Sayıştay İmamoğlu'nu yalanladı!
Sayıştay, yaptığı yazılı açıklamada "İddia edildiği gibi denetim raporlarında, İBB tarafından sivil toplum kuruluşlarına yardım yapıldığına ilişkin değerlendirme yoktur.'' ifadelerine yer verdi.
Sayıştay, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik 2017 yılına ait Denetim Raporu'ndaki tespitlere yönelik yeni bir açıklama yaptı. Sayıştay raporda, "hatalı bulgular" olarak yer verilen unsurların "kamu zararı" veya "usulsüzlük" olmadığını belirtti.
Sayıştay, Millet İttifakı İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik açıklamalarına yanıt verdi.
Yazılı açıklamada "Mali denetim raporlarındaki bilgiler esas alınarak kamu zararına neden olunduğuna ilişkin değerlendirme yapılamaz. İddia edildiği gibi denetim raporlarında, İBB tarafından sivil toplum kuruluşlarına yardım yapıldığına ilişkin değerlendirme yoktur.'' denildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun 16/6/2019 tarihinde gerçekleştirilen televizyon programında ve sosyal medya (twitter) hesabında Sayıştay Raporlarını dayanak göstermek suretiyle gerçeklerle bağdaşmayacak şekilde usulsüzlük yapıldığı iddiasında bulunarak kamunun zarara uğratıldığı değerlendirmesinde bulunmuştur. Söz konusu değerlendirmelere ilişkin olarak aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Sayıştay kamu idarelerinin hesaplarını denetlemekle görevli olup, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin denetim raporlarını TBMM’ye ve belediyelere ilişkin denetim raporları ise belediye meclislerinde görüşülmek üzere belediyelere gönderilmektedir. Bu çerçevede 2017 yılı hesaplarının denetimine ilişkin Denetim Raporları TBMM’ye ve ilgili idarelere gönderilmiştir.
TBMM’ye, belediyelere ve ilgili kamu idarelerine gönderilen raporlar yıllık hesap ve işlemlerin denetimi sonucunda hazırlanan mali denetim raporları olup, söz konusu raporlarda yer verilen bilgiler esas alınarak kurumlar hakkında kamu zararına neden olunduğuna ilişkin değerlendirme yapılması söz konusu olamaz.
Her şeyden önce Sayıştay raporlarında, iddia edildiği gibi, İBB tarafından bazı sivil toplum kuruluşlarına yardım yapıldığına ilişkin her hangi bir değerlendirme bulunmamaktadır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İSKİ ve İETT’nin 2017 yılı hesap ve işlemlerine ilişkin denetim raporunda, tespit ve öneriler çerçevesinde olumlu görüş verildiği açıkça belirtilmiş olup, muhasebe ve kayıt sistemine ilişkin bazı bulgular ile bunlara ilişkin önerilerde bulunulmuştur.
Gerek yapılan konuşmada geçen, gerekse Twitter hesabında ifade edilen hususların hiçbirisi ifade edildiği gibi “usulsüzlük” veya “kamu zararı” sonucunu doğuran işlemler değildir.
Sayıştay Kanunu çerçevesinde bir idare denetimi sırasında “usulsüzlük” ve “kamu zararı” doğuran bir husus tespit edildiğinde bu husus ayrı bir rapor düzenlenmek suretiyle Sayıştay yargılamasına konu edilmektedir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerine ilişkin iddialara konu olan Raporlarda yer alan hususların hiçbirisi mevzuatta öngörülen “kamu zararı” veya “usulsüzlük” unsurlarını taşımadığı için yargılamaya esas ayrı bir rapor düzenlenmemiştir.
Bu bilinen bir husus olduğu halde, gelir, gider, hasılat, kar ve kar payı gibi teknik kavramları ve bunlara ilişkin tutarları birbirine karıştırmak ve bir takım farazi hesaplamalar da yapmak suretiyle kamunun zarara uğratıldığı yönünde algı oluşturacak şekilde açıklama yapılması maksatlı ve iyi niyetli olmayan bir yaklaşımın sonucudur.
Diğer bütün kamu idarelerinde olduğu gibi kamu zararı doğurmayan ikmal edilebilir bulgular Mali denetim raporuna konu edilerek, kamu idarelerine rehberlik edilmekte ve kamu yönetiminin geliştirilmesine katkı sağlanması amaçlanmaktadır. Sözkonusu raporlarda yer alan iddia konusu işlemlerin mevzuata uygun olarak ikmali istenerek aynı hatalı işlemlere tekrar yer verilmemesi istenilmiş, idare sözkonusu eksiklikleri gidermek ve gerekli tedbirleri almak suretiyle bulgulara cevap oluşturmuş, verilen cevaplar yeterli görüldüğünden konuların takibi öngörülmüştür. Bu usul bütün kamu idare raporlarında uygulanan bir usul olup, burada amaç idarelerin süratle işlemleri ikmal etmeleri ve gerekli önlemleri almalarının sağlanmasıdır.
