• DOLAR 34.325
  • EURO 37.328
  • ALTIN 3018.648
  • ...

Haber Merkezi -    

Her yıl binlerce işçi, hayatlarını kazanmak için yaşadıkları topraklardan ayrılarak çeşitli tarım bölgelerine çalışmaya gidiyor. Nisan ayından itibaren memleketlerinden ayrılmaya başlayan işçiler, İç Anadolu'nun köylerinden Çukurova'ya veya Ege'nin dağlık köylerine göç ediyor. 

Tarım mevsimi bitene kadar pancar, soğan, pamuk, ayçiçeği çapasıyla uğraşan işçiler, birçok şehirde kendi imkânlarıyla kurdukları derme çatma çadırlarda yaşamak zorunda kalıyor. 

Tarım işçileri, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığının ortaklığında, Ankara'nın Polatlı ilçesindeki Sarıoba köyünde kurulan özel tesiste, mevsimlik işçi olmanın ve evlerine hasret yaşamanın zorluklarını anlattı.

Sarı kır çiçekleri arasından geçerek ulaşılan Sarıoba köyündeki tesise, anne babaları tarlaya çalışmaya giden çocukların cıvıltıları hayat veriyor. Dünya telaşından habersiz oyun oynayan çocukların kimi öğretmen, kimi doktor, kimi de mühendis olmanın hayalini kuruyor. 

Haneler arasından geçildiğinde ateş başında yufka pişiren, hortumla halı yıkayan, çocuklarına leğenin içinde banyo yaptıran kadınlar ve bebeklerin sesleri duyuluyor.

6 ay evlerinden uzak yaşıyor

Urfa'dan Polatlı'ya her yıl eşi ve 3 çocuğuyla gelen Fatma Karaca, mayıstan kasıma kadar memleketlerinden uzakta yaşadıklarını söyledi.

Polatlı'da bulunduğu sürede hem çocuklarıyla ilgilendiğini hem de tarlaya gidip çapa yaptığını anlatan Karaca, bir anne olarak çocuklarına iyi bir gelecek sunmak için her türlü zorluğa katlandığını dile getirdi. Çocukların her şeyden habersiz oyunlar oynadığını anlatan Karaca, "Çocuklar sıkıntıdan anlamaz ki, sadece oyun oynasalar yeter onlara" diye konuştu. 

Banyo, mutfak, elektrik ve suyun bulunduğu, okul ile sağlık hizmetlerinin verildiği Mevsimlik Tarım İşçileri Yerleşkesi'nde, derme çatma çadırlarda barınan işçilere göre daha rahat koşullarda yaşayan işçiler, en çok memleket 

Bakanlık tarafından kurulan tesislerde daha iyi koşullarda yaşadıklarını da anlatan Karaca, "Çadırlarda yaşarken yağmur olduğu zaman sular içeri basardı, rüzgâr olduğunda çadırlar uçardı. Hiç olmazsa şimdi ne su giriyor ne de çadırlarımız rüzgâr olduğu zaman uçuyor. Öyle bir sıkıntımız yok, elektriğimiz, suyumuz var" diye konuştu. 

Mersin'den gelen 7 aylık hamile Kevser Selmuh da eşi, kayınvalidesi, kayınpederi ve 2 kızıyla, doğacak bebeğini kucağına alacağı günü Sarıoba köyünde bekliyor. Bebeğini gurbette doğurmanın burukluğunu yaşayan Selmuh, çocuğunu evinde büyütmenin hayalini kuruyor. 19 yaşındaki Selmuh, alıştığı yerden uzak olmanın zorluğunu dile getirdi. 

Kerem Kalkan ise 16 senedir hem Adana'da hem de Polatlı'da mevsimlik işçi olarak çalıştıklarını ifade etti.

Sürekli göçebe bir hayat süren Kalkan, "Kışın çok soğuk olduğu için burada kalamıyoruz. Adana'da kalıyoruz mecburen. Yazın da buralara çalışmaya geliyoruz. Soğan, pancar, ay çekirdeği çapasını yapıyoruz." ifadelerini kullandı.  

Eşiyle beraber tarlaya çalışmaya gittiğinde, ailelerinden uzak oldukları için çocuklarını evde bırakmak zorunda kaldıklarını anlatan Kalkan, çocukların tesisteki parkta zaman geçirdiğini dile getirdi.  

20 senedir tarım işçisi  

İşçi çavuşu Mehmet Nuri Kalkan da 20 senedir tarım işçisi olarak Adana ve Polatlı'da çalıştıklarını ve göçer bir hayat sürdüklerini anlatı.

Göçer yaşamın şartlarının ağır olduğunu, en büyük sıkıntıyı da çocukların eğitimi konusunda yaşadıklarını vurgulayan Kalkan, önceki senelerde çocuklarını dönem devam ederken okuldan almak zorunda kaldığını anlattı. 

METİP Yerleşkesi'nde okul bulunmasından duyduğu memnuniyeti ifade eden Kalkan, "Ben çocuğumu Adana'dan alıp 3 ay buraya geliyordum, okulsuz kalıyordu ama şu an çocuğum okuyabiliyor. Öğretmeni var, sağlık ekibi var" diye konuştu. 

"Emekçi insan için çok büyük bir şey"

METİP yerleşkelerinin ülke genelinde yaygınlaştırılmasını ve diğer işçilerin de bu imkânlara kavuşmasını istediklerini ifade eden Kalkan, "Bizim gibi kardeşlerimiz beklentide" dedi.

Yerleşkenin tarım işçilerini birçok olanak sağladığına işaret ederek, "Burası daha modern. İşçiler ekmeğini toprağın içinde yemiyor, banyosu hazır. yorulsa bile emeğini, alın terini akıttığı yerde en azından sıcak banyosunu yapıyorsa bu emekçi insan için çok büyük bir şey" diye konuştu.

kaynak: rudaw