'Sahabeler gibi tavizsiz bir imana sahip olmalıyız'
Siirt’te düzenlenen programda konuşan İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Molla Beşir Şimşek, günümüzdeki Müslümanların da sahabeler gibi İslami hizmetlerde bulunurken tavizsiz bir imana sahip olmanın önemine vurgu yaptı.
Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından kasım ayının "sahabe ayı" olarak ilan edilmesi münasebetiyle Siirt’te "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar: Hazreti Hatice ve Hazreti Sad Bin Ebi Vakkas" temalı program düzelendi.
Siirt Üniversitesi Konferans Salonu’nda düzenlenen program, Molla Emin Tetik'in Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Program daha sonra Hazreti Hatice ve Hazreti Sad Bin Ebi Vakkas’ın hayatı ve mücadelesinin anlatıldığı sinevizyon gösterisi ile devam etti. Ardından ilahi ve ezgiler seslendirildi.
Programda konuşan İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Molla Beşir Şimşek, asıl gayenin sadece tarihin geçmişine gitmekten, o değerli şahsiyetlerin tarihini öğrenmekten ziyade sahabenin hayatında çok güzel dersler olduğunu ifade etti.
Sahabelerin anlaşılması için terazinin bir kefesine de kendimizi koymamız gerektiğini söyleyen Şimşek, "Bu derslerden istifade etmek için bu tür programlar gerçekleştiriliyor. Çünkü Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Allah-u Teâlâ’dan talimatlar alarak ona nasıl kul olacağımızın yolunu bizlere göstermiştir. Ondan sonra bire bir onunla yaşayarak, onun mübarek dizinin dibinde ondan ders alarak bizlere bu dini bu günlere kadar ulaştıran o güzide arkadaşlarının hayatları elbette Rabbini tanımak isteyen hepimizin asıl amacı değil midir? Dolayısı ile onları okurken, anlatırken kendimizi düşünmeli onları terazinin bir kefesine kendimizi de diğer kefesine koymamız lazım ki gerçek faydayı elde edelim." şeklinde konuştu.
Sahabeleri yücelten imanları hususundaki kararlılık Allah’a ve İslam’a olan bağlılıkları olmuştur
Sad bin Ebi Vakkas’ın, İslam’ın ateşten kor olduğu bir zamanda İslam’a omuz veren sahabelerden olduğuna dikkat çeken Şimşek, Hazreti Sad’ın imanı hususundaki kararlılığı, salih amelleri, Allah’a ve İslam’a olan bağlılığının Müslümanlara en büyük ders olduğuna vurgu yaptı.
"İmanımız, davamız, dinimiz için bizler de Sad gibi 'Her ne pahasına olursa olsun vazgeçmiyorum' diyebiliyor muyuz?" diyen Şimşek, "Yoksa dükkânım, müşterim, çocuğum, hanımım ticaretim deyip davamızı ve mukaddesatımızı kurban mı ediyoruz, yâda bir müşteri kaybetmemek için cemaat namazlarımızı terk edecek bir durumda mıyız? Efendim benden sonra çocuklarım, işim ne olacak deyip İslam’dan taviz mi veriyoruz, İslam’dan mı feragat ediyoruz? Sad hangi ahlakla yüceldi biliyor musunuz? İslam tarihine bir bakın izzet ve şerefle zikredilen, isimleri Kur’an’da iftiharla bahsedilen ve ayetlerin işaret ettiği o büyük zatların hangisi dünya malının zenginliği için böylesi bir dereceye gelmiştir? Hiç birisi onları yücelten daima imanları hususundaki kararlılık, salih amelleri, Allah’a ve İslam’a olan bağlılıkları olmuştur. İşte Sadda bizlere bu gün bunun dersini veriyor." diye konuştu.
"İşim tehlikeye girer eşim, oğlum arkamda kalacak diyerek İslami hizmetlerden feragat ediyoruz"
Hazreti Sad’ın annesini çok sevmesine rağmen imanından taviz vermediği ve Lokman suresinin 14’ncü ayetini hatırlatan Molla Şimşek, konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Sad, annesini sevmediğinden değil yâda ona hürmetkâr olmadığından değil tam tersine öyle bir özelliği var. Ama söz konusu iman olduğu zaman hiçbir şeyi İslam’a, imana tercih edilemez. O yüzden Hazreti Sad’ın bu güzel kararlılığından dolayı Lokman suresinin 14’ncü ayeti kermesinde, 'Eğer anne baban, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa bu durumda onlara uyma.’ diye buyrulur. Bırakın başkalarına annen ve babana bile uymayacaksın. Ya ben memurum nasıl bu işi yapabilirim, yarın işim tehlikeye girer, eşim, oğlum arkamda kalacak diyerek İslami hizmetlerden feragat ediyoruz ya işte bu ayeti kerime dedi ki 'onlara öf bile deme' ama senin ile Rabbin arasına girerlerse asla onlara itaat etme. Onlara itaat edip İslam’dan taviz verilemeyecek ise kime itaat uğruna mukaddesat ve inancımızdan, hizmetten nasıl taviz verebiliriz? Yapamayız. Bize bu gün çok lazım olan bir ders, özellikle İslami hizmetle meşgul olanların bunu çok iyi değerlendirmesi lazım." dedi.