İddia konusu hususlara ilişkin bazı açıklamalara özet olarak aşağıda yer verilmiştir:
İBB’nin yüzde 99,7 oranında hissesine sahip olduğu KİPTAŞ’ın geçmiş yıllara ilişkin karının dağıtılması konusunda önceki yıllarda kar dağıtımı kararı alınmadığı için her hangi bir değerlendirme yapılmamıştır. 2017 yılında ise kar dağıtımı kararı verilmiş ancak 2017 yılı sonunda kar dağıtımı yapılmadığı görülerek bulgu konusu edilmiş, kar dağıtımının gerçekleştirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Nitekim raporda yer verilen bulgu çerçevesinde kar dağıtımı 2018 yılında yapılmış olup her hangi bir kamu zararı tespiti söz konusu değildir.
İki kamu idaresi (Milli Savunma Bakanlığı ve İBB) arasında Milli Savunma Bakanlığına ait bazı tesislerin onarılması karşılığında kimi gayrimenkullerin İBB’ye devredilmesi konusunda protokol yapılmıştır. Bu protokol kapsamındaki tesislerin onarım işlemleri İBB tarafından gerçekleştirilmiştir. Buna karşılık olarak bazı gayrimenkullerin İBB’ye devir işlemi gerçekleştirilmiş, ancak İBB dışındaki bazı idari süreçler nedeniyle iki kamu kurumu arasındaki devir işlemlerinden bir kısmı tamamlanamamıştır.
Raporda gayrimenkul devirlerine ilişkin süreçlerin hızlandırılması tavsiye edilmiş olup, her hangi bir kamu zararı tespiti söz konusu değildir.
“Belediyeye ait gayrimenkullerden alınan ecrimisiller düşük tahsil edilmiştir” iddiasına ilişkin olarak; kamu idaresi cevabında Belediyeye ait gayrimenkullerin fuzuli şâgiller tarafından kullanılmasının karşılığı olan ecrimisil tahsilatı yapıldığı, ancak bazı gayrimenkullere ilişkin olarak mahkeme süreçleri ve mevzuattan kaynaklanan (idarenin insiyatifi dışındaki) sebeplerle aksamalar olduğu değerlendirilmiştir.
Raporda, ecrimisil tahsilatına ilişkin süreçlerin daha etkin takip edilmesi gerektiği tavsiyesinde bulunulmuş olup, her hangi bir kamu zararı tespiti söz konusu değildir.
“Kesilen asgari ücret destek tutarları Hazineye gönderilmemiştir” iddiasına ilişkin olarak; Mevzuat uyarınca belediyelerin, hizmet aldıkları yüklencilere yaptıkları ödemelerden kesmeleri gereken “asgari ücret destek tutarlarını” Hazineye aktarmaması eleştirilmiş, belediye ise kesintinin Hazineye aktarılmasına ilişkin açık bir hüküm bulunmamasını gerekçe göstererek emanet hesaplarına almıştır.
Raporda, emanet hesaplarında tutulan söz konusu tutarların Hazineye aktarılması tavsiye edilmiş olup, her hangi bir kamu zararı tespiti söz konusu değildir.
İBB, İstanbulkart ile muhtaç ailere, zincir marketler aracılığıyla uygun fiyatlı alış veriş imkanı sağlamak suretiyle sosyal yardım yapmaktadır. Kaynakların daha etkin ve verimli kullanılabilmesi amacıyla yardım sisteminin yeniden değerlendirilmesi tavsiyesinde bulunulmuştur.
Raporda yardım sisteminin gözden geçirilerek daha etkin hale getirilmesi tavsiye edilmiş olup, her hangi bir kamu zararı tespiti söz konusu değildir.
Personel taşıma hizmet alımı ihalesinin kapsamında olmayan işlerin, bu kapsama dahil edilmesine ilişkin tespit ise ihalenin ve işin gerçekleştirilmesi süreçlerinde hata yapılması ile ilgili olmayıp, ihaleye çıkılan işin kapsamının olması gerekenden daha geniş belirlenmesine ilişkindir.
Raporda ihale işlemlerinin gerçekleştirilmesine ilişkin mevzuata aykırılık tespiti bulunmamakta olup, kapsam belirlemesinde daha dikkatli davranılması tavsiye edilmiştir. Bu tespitten ihale süreçlerinde mevzuata aykırı işlemler yapıldığı sonucuna varılması gerçekle bağdaşmamaktadır. İhalede herhangi bir usulsüzlük ya da her hangi bir kamu zararı tespiti söz konusu değildir.
