Cumhurbaşkanı Erdoğan Soçi dönüşü açıklamalarda bulundu
ABD ile yapılan anlaşmadaki hususları bundan sonra da yakından takip edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rusya ile yaptığımız bu 150 saatlik olay da 23 Ekim'de 12.00 itibarıyla başlayacak. Onun neticesi ne olur onu da göreceğiz. Eğer orada olumlu ve hayırlı bir netice alırsak o zaman da zaten mesele kalmaz." ifadesini kullandı.
Ankara
İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Soçi'deki görüşmesinin ardından yurda dönerken uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, değerlendirmede bulundu.
Soçi mutabakatı: Suriye krizi Türkiye olmadan çözülemez
Soçi'de önemli bir anlaşmanın gerçekleştirildiğine işaret eden Erdoğan, "Ülkemizin güvenlik kaygılarını teyit eden, Suriye’ye barış ve istikrar getirmeyi hedef alan bu anlaşma yoğun bir çalışma sonucunda beklenen neticeye varmış oldu." dedi.
"Anlaşma ile terör koridoruna darbe vurduk"
Erdoğan, "Bu anlaşma ile terör koridoruna bir darbe daha vurduk. Suriye'nin toprak bütünlüğünü güçlendirecek bir adım attık. Astana sürecinde önemli bir kazanım elde ettik. Barış Pınarı Harekatı'nın bir meyvesini daha aldık. Mültecilerin evlerine dönüşlerini kolaylaştıracak zemin oluşturduk. Bu kazanımlar ışığında Suriye'de siyasi sürecin ilerletilmesi için çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğiz." bilgisini paylaştı.
Bir gazetecinin "Kamışlının dahil edilmemesi gibi bir ifade oldu. Bu tam olarak ne anlama geliyor? Ortak devriyenin dışında ama YPG'nin olmayacağı 30 kilometre alanın içinde mi Kamışlı?" sorusuna Erdoğan, şöyle yanıt verdi:
"Kamışlının özelliği şu; Kamışlı şu an itibarıyla Rus askerleri ile rejim güçlerinin bulunduğu bir yer. Dolayısıyla orada bizimle karşı karşıya gelmek gibi bir şeyi arzu etmiyorlar. Biz de zaten böyle bir şeyi arzu etmedik ve başından itibaren Kamışlı tarafında böyle bir şeye girmedik. ABD ile anlaşmamızda bir süre vardı."
"Atılmayınca bizim görev başlar"
PKK-YPG çıkmayı reddederse kalan yerlere askeri harekat seçeneğinin masada olup olmadığına ilişkin soru üzerine Erdoğan, şu görüşlerini paylaştı:
"Gerek ABD gerekse Rusya ile olan bu anlaşmalarımızda eğer verilen sözler yerine gelmezse bizim için atılması gereken adımlarda herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. Amerika ile yapılan anlaşma kısmında yine aynı operasyonumuzu kararlılıkla devam ettiririz. Rusya ile ilgili olarak da Sayın Putin çok kararlı konuştu, 'Biz bunları buralardan kesinlikle atarız' dedi. Şimdi tabii bu sözü verdiğine göre atılmayınca bizim görev başlar. O da aynen diğerleri ile ne ise bunlarla da o olacaktır. Değişen bir şey olmaz. Süreci göreceğiz."
Erdoğan sorulması üzerine, bahse konu 30 kilometre alandan PKK-PYD'nin güneye çekileceğini bildirdi.
"Putin 'Müsaade etmeyiz' dedi, takipte olacağız"
PKK/YPG örgütünün Suriye'de rejim ordusunun içine girme ihtimaline ilişkin Erdoğan, "Bu konu ile ilgili olarak zaten biz Sayın Putin'e bir hatırlatma yaptık; sizin dediğinizin değişik bir versiyonuydu. Dedik ki 'Bunlar icabında rejimin elbiselerini giymek suretiyle arazide kalırsa ne olur?' 'Müsaade etmeyiz.' dedi. Takipte olacağız." ifadesini kullandı.
