"Cumhuriyet dönemindeki en büyük kaybımız harf inkılabıdır"
Refah Partisi 20'nci dönem Adıyaman Milletvekili Ahmet Doğan cumhuriyetin ilanıyla birlikte halkın inanç ve değerlerine açılan savaşta en büyük kaybın "Harf inkılabı" alanında yaşandığını söyledi.
1 Kasım 1928 yılında gerçekleştirilen harf inkılabıyla birlikte Müslümanların, yüzyıllar boyunca ortaya koyduğu ilmi eserlere yabancılaştığını Belirten Ahmet Doğan o günden bugüne Türkiye'nin ilmi noktada istenilen seviyeye gelemediğini belirtti.
"Âlimler okuryazar olamayacak duruma düştü"
Cumhuriyet döneminin kıyımlarından nasibini alan âlimlerin ilmi seviyelerinin bir anda yok olacak dereceye düştüğünü ifade eden Doğan, "Cumhuriyet dönemindeki en büyük kaybımız harf inkılabıdır. Zira o gün bizim toplumumuz eskimez harfler dediğimiz Kur'an alfabesi ile çok güzel bir şekilde ilmi araştırmaları en üst seviyede yapabilmekteydi. Her memleketin değişik yerlerinde gerçekten kanaatine, fikrine müracaat edilecek âlimler yetişmişti. Bunu ben kendi ailemde bizzat yaşadım. Dedem kendi köyünün imamı iken ve o günkü şartlarda Türkiye'nin sayılı âlimlerinden birinden en üst seviyede ilmi araştırmalar yapmış iken, harf inkılabı ile birdenbire okuryazar dahi olmayan bir konuma düşmüştür." dedi.
Âlimlerin ilmi çalışmalarını devlet kurumlarında yapabilmelerinin zorlaştığına değinen Doğan, "Dedemi takip eden Mahmut Doğan amcam, gençlik yıllarında ilmi araştırmalar yaparak Elazığ'da yapılan bir imtihana katılarak imtihanı müftü olarak tayin olabileceği bir şekilde kazandığı halde, ilkokul diplomasının olmaması sebebiyle göreve tayin edilmemişti. Ancak yıllar sonra imam hatip okuluna dışarıdan girerek mezun olduktan sonra görev yapabilecek duruma gelmişti. Yani bu acı hatıraları bütün aileler de görmek mümkündür." İfadelerini kullandı.
"Maalesef bu acı, ızdırap bugün de yaşanmakta ve görülmektedir"
Harf inkılabı tahribatının günümüzde hale devam ettiğini aktaran Doğan "O günün şartlarında Türkiye'yi harp meydanında yenemeyen Avrupa farklı projeler üreterek Türkiye'yi İslam âleminin lideri konumundan uzaklaştırmak için gerekli plan ve programlarını yapıyorlar. Ve Bunun başında da harf inkılabı en etkin rolü oynamıştır. Maalesef bu acı, ızdırap bugün de yaşanmakta ve görülmektedir. Yani sonuçlarını hafif düşünen her insan bunun gerçekten memleket için kayıp olduğunu görecektir. Bugün Harf inkılabından sonra neredeyse bir asra yakın zaman geçti memleketimizin arzu edilen seviye erişilemediği hala gözükmektedir. Her ne kadar okuryazar sayımız arttı, yeni yetişen gençlerimiz elhamdülillah kendi sahalarında ilmi araştırmalar yapmaya gayret etse, binlerce eser verilmekteyse de Osmanlı'nın son yıllarındaki normal bir mahalle mektebi mezunu seviyesinde belki birçok ilmi verileri, o günkü insanlar çok daha yakından bilmekte ve onların bilgileri bugün bizim için daha kıymetli olmaktadır. Türkiye gerçekten bu noktada büyük bir sıkıntı yaşamıştır. Ama elhamdülillah artık onun da geride kaldığı günler yakındır. Cenab-ı Hakk bu millete inşallah birlik ve beraberlik anlayışı vererek yeniden değişmez kitabımız Kur'an-ı Kerim'e ki Kur'an'da emrediliyor: 'Hep beraber sımsıkı bir şekilde Hazreti Kur'an'ın emirlerine yapışın. Sakın ha bölünüp parçalanmayın.' Kur'an'a uyduğumuzda inşallah dünya ve ahirette yüzümüz güler, mutluluğu tadarız." şeklinde konuştu.
Mezar taşlarında yazılanları anlayamıyoruz
Günümüzde birçok gencin dedesinin mezar taşında veya bir tarihi eserde yazılanları anlamadığını dile getiren Doğan, "Üzülerek görüyoruz ki bugün birçok evlat, dedesinin mezar taşında ne olduğunu çoğu zaman merak etmekte ama onu anlayamamaktadır. Yalnız mezar taşı değil, bütün tarihi eserlerimizi incelemeye kalktığımız zaman bu konuda büyük bir gayret göstermemiz gerektiğinin herkes şahidi olmaktadır. Son yıllarda gerek Kur'an kurslarımızda, gerek imam hatip okullarımızda ve yüksekokullarımızda bu sahada gençliğinde merakıyla geçmişi daha yakından tanıyabilmek ve eserlerimizi bizzat başkalarından istifade ederek değil -İngiliz ve Fransızların tercümelerinde değil- direkt kaynaklarımıza, arşivlerimize inebilecek bir gayreti göstermeye evlatlarınız çalışıyor. İnşallah bu sahada gösterilecek gayretler arzu ettiğimiz hedefe doğru yaklaşmaktadır. Cenab-ı Hakk milletimize birlik ve beraberlik şuuru ihsan ederek kendi geçmişini çok iyi bir şekilde anlamaya ve onu yaşamaya gayret edeceklerden eylesin. Şüphesiz bu noktada üzerimize düşeni yapmakla sorumluyuz. Sorumluluğumuzun idraki içinde olmak mecburiyetindeyiz. Bu konuda daha gayretli olmak ve gayretli gençlerin yetişmesine gayret etmek hepimizin görevleri arasındadır." dedi.
Medreseler ihya edilmeli
Doğu ve Güneydoğu'da medrese kültürünün yeniden yaşatılabilmesi için bu alanda çalışan âlimlere destek verilmesi gerektiğini dile getiren Doğan, "Gençlik yıllarımızda özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da medrese kültürü çok daha yaygındı. Bugün de her ne kadar gayret edilmeye çalışılıyor ise de insanımız biraz dünyevileştiği için yaptığı çalışma karşılığında dünyada ben ne kazanırım anlayışı daha çok ağır basıyor. Haliyle buna yeterli değer verilmediği zaman medrese zayıflıyor. Ama eğer maddi imkânlar veyahut medrese mezunu olan insanımıza çalışma imkânları ve çalışmalarına katkılarda bulunulursa elbette ona da rağbet artacaktır. Bu konuda da üzerimize düşeni yapmamız gerekir. Bunu yaptığımız takdirde medreselerimiz geçmişte olduğu gibi yeniden hayırlı hizmetlerde bulunabilecekler ve bu çalışmalar inşallah meyvesini verecektir." ifadelerini kullandı. (Cemil Özdaş-İLKHA)
]]>