“İdarecilere karşı tavrımızı net bir şekilde ortaya koymalıyız”
İdarecilere karşı tavrımızı net bir şekilde ortaya koymamız gerektiğini belirten İlahiyatçı Harun Ünal, “İdarecilere karşı her yönüyle olumlu olumsuz ne yapıyorlarsa net bir şekilde tavrımızı ortaya koymalıyız.” dedi.
Toplumda yaşanan ahlaki çöküntü ve buna yol açan kanunlar ile ilgili değerlendirmelerde bulunan İlahiyatçı Harun Ünal, Müslümanların birlikte hareket etmesi gerektiğine vurgu yaparak, yöneticilerin çıkardıkları kanunlar ve uygulamalarına karşı gerektiği şekilde tepki verilmesi gerektiğini söyledi.
Yasa ve yasalara bağlı uygulamalarla, toplumun ahlaki çöküntüye sürüklenmesinin temelinin oluşturulduğunu belirten Ünal, sorunun kökten halledebilmesi için mutlaka aslımıza dönmemiz gerektiğini söyledi.
“Demokrasi ile insanları kendi istedikleri yere yönlendirmek istiyorlar”
Ünal, “O asıl Allah’ın bize uygun gördüğü din üzere hareket etmektir. Nitekim Kur’an-ı Kerimde Al-i İmran suresinin 85’inci ayetinde Allah-u Teâla şöyle buyuruyor; ‘Kim İslam dininden başka bir şeye inanırsa bu ondan asla kabul edilmez.’ Dün kabul edilmediği gibi bugün de kabul edilmez. Bu sistemler üzerinde ısrar edenler dünyalarını kaybettikleri gibi ahiretlerini de kaybederler. Oysa Cenab-ı Hak ‘din İslam’dır’ buyuruyor. Bu konuda yine Al-i İmran suresinde bir ayet geçer, ‘onlar Allah’ın dinini bırakıp başka bir inanç mı arıyorlar’ diye buyruluyor. Peki, böyle buyurulmanın sebebi nedir? İnsanlar, Allah’ın indirdiklerini benimsemeyip haşa bir nevi ilahlık iddiasında bulunarak kendi kurdukları sistemi toplumu rahata erdirecek, onları kurtaracak bir nizam olarak gösteriyorlar. Örneğin demokrasi sistemi, birilerinin geri planda hazırlayıp toplumun aklını bir şekilde dışlamak suretiyle kendi istedikleri yönde yönlendirmek istemeleridir. Oysaki insanoğlunun aklının ürünü olan her şey batıla yöneliktir. Kişiyi batıla, küfre, çıkmaz sokağa götürür. Bu çıkmazın sonu da cehennemdir. Bu azabı dünyada da yaşarsın.” diye konuştu.
“İnsanlar İslam’ı sadece bugünkü sembolik ibadetlere hapsediyorlar”
“Bugün batıyı örnek alarak aile için hazırlanan kanunlar, yasaların tamamı çözümsüzlüğe götürmek, milletin evlatlarını bozmaya yöneliktir” diyen Ünal, “Oysaki Cenab-ı Hak Ahzab suresinde, ‘sizin için Allah’ın Resulünde (Sallalahu Aleyhi Vesellem) en güzel örnekler vardır. Onun ahlakı Kur’an’dı. Kur’an’da yalan söylemek, hile yapmak, anne babaya karşı gelmek yok. Kur’an’da haksız yere zulmetmek yok. Çıkarlar için devleti korumak adına nesli yok etmek yoktur. İnsanlar bu nizamı unuttukları için İslam’ı sadece bugünkü sembolik mahiyete getiren ibadetlere hapsediyorlar. Bir de hac kurası çıkıp hacca gidenlerin yeni bir hayata başladığı gibi bir algı var. Bu kişiyi yanlışa götürür. İnsanı İslam dışı bir hayatın içerisine iter. Bu hayatın içerisine giren de her türlü yanlışı yapmaya müsaittir.” şeklinde konuştu.
“Bizi idare edenler üzerinden varlığımızı korumamız, tavrımızı ortaya koymamız gerekir”
Ünal, “Önemli olan bir konuda bizi idare edenler, o davayı benimsemezlerse, toplumun istek ve arzularına kulaklarını tıkarlarsa her türlü felaket gelir. Ancak ‘ağlamayan çocuğa mama verilmez’ sözü var. Bizi idare edenler üzerinden varlığımızı korumamız, tavrımızı ortaya koymamız gerekir. Onların toplantılarında, sokaklardaki hareketlerinde, icraatlarında her yönüyle olumlu olumsuz ne yapıyorlarsa net bir şekilde tavrımızı ortaya koymalıyız. Bugün batıda bir şeye zam geldiğinde bütün insanlar ortaya dökülüyor. Aslında bunların tamamı, ideolojik olarak birilerinin arka plana atılması için yapılıyor. Bizdeki ‘Gezi Olayları’nda olduğu gibi. Neticede hala gezi zihniyetinde olanlar egemendir. Bu davayı sahiplenmeliyiz. En ufak bir olayda toplum harekete geçebilmelidir. Böyle olursa yöneticiler aslına geri dönebilirler. Aksi takdirde biz bireysel hareket ettikçe, başka cemaatlere ‘onlar bizden değil’ dedikçe bizi tek tek avlarlar. Neticede istediklerini elde ederler. Bu da Yahudilerin kurduğu bir oyundur. Bu oyuna gelmemeliyiz.” ifadelerini kullandı.
“Toplum harekete geçerse gereği yapılır”
Ünal, son olarak şu ifadelere yer verdi: “Devlet, TC Anayasasına göre laik sistemi korumak üzere kurulmuştur. Dolayısıyla laik sistemin karşısında her ne varsa ister bu İslam olsun ister başka bir şey olsun eğer Kemalizm tehlikeye düşecekse gerisi lafı güzaftır. Onun için bugün bizi kandırmak için ağzımıza bir kaşık bal sürerek yanıltıyorlar. Bizim dışımızdakilerin tamamı istedikleri kanunları çıkartıyorlar. O halde biz neden yapmıyoruz. Baştakiler her ne kadar senden olsalar da sen harekete geçmedikçe onlar bir şey yapmaz. Nitekim Cumhurbaşkanı, başbakan olduğu dönemde bir derneğe geldiğinde başörtüsü meselesinin neden çözülmediği soruluyor. O da ‘kaç kişiniz harekete geçti? Kaç kişi yolları çiğneyip geldiniz? diye soruyor. Birileri ‘adalet’ diye Ankara’dan İstanbul’a kadar yürüyor ama biz Üsküdar’a kadar yürüyemiyoruz. Bizim davamıza sahip çıkmamız gerekir. Baştakiler işimizi görmezler. Onların da bir takım çıkarları var ve çıkarlarını göz ardı etmezler. Fakat toplum harekete geçerse, o zaman gereği yapılır.” (Nizamettin Aşkın- İLKHA)