Mutabakatta "Rusya Federasyonu Adana Mutabakatı'nın uygulamasını kolaylaştırır" sözünün ne anlama geldiğinin sorulması üzerine Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizim geçmişte yaptığımız Adana Mutabakatı'na yönelik herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. Rejimin Adana Mutabakatı ile ilgili zaman zaman değiştirme yaklaşımları oldu. Lavrov'un söylediği de yumuşatmaya, kolaylaştırmaya yöneliktir aslında. Adana Mutabakatı'nı ilk defa gündeme getiren de Rusya tarafı olmuştur. O günden bugüne kadar zaten Adana Mutabakatı özellikle bizim Suriye'ye girişimizin en önemli dayanağıdır."
"Bu süreci çok daha kolay kılacağını gördük"
"Türkiye ve Suriye rejimi arasında farklı bir ilişki modeli geliştirilmesi söz konusu olabilir mi?" şeklindeki soruya da Erdoğan, "Bundan sonraki süreçle ilgili olarak biz başta Rusya-Suriye münasebetlerinden hareketle kendimiz için bunu çok daha isabetli bir yol olarak görüyoruz ve bugünkü görüşmelerde de bunun bu süreci çok daha kolay kılacağını gördük ve buna inandık. Temennim odur ki bundan sonraki süreçte de biz bu münasebetleri kolaylaştıracak adımları dışişleri bakanlığı olsun, savunma bakanlığı olsun, istihbarat olsun, bunları devreye sokarak Rusya tarafından bu işi sürekli gündeme aldık ve gündemde de… Bunlar zaman zaman bize olumlu neticeler de verdi. Bundan sonraki süreçte de biz bunları tabii yine kullanacağız, bundan istifade de edeceğiz." yanıtını verdi.
"350 bin Kobanili ülkemizdeyse bunun müsebbibi Obama'dır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan Aynularab'ın PKK/YPG'den nasıl temizleneceğine ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:
"Aslında Rusya'nın bizim Ayn el-Arab'a girmemiz konusunda her zaman bazı davetleri olmuştur. Fakat ABD'nin de tam tersine oraya girmememiz istikametinde yaklaşımı olmuştur. Bu yaklaşım aslında Obama döneminde de böyleydi. Ki biliyorsunuz Obama uçaklarla Kobani'ye silah, mühimmat, her türlü şeyi indirdi ve oradan adeta bizim ülkemize onlar bir huruç harekatı başlattılar. Bugün eğer 350 bin Kobanili ülkemizdeyse bunun müsebbibi birinci derecede Obama'dır ve şu anda bunlar bizde."
"Türkiye'de Suriye'nin kuzeyinden hiç Kürt yok" diyenlerin yalan söylediklerini belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz burada gerek Ruslara gerekse Amerikalılara hepsini anlattık. Bunlardan sonra zaten bu neticeye vardık. Şu an itibarıyla özellikle ısrarla bir şey kullanılıyor; devamlı 'Kürtler aşağı Kürtler yukarı'. Bizim oradaki Kürtlerle bir sorunumuz yok. Bizim derdimiz buradaki teröristlerdir ama bunlar öyle anlatıyorlar ki olayı… 'Kürtler…' Amerikalılardan da böyle dinliyoruz, maalesef Ruslardan da… Herkes…"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunu bu şekilde kullanmanız Kürt kardeşlerimize saygısızlıktır. Bu saygısızlığı yapıyorsunuz. Lütfen böyle kullanmayın, bizim mücadele ettiğimiz PKK'dır, YPG'dir, yani teröristlerdir. Teröristin hangi ırktan, hangi dinden geldiğinin ne önemi var. Terörist teröristtir." dediğini anlattı.
"Bu demek değil ki orada kalıcıyız"
DEAŞ'ın içinde İngiliz, Alman, Fransız, Hollandalı, az da olsa Türk'ün de bulunduğuna işaret eden Erdoğan, "Şimdi biz DEAŞ'ı tanımlarken hangi ırkı öne çıkaracağız? Olmaz, bu işi bir etnik mücadelenin içine sokmamak lazım. Eğer böyle yaparsak yarın biz başka faturalarla karşı karşıya kalırız. Bunlara dikkat etmemiz lazım. Tabii biz yazılı kayıtlara girerken asla bunu 'Kürtler' diye girmiyoruz. Tamamen terör örgütü olarak giriyoruz. Buradaki olayı da bu şekilde kayda girmiş olduk." dedi.
