Başkan Erdoğan'dan Akıncı'ya sert tepki
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın açıklamalarına tepki gösterdi. "Bu tamamıyla haddini bilmemektir" diyen Erdoğan, "Soydaşlarımız ona gereken dersi verecektir" dedi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde 2,5 saat süren bir toplantıda gazete, televizyon ve ajansların genel yayın yönetmenleriyle bir araya geldi.
Başkan Erdoğan, "KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın harekatla ilgili sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna sert bir dille cevap verdi.
"Bu tamamıyla haddini bilmemektir." diyen Erdoğan, "Dünyada Kuzey Kıbrıs'ın devlet olarak mücadelesini bizden başka veren var mı? Yok. Öyle bir yere savruluyor ki, bizden gerekli muameleyi görecektir. Türkiye Cumhuriyeti'ne böyle bir açıklamada bulunamaz. Oturduğu makam, Türkiye Cumhuriyeti sayesinde verilmiş bir makamdır. Kendi imkanlarıyla oturduğu bir makam değildir. Soydaşlarımız ona gereken dersi verecektir." şeklinde konuştu.
İşte Akıncı'nın resmi sosyal medya hesabından yaptığı o skandal açıklaması:
"Bazen sessiz kalmak söyleyecek sözünüz olmadığından değildir. Bazen durumlar o kadar karmaşıktır ki, bazı kestirmecilerin kolaycılığında "Evet" ya da " Hayır "la geçiştirilmesi mümkün değildir. Söyleyeceklerinizle durumu etkileme olanağını göremediğiniz durumlarda sessiz kalmak da gerekebilir. Ancak Türkiye'nin Suriye'deki son operasyonu konusunda sürekli üzerime geliniyor. Kimi görüşümü merak ettiğinden, ama bir çoğu da kendi politik amaçlarına malzeme yapmak telaşı ile sabırsızlanıyor. Bazı çok bilmişler de bu sessizlik üstüne komplo teorileri bile icat etmeye başladılar. Bu durumda ne düşündüğümü açıklamak kaçınılmaz oldu: Her şeyden önce içimizde Türkiye'nin iyiliğini ve terör belasından kurtulmasını istemeyen olduğuna inanmıyorum. Mesele "Türkiye'nin iyiliği nerededir?" sorusunun yanıtındadır. Bu sorunun gerçek muhatabı elbette Türkiye'de yaşayanlardır. Ama benim inancım Suriye topraklarının artık neredeyse 10. yılına girmekte olan savaşa doyduğu noktasındadır. On yıldır akan kan bundan böyle de akmaya devam ederse barışa ulaşmak mümkün olmayacaktır. Bana göre Türkiye'nin mutlu ve huzurlu geleceği Türkü – Kürdü – Arabı ve Türkmeni ile tüm bölge halklarının dialog içinde inşa edecekleri bir düzenle mümkün olacaktır. Suriye'nin toprak bütünlüğü içinde kendi sınırlarına sahip çıkabileceği ve Türkiye'nin de kendi sınırlarını güvende hissedebileceği bir durumun yaratılması gerekiyor. Bunun için kanımca Türkiye ile Suriye arasında en erken zamanda ilişkilerin yeniden tesis edilmesinin büyük yararı olacaktır. Bunun da ötesinde Türkiye'nin Mısır dahil diğer bölge ülkeleriyle bozulan ilişkilerinin de düzeldiğini görmek en büyük dileğimdir. AB ile kavgalı değil işbirliği içinde bir Türkiye herkes için daha iyi olacaktır. 1974 yılında 27 yaşındayken, Faşist Yunan Cuntasının neden olduğu Türkiye'nin askeri harekatında ben de her genç Kıbrıslı Türk gibi görev aldım. Lefkoşa'da Dereboyu'ndaki savaşta arkadaşlarım yanımda şehit düştüler; pek çoğumuz gibi ben de savaşın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendim. Bu nedenle savaşın acılarını hiç bir toplumun yaşamasını istemem. Türk- Kürt- Arap hiçbir çocuğun burnunun kanamasını arzulayamam. Daha önce de söyledim 1974'te biz adına Barış Harekatı desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce diyalog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir."
.