• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...
Çavuşoğlu gündeme dair açıklamalarda bulundu
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun açıklamalarının satır başları şöyle;

Soçi ve Astana süreçlerinden olumlu sonuçlar almıştık. Fakat sahada saldırganlık devam ederken bu sürecin ilerlemesi zor oluyor. Rejim İdlib'de hunharca saldırıyor. Soçi ve Astana'nın ortadan kalktığını söyleyemeyiz fakat yara aldığını söyleyebiliriz.

Rejimin saldırganlığını durdurmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz ve yapacağız.

İdlib'in bir sınırı var bağımsız bir yer değil fakat gerginliği azaltma bölgesi olarak bir sınırı var. Bir de silahtan arındırılmış bölge belirlemiştik. Rejimin bu sınırların içerisine ilerlediğini de görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu konuda net açıklamalar yaptı. Düşüncelerimizi Rus tarafına ilettik, temaslara devam ediyoruz.

Gözlem noktaları ile ilgili tedbirleri aldık. 13 şehidimiz var yine İdlib bölgesine Milli Savunma Bakanlığımız komutasında gerekli tedbirler kırsalda ve içeride alınmış durumda.

Bizim diplomasideki ilkemiz sahada ve masada güçlü diplomasi ve güçlü Türkiye. Sayın Cumhurbaşkanımız ansızın gelebiliriz derken Türkiye'nin kararlılığını göstermiştir. Zamanlaması bunun son verilecek karar sayın Cumhurbaşkanımızın.

İdlib bölgesinde PKK mevcudiyeti fazla yok. Bazı radikal gruplar var. Rejim ve destekçileri özellikle Dara'dan otobüslerle getirip İdlib'e bıraktılar. Bunların kapasitesi yok fakat bu radikalleri buralara kim bıraktı rejim ve destekçileri bıraktı. Burada teröristlerin bulunmasını bahane ederek saldırmak amaçları. Batı'lı dostlarımız tamam güzel diyor fakat PKK'ya yönelik bir harekat başlattığımız zaman ize ne yapıyorsun diyor. Teröristlerin arasında ayırım yaptığı için tepkiyi farklı gösteriyorlar. İdlib konusunda Türkiye'ye destek var. BM ve BM Genel Sekreter Yardımcısı açıklamalar yaptılar. BMGK'da gözlem noktalarına saldırıların durması gerektiğini vurguladılar. Bazı ülkelerden dolaylı destek var. Burada insani bir dram var bizim atacağımız adım yeni bir insani felaketin önlenmesine yöneliktir. Güvenlik açısından büyük bir külfeti vardır bize yönelik bir tehdittir durdurmamız gerekiyor. Fakat dünya açısından bakıldığından dünya tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşanıyor. Bizim harekatımız bunu durdurmaya yönelik bunu yaparken bile Türkiey'ye yönelik tepki geliyorsa o zaman söylenecek bir şey yok.

Türkiye olarak artık ABD başta olmak üzere müttefik olsun veya komşu ülke olsun veya uluslararası örgüt Türkiye merkezli siyaset izlediğimiz için Türkiye'nin yararına ise destekliyoruz. Doğru bulmadığımız bir politika görürsek ona da karşı çıkıyoruz. O yüzden bazen tansiyon yükseliyor bazen düşüyor. Eskiden Türkiye bu kadar bu ülkelerin baskısına dik duramıyordu. Ama artık gücü var. Türk insanının beklentilerini karşılayan politikalar izlememiz lazım. Hayalci değiliz politikalarımızı gücümüz doğrultusunda ilkeli şekilde yürütüyoruz. Böyle olunca bazen Almanya'nın işine gelmiyor, Fransa'nın zaten işine gelmiyor, bazen ABD'nin işine gelmiyor olabilir bunlar var diye tüm ilişkileri kötü mü yürütüyoruz hayır. Herhangi bir ülke Rusya ile yaşadığımız sorundan dolayı bu yaklaşımı gösteriyorsa o zaman sorgulanabilir. Kimse fırsatçılık yapmadan kısa vadeli politikalara odaklanmadan Türkiye'nin önemini bilerek uzun vadeli bir yaklaşım içerisinde olmaları gerekiyor.

Dörtlü Suriye Zirvesi için mart ayının başı ile ilgili tarih önerilerimiz oldu dört lideri aynı gün bir araya getirmek kolay olmuyor. Şimdi yeni bir tarih üzerinde çalışıyoruz.