Görüşmede Aynularab konusunun konuşulduğunu aktaran Erdoğan, Tel Abyad-Rasulayn arasındaki yeni duruma işaret etti.
Bunun Türkiye için kazanılmış hak gibi olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu demek değil ki orada kalıcıyız. Böyle bir şey yok. Buraların gerçek sahibi Suriye. Biz bir işgal ordusu değiliz. Böyle bir özelliğimiz yok. Buranın gerçek sahipleri şu anda bizdeki 3 milyon 650 bin mülteci ve onlar gönüllülük esasına göre eğer buralara dönecek olurlarsa orada kendi topraklarında hayatlarını sürdürebilirler." diye konuştu.
Türkiye'nin hazırladığı projeyi hatırlatan Erdoğan, "Uluslararası donörler toplantısı yapmak kaydıyla belli imkanlar sağlanırsa istiyoruz ki buralarda yapacağımız yerleşim alanlarındaki konutlar, sağlık tesisleri, okullar vesaire ile gelsin Suriyeliler, buraların sahipleri buralara yerleşsin. Hedefimiz bu. Kobani de aynı şekilde bunların içerisinde ve Kobani ile ilgili süreci de Ruslarla beraber yine aynı şekilde yürüteceğiz." bilgisini verdi.
"Hiçbirinden şu anda olumlu bir cevap alamadık"
Mutabakat başarılı olursa Barış Pınarı Harekatı'ndan sonra teşkil edilen yerde hemen imar çalışmasına başlama arzusunda olduklarına değinen Erdoğan, "Fakat şu anda kime teklif ettiysek hepsi 'gayet güzel gerçekten çok hoş' dese de 'hadi maddi kaynak' dediğiniz zaman 'işte biz o kaynağı Lübnan'a verdik, işte biz onu Ürdün'e verdik' deyip hep topu taca atıyorlar. Hiçbirinden şu anda olumlu bir cevap alamadık. Olumlu cevap gelmeyince de geriye tek bir şey kalıyor. O da uluslararası donörler toplantısı için BM'yi devreye sokmak. Bundan bir netice alır mıyız alamaz mıyız bilemem." değerlendirmesini yaptı.
Yapılan mutabakatları şimdiden BM'ye ileteceklerini aktaran Erdoğan, BM ile bu işi yaygınlaştırmak istediklerini vurguladı.
Recep Tayyip Erdoğan, "ABD'ye gidecek misiniz? 13 Kasım'da Sayın Trump ile görüşme olacak mı?" sorusuna "Şu an öyle gözüküyor" yanıtını verdi.
Avrupa'dan yaşanan bu sürece ilişkin gelen yorumları sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:
"İki gün önce Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson aradı ve 'Merkel, Macron, ben ve siz, dörtlü olarak bir araya gelsek' dedi. Onlar Londra'yı teklif ettiler. Ben de 'Londra olmaz ancak İstanbul olabilir. Ya da sınıra yakın illerimiz Gaziantep veya Şanlıurfa olabilir. Buralarda yapabiliriz. Tarih olarak siz aranızda görüşün ve o adımı atalım.' dedim. 'Bunlar da olmaz diyorsanız o zaman 3-4 Aralık'ta malum Londra'da NATO Liderler Zirvesi var. Bu NATO Liderler Zirvesi'nin öncesinde veya akabinde orada yapabiliriz.' dedim."
"Hayırlı bir netice alırsak, mesele kalmaz"
ABD ile yapılan anlaşmadaki hususları bundan sonra da yakından takip edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Rusya ile yaptığımız bu 150 saatlik olay da 23 Ekim'de 12.00 itibarıyla başlayacak. Onun neticesi ne olur onu da göreceğiz. Eğer orada olumlu ve hayırlı bir netice alırsak o zaman da zaten mesele kalmaz." ifadesini kullandı.
Kaynak, AA