• DOLAR 34.589
  • EURO 36.379
  • ALTIN 2919.11
  • ...
Toplumun yüzde 12’si Corona’dan korkmuyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İletişim Bilimleri Enstitüsü ve Fram Araştırma şirketi tarafından Prof. Dr. Ali Atıf Bir Başkanlığında 14 Mart – 18 Mart tarihleri arasında Türkiye temsili 824 kişiyle gerçekleştirilen Risk Algısı Araştırması’nın sonuçları yayınlandı.

Araştırma sonuçlarına göre toplumu yüzde 12’si hiçbir konuda önlem almazken; yüzde 22’lik bir kitle ise hiçbir yere gitmekten çekinmediğini söyledi.

Sonuçlara göre yüzde 44 korona virüsünün kendilerine bulaşma ihtimalinin yüzde 1 ile yüzde 5 arasında, gerçek hastalık bulaşma riskine yakın olarak algılıyor. Bulaşma riskini gerçek riskin üzerinde algılayanların oranı ise yüzde 56.

Araştırmadan notlar

Yaşa göre analiz derinleştirildiğinde 65 yaşına kadar yaş ilerledikçe risk algısı gerçek riske daha yaklaşıyor. 65 yaşından sonra ise yine algılanan risk yükseliyor. Yani 18-24 yaş grubunda ve 65 yaş üstünde daha hastalık riski olduğundan daha yüksek algılanıyor.

Yine araştırma sonuçlarına göre gençlerin haberleri daha fazla internet ve sosyal medya üzerinden takip etmeleri, 65 ve üstü yaş grubunun doğrudan risk grubu içinde olması ve TV haberlerini daha fazla takip etmelerinin endişeye bağlı risk duygusunu arttırdığı söylenebilir.

Araştırmada Türkiye’nin çoğunluğunun süreci TV’den izlediği, en fazla takip edilen kaynağın da Sağlık Bakanlığı açıklamaları olduğu belirlendi.

Araştırmadan çıkan çarpıcı sonuca göre büyük çoğunluk (yüzde 16 başarılı, yüzde  64.2 çok başarılı) Sağlık Bakanlığı’nın süreci iyi yönettiğini düşünüyor. Sağlık Bakanlığı bilgi kaynağı olarak yüzde 80 oranında en güvenilir kurum olarak algılanıyor.

Corona virüsü ile ilgili yapılan haberleri inandırıcı bulanları oranı yüzde 44 iken hiç inandırıcı bulmayanların oranı yüzde 12 oldu. Eğitim düştükçe haberleri inandırıcı bulmama oranı artıyor. Görüşülen kişilerin yüzde 25’i şu anda oluşan panik ortamının çok abartılı olduğunu düşünürken, 27.6 orta düzeyde bir abartı hissediyor.

Yapılan açıklamalar sonrası alınan kişisel önlemlerin başında kişisel hijyene dikkat etme, toplu ortamlarda dikkatli davranma ve evde kalma geliyor. Yüzde 12’lik bir kesim ise hiçbir konuda bir önlem almadığını belirtiyor. Eğitim düştükçe bu oran artıyor.

Yine açıklamalar sonrası kişiler öncelikle toplu taşıma kullanmayı azaltmış ya da bırakmış durumda. Yüzde  22’lik bir kesim ise hala hiçbir yere gitmekten çekinmediğini belirtiyor.

Prof. Dr. Ali Atıf, bir araştırma sonucunda yapılması gerekenleri şöyle özetledi: "Böylesine yayılma potansiyeli olan bir salgında riski olduğundan biraz fazla algılamak önlemlere uymak açısından önemli olsa da risk algısının gerçek riskten çok yüksek olması toplumda panik havasını gereksiz yere arttırarak ekonomi dahil birçok çarkın işlemez hala getirebilir. Hepimiz önlem almalıyız ama panik havası yaratacak eylemlerden de kaçınmalıyız. Bu nedenle gençlerin farklı kaynaklardan bilgi almaları sağlanmalı, görece yaşlıların ve 65 yaş üstü riski yüksek grubun gerçek risklerle ilgili abartılı haber almaları önlenmelidir. Geleneksel medya ve kişisel medya yönetenlerin bilgilendirme görevini yerine getirirken haberlerinin tonuna ve salgın haberlerine ayırdıkları sürelere, attıkları çekici başlıklara, seçtikleri görseller, eve ağırladıkları konukların bilimsel bilgiyi anlaşılan bir dille verme konusunda uzman olmalarına çok dikkat etmeleri gerekir. Unutulmamalıdır ki risk algısı özneldir ve söylenen rakamların, karmaşık sözcüklerin neyi ifade ettiği bilgisi birçok izleyici için farklı yorumlanmaya müsaittir.

Biz bu araştırmayı modellerken halihazırdaki literatür ve DSÖ açıklamalarına göre semptom gösterip corona19 pozitif çıkma olasılığını yani gerçek risk yüzde 5 ve altı aldık. Aslında herhangi bir grip semptomu gösterme olasılığı şu an için bu oranın çok altındadır." (İLKHA)



Bu haberler de ilginizi çekebilir