• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...
Irkçılıktan muvahhidliğe dönüşümün simgesi: Şehid Malcolm X
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

"Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır." diyerek ırkçılığa karşı mücadele eden ve Amerika'da İslam'ın doğru anlaşılarak yayılmasına öncülük eden Malcolm X, 21 Şubat 1965'te verdiği bir konferans sırasında düzenlenen saldırıda şehit oldu.

Hırsızlık nedeniyle girdiği cezaevinden siyahi ırkçısı bir Müslüman olarak çıkan Malcolm X, Hac için gittiği Arabistan'da ırkçılığın İslam'la bağdaşmadığını görerek İslam'ın evrensel mesajını duyurmaya başladı.

Asıl adı Malcolm Little olan Malcolm X, 1925 yılında Earl Little isimli bir rahibin oğlu olarak dünyaya geldi. Amerika'da siyahilere karşı ırkçı saldırıların zirvede olduğu bir dönemde dünyaya gelen Malcolm X, daha 5 yaşındayken ırkçı saldırılar sonucu evleri yakıldı, babası katledildi. Yaşanan olayların ardından annesi de akıl hastanesine yatırılan Malcolm X, yetimhaneye verildi. Burada eğitim hayatına başlayan Malcolm X, 15 yaşında öğrenim hayatını yarıda bırakarak New York'un Harlem şehrine gitti. Harlem'de hırsızlık ve uyuşturucu satıcılığı işlerine karışan Malcolm X, 1946 yılında hırsızlık suçundan yakalanarak cezaevine konuldu.

Hapiste Müslüman oldu

Hapishanede siyahi ırkçılığı savunan Nation of Islam (İslam Milleti) hareketiyle tanışarak Müslüman olan Malcolm X, 1952 yılında cezaevinden çıkınca hareketin lideri Elijah Muhammed'le tanışarak yeni bir hayata başladı. Yaptığı çalışmalarla kısa sürede tanınan ve örgütün ikinci ismi olan Malcolm X, FBI tarafından izlenmeye başlandı.

Hayatının bu döneminde Hıristiyanlığı beyazların dini, İslam'ı da sadece siyahilerin dini olarak kabul eden Malcom X, siyahileri üstün olarak kabul ediyor ve siyahlarla beyazların ayrılmaları gerektiğini savunuyordu. Bu inançla çalışmalarını sürdüren ve davasının isimsiz bir hizmetkârı olduğunu simgelesin diye "X" soyadını kullanmaya başlayan Malcolm, 12 yıl kaldığı harekette verdiği konferanslarla örgütün görünen yüzü oldu.

Cami eksenli yürütülen çalışmalar kapsamında yeni camilerin açılmasına da öncülük eden Malcom X, bu camilerde verdiği vaazlarla çok sayıda siyahinin harekete katılmasına vesile oldu.

Zamanla fikirleri nedeniyle Elijah Muhammed tarafından dışlanmaya başlayan Malcom X, 1964 yılının mart ayında "İslam Ümmeti" örgütünden ayrılarak "Müslüman Cami" adıyla yeni bir hareket kurdu. Daha sonra Afrika ülkeleriyle de temasa geçerek Afro-Amerikan birliği adından dini olmayan bir örgüt kurdu.

Hac ziyareti onda büyük bir dönüşüme vesile oldu

Aynı yılın nisan ayında Hac ziyareti için Arabistan'a giden Malcolm X, burada siyah, beyaz her renkten insanın bir arada Allah'a kulluk ettiğini ve İslam'da asıl üstünlüğün takvada olduğunu öğrenince eski fikirlerini bir tarafa bıraktı.

Hac ziyaretindeyken Amerika'daki bir tanıdığına yazdığı mektupta bu düşünce değişimini açıklayan Malcolm X, "Şehirlerin en kutsalına yaptığım bu Hac benim için çok özel bir tecrübe oldu; öte yandan da beni en çarpıcı düşlerimin de ötesinde, birtakım hiç beklemediğim lütuflara da mazhar etti." ifadelerini kullanmıştı.

Mekke'ye yaptığı ziyaretle kişisel ruhani yolunu, İslam'ın derinliğini daha iyi idrak edebileceği bir noktaya yönelttiğini belirten Malcolm X, bu mektubunda şu ifadelere yer vermişti: "Müslüman âleminde kim ki İslam'ı kabul eder ve beyaz yahut siyah olmayla ilişiğini keserse, sadece 'insan' olarak tanınır. Çünkü burada insanlar 'Tanrı'nın bir olduğuna ve insanların da bir olduğuna, tek bir aileye mensup olduğuna inanıyor...

