• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...
Mustazaf-Der Çağrıya Kulak Ver!!!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Öcalan, bu haftaki görüşme notlarında (3 Haziran) Mustazaf-Der’i DTK çatısı altında hareket etmeye davet etmiş..!

“…Bazı sivil toplum örgütleri açıklamalar yapıyor, “biz tarafsızız, kimsenin tarafını tutmuyoruz” diyorlar. Mazlum-der, Mustazaf-der gibi kurumlar DTK bünyesinde çalışmalarını yürütebilirler, DTK`da yer alabilirler. İki tarafla da görüşebilirler, bir nebze olsun çözüme katkıları olabilir.” diyor…

Bundan daha büyük bir şeref, bundan daha önemli bir gün olur mu?!

Mustazaf-Der bu günü bayram günü ilan etmeli, şenlikler düzenlemeli, mevlitler vermeli..!

Yarından tezi yok, tüm üye ve gönüldaşları ile birlikte sevinç çığlıkları eşliğinde “biz geldiiik!” diyerek DTK kapısına dayanmalı..!

“Kafayı mı yemiş bu adam?”, diyeceğim ancak hakaret ediyor diyecekler…

“Kendini dev aynasında mı görüyor?” diyeceğim ancak idare edin duymak istedikleri haberleri iletiyorlar diyecekler…

“Çatı”nın genişliğine, kalabalığa ve bir iki kendini bilmezin naralarına güvenerek ortamı daha fazla germenin ve fırsat kollayanların ekmeğine yağ sürmenin anlamı yok…

Üstad Bediuzzaman’ın, “hakiki imanı elde eden adam kainata meydan okuyabilir” sözünü de hatırlatmanın anlamı yok…

Aynı taşkınlık, aynı azgınlık, aynı hakaretvari ve küçümseyici “dil” geçmişte de kullanıldı. Bu tür davranışların, bu “dil” ve üslubun nelere sebebiyet verdiği ortada...

Her akıllı ve mantıklı insan bilir ki, çıkabilecek en küçük bir çatışma değil bölgede Türkiye genelinde dahi kapanması zor yaralara sebebiyet verecektir. Geçmiş önümüzde ayan beyan duruyorken tarihten ders alınması gerekmez mi?

İşin aslı, Öcalan’ın bu sözleri çatışma sebebidir. Daha doğru bir ifade ile yeni bir çatışmaya davetiyedir.

Diyebilirsiniz ki, “o da nereden çıktı?” Dedik ya, geçmiş…

Daha önce ne dayatmıştılar; “ Ya bize katılırsınız (şimdiki DTK çatısı altında hareket etmeye davet ettikleri gibi) ya çalışmalarınızı tümden bırakır ve buraları terk edersiniz, ya da ölürsünüz”…

Peki son dönemlerde yapılan saldırılar, taşkınlıklar, yakılan arabalar, molotoflanan işyerleri, saldırıya uğrayan çarşaflı bayanlar, yurtlarda diri diri yakılmak istenen küçük çocuklar dururken ve “çatıda” insanlar vurulurken “çatıya” davet etme lütfu savaşa davetiye değil de nedir?

Hani olması mümkün değil ya, diyelim ki, Mustazaf-Der DTK çatısı altında hareket etmeye başladı. “Kepenk kapa”, denilince kapatacak mı? Kapatmayanın canına ve malına kastedecek mi veya kastedildiğin de “ohhh” diyebilecek mi? Sanat etkinliği adı altında gençler her türlü ahlaksızlığa özendirilirken bu etkinliklere katkıda bulunabilecek mi? Kadınlar sokaklarda veya meydanlarda “em ne namusa tu kesine” diye boy gösterdiğinde bunu görmezden gelebilecek mi? Yine, Mustazaf-Der, Diyarbakır’ın İslam orduları tarafından fetih yıldönümünü kutladığında ve bunu Kürtlerin Milli Bayramı olarak kabul ettiğinde, DTK çatısı altındaki belediyeleri de bu etkinliğe davet ettiğinde yine “Diyarbakır’ın fethi mi? Hem atalarımızı katlettiler, hem bizleri zorla Müslüman ettiler, hem de bizden kutlama mı bekliyorsunuz, öyle mi?” gibi bir çıkışa maruz kalacak mı?

Hasılı, Mustazaf-Der DTK çatısı altında ne yapacak, nasıl bir fonksiyon yürütecek? Böyle bir “çatı”dan nasıl bir uyuşma beklenebilir? İki günde çökmez mi?

Öcalan birilerini “çatı”ya davet edeceğine kendisi gibi düşünmeyen ve hareket etmeyen kişi ve kesimlerle nasıl yaşanacağını öğrenebilirse, başta Kandil olmak üzere BDP ve ortalığı yakıp yıkan çapulculara öğretmeyi başarabilirse çok daha hayırlı bir iş yapmış olur. Aksi halde boş sözlere karnımız tok…

Mehmet Çelik / Hürseda Haber

Bu haberler de ilginizi çekebilir