"Hazreti Sad, başkası gelsin şu hizmeti yapsın hep ben mi yapacağım demiyor"
Şimşek, "Hazreti Sad’ın hayatına baktığımızda ilklerle dolu bir zat. Kahramanlık mı, komutanlık mı, valilik mi diyorsunuz? O kadar çok görevler icra etmiş ki hayatı boyunca Allah ve Resulünü razı etme uğruna dolu dolu geçen bir hayatı görüyoruz. Valilik görevinden alınıyor. Biz olsaydık ne yapardık? Bundan sonra ben bu işte yokum, ben şunu, bunu yaptım, bu eziyeti çektim bugün bana reva görülen bu muamele bu mudur, o zaman ben bu davada yokum der miydik? Çok daha küçüğüne diyoruz. Bir arkadaşa, bir komşumuza kızıyoruz, arkadaş ben bunun olduğu işte yokum diyor evde oturuyoruz. İşte bunu demememiz gerek çünkü biz birbirimiz için İslam’a girmedik ki. Hazreti Sad, buna itiraz etmiyor. Günü geliyor Hazreti Sad, orduların komutanı, Vali ama yoruldum istirahat çekileceğim bütün işleri ben mi yapacağım demiyor ama biz diyoruz. Hazreti Sad, başkası gelsin şu hizmeti yapsın hep ben mi yapacağım demiyor." ifadelerini kullandı.
"Hazreti Hatice, Peygamber Efendimizin şahsiyetine, ahlakına talip oluyor"
Konuşmasında devamında Hazreti Peygamber'in Hazreti Hatice'yi çok sevdiğini ve değer verdiğini kaydeden Şimşek, anne ve babaların kız ve erkek çocuklarını evlendirirken takındıkları yanlışlara vurgu yaptı.
Şimşek, "Hazreti Hatice, Peygamber Efendimizin ilerde Peygamber olacağından habersiz iken, Peygamber Efendimiz fakir iken, Peygamber Efendimizin o kıymetli şahsiyetine, ahlakına, o güzel özelliklerine yüce, ali değerlerine talip oluyor. Anneler ve babalara ben şunu vurgulamak istiyorum. Kızlarımız ve erkeklerimizin evlendirilmesi hususunda yaptığımız yanlışların doğrusunu burada görüyoruz. Parası olsun da ne olursa olsun! İlk sorduğumuz soru şu: Maaşı, işi, arabası, evi var mı?" diye konuştu.
Şimşek, şöyle devam etti: "Hazreti Hatice, Peygamber Efendimiz Hira mağarasından indikten sonra korkudan tir tir titrediğinde dişi bir aslan dibi Peygamber Efendimizi öyle bir teselli ediyor, öyle bir manevi güç veriyor ki Peygamber Efendimizin o sıkıntıdan kurtulmasına vesile oluyor. Bu akıl, bu eşine bağlılık demektir. Yani biz olsak ne yapacağız? Ben evlendiğim zaman böyle değildi, diyeceğiz. Maalesef bu gün evlilikler bitmiş, bir sene sonra bakıyorsunuz eşi fakir düştüğü zaman bırakıp gidebiliyor, boşanıyor. Eşine zor ve sıkıntılı dönemde destek vermek diye bir şey kalmamış. Bu nedenle de aile diye bir şey, huzur diye bir şey kalmamıştır." ifadelerini kullandı.
"Müslüman bacılar eşlerine ayak bağı olmamalı; hizmete teşvik etmeli"
Müslüman bacıların hizmet yolculuğunda Hazreti Hatice’nin, ahlakından kendilerine ders çıkarmaları gerektiğine vurgu yapan Şimşek, son olarak şunları söyledi: "Müslüman bacılar eşlerine ayak bağı olmamalı ve onu hizmete teşvik etmesi lazımdır. Cömertlikte, hizmette, fedakârlıkta teşvik etmesi, teselli etmesi gerekiyor. Sıkıntılı zamanlarında Hazreti Hatice gibi dik durması, ona destek çıkması lazım ki sırtı yere gelmesin. Hakikaten bir davetçi için en sağlam kale ailesi, eşidir. Bu kale sağlam olduktan sonra yıkılmak kolay değildir. Kıymetli bacılarım bu hususta Hazreti Hatice’yi işlemesi ve bu dersi almaları lazımdır." (Murat Orhan-İLKHA)