Burada her renkten ve dünyanın her yerinden Müslümanlar var. Mekke'de (Cidde, Mina ve Müzdelife'de) geçirdiğim günlerde Hac ritüellerini anlamaya çalışırken krallarla vb. diğer yöneticilerle aynı tabaktan yedim, aynı bardaktan içtim ve aynı kilimin üzerinde uyudum. Ten rengi beyazlardan beyaz olan, gözleri en mavilerden mavi olan, saçları en sarışınlardan sarışın olan kardeşlerimle… Onların mavi gözlerinin içine bakabildim ve beni aynı gördüklerini gördüm. Çünkü onların 'tek bir Tanrı'ya' olan inancı zihinlerinden 'beyazı' silmişti ve bu otomatikman onların farklı renkteki insanlara olan tutum ve tavırlarını değiştiriyordu. Onların 'Tevhide (Birliğe)' olan inancı onları Amerikalı beyazlardan farklı kılıyordu ki onların rengi onlarla olan diyalogumda bir role sahip değildi. Tevhide duyduğu samimi inanç ve tüm insanları eşit kabul edişi onların beyaz olmayanları da İslam kardeşliği altında eşit görmesini sağlıyor."

Hac dönüşü yeni bir hayatla beraber adını da el-Hac Malik el-Şahbaz olarak değiştiren Malcolm X, ABD'de Müslüman Camisi ve Afro-Amerikan Birliği örgütü tarafından düzenlenen toplantılara katılıp İslam'ı anlatarak ırkçılığın karşısında olduğunu vurguladı.

Irkçılığı reddetmekle beraber siyahilerin haklarını savunmaya devam etti

Önceki çalışmalarında özür dilemesine sebep olan çok şey yaptığını belirten Malcolm X, ırkçılığı reddetmekle beraber siyahilerin haklarını savunmaya devam etti. Ancak Malcolm X'in gerçek ümmet şuurunu savunan yeni duruşu ve çalışmaları eski örgütü ırkçı "İslam Ümmeti" hareketini rahatsız etmeye başlamıştı. Tehditler almaya başlayan Malcolm X, arabasına düzenlenen bombalı saldırıdan yara almadan kurtulurken bir süre sonra da evi ateşe verildi. Daha sonra üst düzey yöneticilerinin FBI ile çalıştığı ortaya çıkan ırkçı "İslam Ümmeti" hareketi saldırılarla yetinmeyerek Malcolm X'in New York'taki oturma izninin geri alınması için bir dava açtı.

FBI Malcolm X'in katledilmesinin önünü açtı

Tüm tehdit ve saldırılara rağmen çalışmalarından geri durmayan Malcolm X, insan hakları açısından da ABD'ye yönelik eleştirilerini sürdürdü. Suikast ihbarı almasına rağmen gerekli tedbirleri almayan FBI, yerleşik düzenin de tehdit olarak gördüğü Malcolm X'in katledilmesinin önünü açtı.

21 Şubat 1965'te Manhattan'daki Audubon Salonu'nda konferans veren Malcolm X, düzenlenen silahlı saldırıda vücudunun çeşitli yerlerine aldığı 21 kurşunla hayatını şehadetle tamamladı.

İslam'ı tam olarak tanıdığı ömrünün son döneminde ırkçılıkla mücadele eden Malcolm X, yaptığı konuşmalarda Amerika'daki zulüm ve adaletsizliği de anlatmaktan geri durmadı.

"Demokrasi ikiyüzlülüktür;

Demokrasi ikiyüzlülüktür.

Eğer demokrasi özgürlükse neden bizim insanlarımız özgür değil.

Eğer demokrasi adaletse neden biz adalete sahip değiliz.

Eğer demokrasi eşitlikse neden biz eşitliğe sahip değiliz.

Demokrasi ikiyüzlülüktür..." sözleriyle günümüzde demokrasi ihracı adı altında İslam coğrafyasını işgal edip kan gölüne çeviren ABD ve Batılı müttefiklerinin ikiyüzlülüğünü onlarca yıl önce dile getirmişti. (Fırat Arslan - İLKHA)



Bu haberler de ilginizi çekebilir