Biz hiçbir şeye karışmasak bölgedeki durumlar çok daha iyi olur diyenler var. Mesela komşumuz Suriye, Libya veya Yemen'de durum daha mı iyi hayır. Bizim bölgemizdeki her gelişme bizi doğrudan ilgilendiriyor. Olumlu veya olumsuz her gelişmenin bize bir yansıması oluyor. Oturup tüm gelişmeleri görmezden gelebiliriz ama bizim yaklaşımımız girişimci ve insani dış politika anlayışıyla tüm boyutlarıyla bunları ele almak çözümler üretmektir. Attığımız adımlar olacaktır oluyor. Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Türkü'nün hakkını ilgilendiren konular. Türkiye'yi Akdeniz'de dışlamaya kalkan ülkeler karşısında biz tüm uyarıları yaptık fakat kimse bunları dikkate almadı. Bu sefer biz karşı hamlelerimizi yaptık. Bu adımları ülkemizin çıkarları için atmamız lazım. Bölgedeki sorunların çözümüne katkı sağlamak için aynı şekilde proaktif bir dış politika izlememiz lazım.

Libya'da bizim pozisyonumuz net. Biz attığımız adımlarla burada bir denge sağlayacağız bununla da ateşkesi tesis edeceğiz dedik. Rusya ile attığımız adımlar doğrultusunda bir ateşkes çağrısı yaptık. Bu ateşkes çağrısından sonra hemen meşru hükümet ateşkesi desteklediğini söyledi. Daha sonra Hafter'den böyle bir çağrı bekledik gelmedi. Biz üzerimize düşeni yaptık. Rusya'da Serrac belgeyi imzaladı Hafter ise adeta oradan kaçtı. Berlin Konferansı bizim çabalarımız ile başarılı oldu. Berlin Konferansı'nda da ortak deklarasyona Hafter destek vermedi. Tüm ülkeler burada bastırmasına rağmen Hafter başbakanlık ofisine bile gelmedi. Otelden bu işleri takip etti. Dolayısıyla desteğini açıklamadı. Tüm bu gelişmelerden sonra Hafter'in ihlallere devam edeceğini bekliyorduk. Ateşkes devam etmezse zaten siyasi sürece geçmek de çok zor. Dünya kınıyor fakat Hafter'i durdurmak için ne yapılıyor önemli olan bu. Ateşkesin tam olarak ve bağlayıcı olarak tesis edilmesi gerektiğini Berlin'de güçlü şekilde vurguladık.

Avrupa Birliği'nde Suriye konusunda samimi davranan bazı ülkeler olmadı değil. Türkiye'nin hakkını teslim eden ülkeler de çok. Özellikle Fransa'nın PKK/YPG ile angajmanından dolayı Türkiye'nin hakkını teslim eden ülkelere bile baskılar olduğunu görüyoruz. Merkel mesela daha pozitif yaklaştığını görüyoruz. Fakat bir çoğu aman bize göçmen gelmesinde ne olursa olsun anlayışında. Türkiye'ye yardım konusu yavaş işliyor. Avrupa Birliği'nin bu konuda net bir politikası yok. Avrupa Birliği'nin içinde çatlak sesler de var. Her zaman sitem ettiğimiz davranışlar Avrupa Birliği içinden her zaman geliyor.

Yunanistan ile bizim ilişkilerimizi düzeltmek için attığımız adımlar oldu. Geçmişte Kardak krizinden sonra Ege'de karasularının da olduğu bazı konuların görüşüleceği bir mekanizma başlatıldı. Biz de iktidara geldiğimizde bunu sürdürdük. Henüz çözülememiş konuların görüşülebilmesi için Çipras hükümetine kadar bunlar iyi gidiyordu. Yunanistan'da sol partiler aşırı ulusalcı oluyor. Yeni Başbakan ile bu görüşmelere başlanması konusunda mutabık kaldık. Yunanistan Rum kesimiyle beraber düşmanımın düşmanı dostumdur anlayışı ile Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi dışlama tutumunda oldu. Biz de karşı hamlelerimizi atınca Yunanistan rahatsız oldu. Diyoruz ki biz sizinle de buna benzer bir anlaşma yaparız yeter ki siz anlaşmaya hazır olun. Doğu Akdeniz'de paylaşmayı öğrenin burada herkesin hakkı var. Fakat Kıbrıs Türkü'nün hakkını yok sayarsanız biz bu adımlara devam ederiz. Ege'de özellikle gerginliği azaltmak için toplantılar yapılıyor. Gerginlik olmadan biz tüm konuları görüşmeye hazırız.

Ayrıntılar gelecek...

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir