaya koymaya hazırlandığını hatırlatan Sağlam, Filistinde siyasi birliğin sağlanması için ciddi adımlar atılması çağrısında bulundu.

BMnin, salgın hastalık nedeniyle dünyada açlık çeken insan sayısının bu yılın sonunda 250 milyonu aşacağına yönelik yayımladığı kriz raporunu değerlendiren Sağlam, "Acil ve hızlı tedbirler alınmadığı takdirde dünya genelinde ağır gıda yetersizliği nedeniyle 75 milyon çocuk olumsuz etkilenecektir" dedi.

"Dünya, sosyal adaleti önceleyen ekonomik modellere muhtaç"

Covid-19 salgınının, küresel ekonomik krizi de tetikleyen fili bir durum oluşturduğuna işaret eden Sağlam, "Sağlık sistemlerinin dayanıklılığı ile birlikte hâkim küresel siyasetin ideolojik argümanına dönüşen kapitalist ekonomi modelini de sorgulanır hale getirdi. Virüs bu noktada krize yol açan asıl sebep olarak değil, belki beklenen sistem krizini açığa çıkaran bir unsur oldu. Gelinen nokta itibariyle dünya servetinin yüzde 99unun yüzde 1lik bir kesim tarafından kontrol edilir hale gelmesi, mevcut sistemin insani ve ahlaki olmadığını tüm açıklığıyla gözler önüne sermiştir. Bu duruma paradan para kazanmayı esas alan yöntemi, üretim ve istihdamdan ziyade sistemin büyük oranda faizli ekonomik sistem neden olmuştur. Birçok devlet ekonomik durgunlukla baş edebilmek için günü kurtaracak karşılıksız para basma işine girişmişlerdir. Sömürü ve emek hırsızlığıyla meşhur mevcut ekonomi modelini pansuman tedbirlerle diri tutmak yerine sosyal adalet anlayışı ile hakça bölüşüm ve adil paylaşımın hedeflendiği, faiz ve rant yerine emek ve üretimin değer kazanacağı özgün modeller geliştirilmelidir. İslam ülkeleri, batının sömürü çarkını ayakta tutan Dünya Bankası, İMF ve DTÖ gibi kuruluşların kapitalist kuramları peşinden koşmak yerine sosyal adaleti emreden İslam’ın iktisat modelini hayata geçirerek bütün insanlığa çıkış yolunu göstermelidir." dedi.

İşgal rejimi insanlık suçu işliyor

İşgal rejiminin insanlık suçu işlediğine dikkat çeken Sağlam, "İşgal rejiminde kurulan koalisyon hükümeti seçim vaadi olarak sundukları Batı Şerianın ilhakı planını uygulamaya hazırlanmaktadır. İlhak planının ABD tarafından açıkça desteklenmesi, işgal rejiminin pervasızlaşmasına neden olmaktadır. İslam dünyasının içerisinde bulunduğu kaos, siyasi ihtilaf ve iç sorunlardan faydalanan işgal rejimi ABD ve diğer müttefiklerinin desteği ile ihanet planını uygulamaya koymaya hazırlanmaktadır. Siyonist rejim en büyük cesaretini ise bazı İslam ülkelerinin İslama ve ülkelerine ihanet içerisinde bulunan yöneticilerinin tutumundan almaktadır. İslam ülkeleri normalleşme kapsamında işgal rejimiyle bütün ilişkilerini kesmeli ve işgalin sona ermesi için ciddi ve kararlı bir duruş sergilemelidir. Bunun yanı sıra Filistinde siyasi birliğin sağlanması için ciddi adımlar atılmalıdır."  Açıklamasında bulundu.

"Salgının Gazzede yayılmasına göz yumulması büyük bir insanlık suçudur"

Sağlam, şöyle devam etti: "İşgal rejiminin Gazzeden gönderilen numunelere Covid-19 testi yapılmasını durdurması insanlık dışı bir uygulamadır. Salgının Gazzede yayılmasına göz yumulması büyük bir insanlık suçudur. 14 yıldır ambargo altında tutulan ve yetersiz tıbbi imkânlarla salgın hastalık ile mücadele etmeye çalışan Gazze için İslam dünyası ivedilikle harekete geçmeli ve Filistinliler İşgal rejiminin insafsızlığına terk edilmemelidir. Ablukanın sona erdirilmesine yönelik de artık cesur adımlar atılmalıdır."

Uluslararası siyasi kuruluşların insanlık ile sınavları

Covid-19 salgınının İslam ülkelerini de olumsuz etkilediğine işaret eden Sağlam, "Dünyayı etkisi altına alan pandemik salgın hastalık süreci iç savaş, ambargo ve ekonomik krizlerle mücadele eden İslam ülkelerini de olumsuz etkilemiş ve krizi daha da derinleştirmiştir. İİT, İslam Kalkınma Bankası, Körfez İşbirliği Konseyi ve Arap Birliği gibi İslam ülkelerinin oluşturduğu kuruluşlar bu süreçte de pasif kalmaya devam etmektedirler. Savaş bölgelerinde yaşanan kaos, salgın hastalık sürecinde de devam etmesine karşın ateşkes için bir adım atılmamış ve kurumsal bir varlık ortaya konulmamıştır. Bununla beraber sağlık, gıda ve insani ihtiyaçlar noktasında çok kötü şartlarda yaşamaya çalışan mültecilerin şartlarının iyileştirilmesi ve salgına karşı korunmaları için de inisiyatif alınmamıştır. En fazla ihtiyaç duyulan zamanda devasa maddi kaynaklarına rağmen bir varlık ortaya koyamayan bu kuruluşların varlık sebepleri tartışmalı hale gelmiştir." dedi.

"Acil ve hızlı tedbirler alınmadığı takdirde dünya genelinde ağır gıda yetersizliği nedeniyle 75 milyon çocuk olumsuz etkilenecektir"

Dünya çapında pandemik salgına karşı acil ve hızlı tedbirlerin alınması çağrısında bulunan Sağlam, "BM tarafından hazırlanan son kriz raporunda salgın hastalık nedeniyle dünyada açlık çeken insan sayısının bu yılın sonunda 250 milyonu aşacağı açıklandı. Acil ve hızlı tedbirler alınmadığı takdirde dünya genelinde ağır gıda yetersizliği nedeniyle 75 milyon çocuk olumsuz etkilenecektir. Batılı emperyalistlerce kaynakları sömürülmüş olan ve çatışmaların halen devam ettiği Yemen, Güney Sudan, Somali, Afganistan, Suriye, Filistin gibi Afrika ve Asya ülkelerinin yoksulluk, açlık ve sefalete en fazla maruz kaldığı görülmektedir. Bu tehlikeye karşı öncelikle iç savaş ve işgalin yaşandığı bölgelerde süresiz ateşkes için uluslararası kuruluşların harekete geçmesi ardından krizin en az zararla atlatılması için ekonomik kuruluşlar öncülüğünde krizden etkilenen bölgeler için bir fon oluşturulması gerekir. Aksi takdirde yaşanan felaketler daha da büyüyecektir." şeklinde ifade etti. (İLKHA)



Bu haberler de ilginizi çekebilir