Siyer Vakfı Başkanı Yıldırım: Zulümler devam ettiği için musibetler de devam ediyor
Dünyayı etkisi altına alan Coronavirus salgınına karşı önemli tavsiyelerde bulunan Siyer Vakfı Kurucu Başkanı Araştırmacı-Yazar Muhammed Emin Yıldırım, zulümler devam ettiği için musibetlerin de devam ettiğine dikkat çekti.
Serhad FM radyo programına katılan Siyer Vakfı Kurucu Başkanı Araştırmacı-Yazar Muhammed Emin Yıldırım, Allah tarafından gönderilen Coronavirus musibetinin, yapılan kötü işlerin bir sonucu olduğunu, tövbe eder ve sabredilirse bu günlerden sonra gelecek günlerin daha iyi olabileceğini söyledi.
Coronavirus’ün bütün dünyayı dize getirdiğini belirten Yıldırım, “Biz bu virüslere ‘Cundullah’ diyoruz. Yani Allah’ın askerleri. Allah bu mahluklarla hepimizi, bütün dünyayı hizaya çekti. Eğer biz olayı iyi anlarsak ve her birimiz üzerimize düşeni yaparsak, bu gelen musibetin bir ayet olduğunu ve onu getiren virüsün de Allah’ın bir askeri olduğunu görürüz. Ayrıca bu virüs üzerinden çok dersler alırız ve şu anda sıkıntılar çekiyor olsak bile arkasından büyük bir rahmete kavuşacağımızı görürüz.” dedi.
“Bu musibetten ders çıkaralım”
Gerekli dersler alınmadığında musibetlerin daha da artacağını dile getiren Yıldırım, şunları söyledi
“Gerekli dersleri almazsak ki şu an maalesef alamıyoruz. İnsanlar bu olaya çok değişik yönlerden bakıyor. Bu da gösteriyor ki bu musibetten gerekli dersleri alamamışız. Eğer ders alamazsak musibetler büyür ve Allah, zalim ve mazlum ayırmadan umumi bir şekilde daha büyük bir musibet gönderir. Biz elimizden geldiğince gayret edelim, dua edelim. Elimizden geldiğince hak ve adaleti insanlara anlatalım. Bu musibetten gerekli dersleri alalım. Bu şekilde de üzerimizdeki bu büyük imtihanı Allah rahmete çevirmiş olsun ve biz de bu işten hayırlısı ile çıkmış olalım. Allah bizi buna bir an önce ulaştırsın inşallah.”
“Karşılaştığımız musibetler insanlık tarihinde ilk değil”
“Gerek Peygamberlerin tarihinde ve gerekse Peygamber Efendimiz zamanında ve sonrasında dünya üzerinde birçok musibetler gönderilmiştir.” diyen Yıldırım, insanlık tarihi devam ettikçe insanların yapmış oldukları zulümler bitmeyeceği için bu musibet ve belalar da devam edeceğini söyledi.
Yıldırım, “Zulüm, Allah’ın bir şeyi yarattığı yerden aşağıya ya da yukarıya doğru yerini bozarak o şeyi yerinden etmektir. Bunun tam anlamı fıtratı bozmaktır. İnsanlar fıtratı bozmaya devam ettikçe bela ve musibetlerden kurtulamayacaklar. Bu Coronavirus de fıtrata olan müdahaleden dolayı başımıza gelmektedir. Demek ki insanlık, Allah’ın belirlemiş olduğu bir hayatı benimseyip gereği gibi davranmazsa yasaları bozmaya devam ederse Allah farklı şekilde bela ve musibetlerini göndermeye devam edecek. Eğer bu musibetlerden kurtulmak istiyorsak, bu göndermiş olduğu virüsün Rabbine sığınacağız ve O’nun emirlerini yerini getireceğiz. Eğer bunları yaparsak bu musibet bizim için hafifler ama bunlara uymazsak, imtihan büyür ve içinden çıkılmaz bir hal alır. Bu da insanların helakine neden olur.” diye konuştu.
“Önce tedbir sonra tevekkül”
Alınması gereken tedbirler noktasında da tavsiyelerde bulunan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yetkililer tarafından yapılan bütün uyarılara uymak durumundayız. Bana bir şey olmaz demek doğru bir şey değil ve kabul edilecek bir şey de değil. Çünkü bu olay çok ciddi bir olaydır. Kendi hayatımız gibi karşımızdakinin hayatı da söz konusu olduğu için biz mecbur uyarılara uymak zorundayız. Önce tedbir, sonra tevekkül çerçevesiyle hareket etmemiz gerekir.”
“Evde geçirdiğimiz zamanı şimdiye kadar ihmal ettiğimiz ailemizin ihyası için fırsata çevirmeliyiz”
Bu süreci fırsatta çevrilmesi gerektiğinin altını çizen Yıldırım, “Evde yapılacaklarla ilgili aslında büyük bir fırsat geçti elimize. Modern hayatın bize dayatması ile evlerimizi ihmal etmiştik. Çoluk çocuklarımızı ihmal etmiştik. Evlerde olması gereken havayı bir türlü yakalayamadık. Kurtuluşumuz, ailelerin yeniden imanı meselesiydi, onu yapamadık. Bu konularda birçok bahanemiz vardı ama şimdi bahaneler ortadan kalktı. Hayat biraz daha yavaşladı ve çoğu insan şu an evlerinde kalıyor. Biz bu günleri fırsata çevirebiliriz. İçinde bulunduğumuz mevsim de rahmet mevsimi Şaban ayının başlarındayız. Yavaş yavaş ramazan ayına doğru yürüyoruz. Elimizden geldiğince evlerimizde, farzların ikamesine ve nafilelerin ihyasına çalışmalıyız. Camilerde namaz kılamıyoruz ama evlerimizde cemaat olacağız. Çocuklara da sevdirerek bu ibadetleri yaptırmamız gerekiyor. Beraberce Kur’an okumalıyız. Kitap okumak ve sohbet etmeliyiz. Güzel filimler varsa beraber izlemeliyiz. Yani evde geçirdiğimiz zamanı şimdiye kadar ihmal ettiğimiz ailemizin ihyası için fırsata çevirmeliyiz. Bu günlere itikaf gözüyle bakmamız gerekiyor. O gözle bakarsak evlerimiz bizim Hira’larımız olur ve o Hira’larda Allah bize Cebrail’i gösterir, Kur’an ile bizi yeniden ayağa kaldırır. Bu musibet gibi görünen günlerin sonunda belki de daha bereketli işlerin olması için Allah fırsat verir. Bu musibetlere de ibret nazarıyala bakmamız gerekir. Hem dünyayı hem ülkemizdeki olaylara bakarak, acaba Allah bize ne anlatmak istiyor demeliyiz? Allah, bu kötü günleri bütün Müslümanlar için hayırlara vesile kılar inşallah.” temennisinde bulundu. (İLKHA)