“Taşınmazların bedelsiz kullandırılması” iddiasına ilişkin olarak; 1982 yılında yürürlüğe giren 2705 sayılı Kanun uyarınca İETT bünyesinde yürütülen elektrik hizmetleri Türkiye Elektrik Kurumuna (TEK) devredilmiştir. Söz konusu hizmetlerde kullanılan gayrimenkullerden bir kısmının TEK’e devredilmesine rağmen, bir kısmının ise yargı süreçleri devam ettiğinden devir işlemlerinin tamamlanamadığı tespit edilmiştir. Söz konusu taşınmazlara ilişkin yargı süreçleri devam ettiğinden, bir takım varsayımlara dayalı olarak gelir kaybı yapılamaz. Bu bakımdan, raporda herhangi bir gelir kaybı hesabına yer verilmemiştir.
Raporda, söz konusu gayrimenkullere ilişkin yargı süreçlerinin daha etkin takip edilerek sonuçlandırılması tavsiye edilmiş olup, her hangi bir kamu zararı tespiti söz konusu değildir.
“Elektrik enerjisi alımlarında mevzuata aykırı olarak Elektrik Tüketim Vergisi ödenmiştir” iddiasına ilişkin olarak; 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca elektrik ve havagazı tüketenler Elektrik ve havagazı Tüketim Vergisi ödemektedir. İSKİ de elektrik tüketim tutarı üzerinden söz konusu vergiyi ödemektedir. Ancak, mevzuat gereği İSKİ'nin bu vergiden muaf olması gerektiği değerlendirilmiştir.
Raporda İSKİ’nin Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisinden muaf olduğuna ilişkin hususun açıklığa kavuşturularak İSKİ’nin Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisinin ödememesi gerektiği belirtilmiştir. Her hangi bir kamu zararı tespiti söz konusu değildir.
İndirimli su tarifesi uygulanmasına ilişkin olarak, İSKİ nin “Abone Hizmetleri Tarife ve Uygulama Yönetmeliği” hükümleri uyarınca uyguladığı tarifeden kaynaklı olarak bazı tesis ve binalara indirimli tarife uygulamaktadır. Söz konusu işlemler yürürlükteki mevzuat çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.
Raporda söz konusu yönetmeliğin 2560 sayılı İSKİ’nin Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun hükümlerine uygun olarak yeniden düzenlenmesi tavsiye edilmiştir. Her hangi bir kamu zararı tespiti söz konusu değildir.
İSKİ’ye ait içme suyu arıtma tesislerinden bazılarında kullanılan elektrik bedelinin sanayi tarifesi yerine ticarethane tarifesi üzerinden ödendiği tespit edilmiş olup, İSKİ tarafından bu tesislerin sanayi tesisi olduğuna ilişkin diğer kuruluşlar nezdinde idari süreçler başlatılmış ancak sonuçlandırılamamıştır.
Raporda diğer idareler nezdinde söz konusu süreçlerin sonuçlandırılarak ticarethane tarifesi yerine sanayi tarifesi üzerinden elektrik bedeli ödenmesi tavsiye edilmiştir. Her hangi bir kamu zararı tespiti söz konusu değildir.
Bağımsız ihale edilmesi gereken işlerin iş artışı yoluyla aynı yükleniciye yaptırılması usulü eleştirilmiştir. Açıklamalarda kamu zararı olduğu iddia edilen 2.000.000 TL, mevcut sözleşme hükümleri çerçevesinde yapılan iş karşılığında yükleniciye ödenen bedeldir, kamu zararına ilişkin bir tutar değildir.
Raporda, kullanılan satın alma usulüne ilişkin eleştiri ve öneriye yer verilmiş olup, her hangi bir kamu zararı tespiti söz konusu değildir.
Söz konusu Raporlarda yer alan diğer hususlar da yukarıda yer verilen açıklamalara benzer şekilde her hangi bir kamu zararı tespiti bulunmayan hususlardır. Diğer Kamu İdareleri Raporlarında olduğu gibi söz konusu raporlarda da İdare daha dikkatli davranması hususunda uyarılmakta ve tavsiyelerde bulunulmaktadır.
Sayıştay raporlarında yer verilen söz konusu tespit ve öneriler kamuda iyi yönetişimin güçlendirilmesi çerçevesinde yapılmaktadır. Bunlardan hareketle kamu zararına neden olunduğu algısı doğuracak şekilde usulsüzlük / yolsuzluk değerlendirmesi yapılması maksatlı ve gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Bu tür değerlendirmeler kanunla verilen görev ve yetkiler çerçevesinde Sayıştay’ın “kamu yönetiminde hesap verebilirliğin artırılması ve kamu yönetiminin geliştirilmesine katkı sağlama” fonksiyonuna zarar vermektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur." (İLKHA)