"Kandilden kandile giden bir ümmet istenilmemiştir"
Beraat Kandili münasebetiyle açıklamada bulunan Diyarbakır İl Müftüsü Yavuz Selim, sahabe-i kiramın, kandilden kandile giden bir ümmet istemediğini vurgulayarak cami ve Kur'an'dan uzak olunması nedeniyle vahdetin sağlanmadığını vurguladı.
On bir ayın sultanı Ramazan ayının müjdecisi ve Hicri takvime göre Şaban ayının 15'inci gecesi olan Beraat Kandilini yarın geçek tüm Müslümanlar ihya edecek.
Kadir Gecesinden sonra en hayırlı gece olarak kabul edilen Beraat Kandili münasebetiyle İLKHA'ya açıklamada bulunan Diyarbakır İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır, Müslümanların hizipçiliği bir kenara bırakıp, İslam düşmanlarına karışı birlik olmaları gerektiğini söyledi.
Beraat'ın kelime anlamının beladan kurtulma, temizlenmek ve arınmak olduğunu ifade eden Karabayır, Müslümanların bu hayırlı gecelerde bol ibadetle tövbe etmeleri gerektiğini aktardı.
Müslümanların en temel görevinin ümmet için koşturabilmek, küfür, düşman ve hainlere karşı birlik ve beraberlik içerisinde olmak olduğunu belirten Karabayır, "Aslında ümmet tektir. Ümmet-i Muhammed olarak Hucurat Suresi'nde "Mü'minler ancak kardeştir' ayetiyle kardeşlik ancak imanla olur. Müminlerin en büyük ve birinci vasfı kardeş olmalarıdır. Dünyanın neresinde olursa olsun, birbirine kenetlenmiş duvar, Peygamberimizin ifadesiyle bir vücut gibidirler. Vücudun herhangi bir yerinde acı olur da bütün vücut bunu hissederse, aynı şekilde de mutluluğu ve üzüntüyü İslam ümmeti olarak beraber yaşayabiliyor muyuz, yaşamıyor muyuz? Kur'an'ın bize emretmiş olduğu bu kardeşlik gerçekten tahakkuk ediyor mu, etmiyor mu? Ediyorsa daha fazla nasıl yapabiliriz? Ümmet olarak maddi-manevi nasıl güçlü olabiliriz? İslam ümmetinin tarihteki ihtişamı nasıl geri gelebilir? Bir Selahaddin-i Eyyubi bir daha Kudüs'ü fethetmek üzere Diyarbakır'dan acaba ne zaman geçebilir? Diyarbakır'ın anneleri Hevsel Bahçelerinde yetiştirmiş oldukları gül suyundan 'Bunu alın Kudüs'e götürün, mihraba bizim için sürün' diye ne zaman diyebilirler? Diyarbakır'ın sokaklarında sahabeyi temsil eden çocuklar 'ben sahabe gibi olmak istiyorum, sahabe gibi peygamber aşığı olup hem dünyada hem ahirette mutlu olmakla mutluluk sunmak istiyorum' diyen gençler nasıl yetişebilir? Filistin'i, Kudüs'ü nasıl düşünebilir, Yemen'i, Arakan'ı, Doğu Türkistan'ı, bütün gönül coğrafyamızı bu dağınıklıktan nasıl kurtarabiliriz?" dedi.
"Kandilden kandile camiye, cumadan cumaya namaza giden bir ümmet istenilmemiş"
Kur'an kurslarında ciddi bir artış olmasına rağmen Türkiye'de Kur'an'ı Kerim bilenlerin sayısının yüzde 50'yi ulaşamadığını vurgulayan Karabayır, "İbadetler, mübarek geceler, kandil geceleri, Ramazan ve Kur'an ayı bize bunu veriyorsa biz gerçekten istifade ediyoruz demektir. Demek ki biz Ramazan'ı, Kur'an'ı çok iyi idrak edemedik ki son asırlardır Allah bize bu birliği, tarihteki ihtişamı, kardeşliği, dayanışmayı vermiyor. Kandilleri, belki bizim şu anda idrak ettiğimiz şekilde Resulullah ve sahabe-i kiram idrak etmemiş. Bu kastediliyorsa doğrudur. Ancak Efendimizin bu hadislerinden öğrendiğimiz kadarıyla, özellikle Beraat Kandili, Şaban ve üç aylar içerisindeki diğer kandillerimizde olduğu gibi bu hadisler var. Fakat sahabe bizim gibi bunu kutlamamış. Kandilden kandile camiye, cumadan cumaya namaza giden bir ümmet istememiş. Bütün bunlarla birlikte bir kaide-i külliyemiz var: Bir şey bütün bütüne elde ediliyorsa bütün bütüne de terk edilmez. Şimdi biz ümmet olarak zayıf düşmüş, camiye gitmiyor, Kur'an'la iştigal etmiyoruz. Son zamanlarda Kur'an kurslarının çok açılmasına rağmen, Türkiye'deki Kur'an öğrenenlerin sayısı yüzde 50'ye ulaşmış değil. Biz her kitabı okuyor, mekâna gidiyoruz. Bir kitap ki; bütün kitaplar onu anlamamız için yazılıyor. Onu okumuyor, manasına nüfus etmiyoruz ve camilerimiz boş." ifadelerini kullandı.
"Peygamber Efendimiz, gündüzünü oruçlu, gecesini de ibadetle geçirmemizi tavsiye buyuruyor"
Hazreti Muhammedin Beraat Gecesinin önemi hususunda, gündüzü oruçlu geceyi ibadetle geçirmesi tavsiyesinde bulunduğunu hatırlatan Karabayır, şunları söyledi:
"Istılahî olarak da Peygamberimizin hadislerinden öğrendiğimiz kadarıyla, üç aylar gibi mübarek zaman diliminde, en son Ramazan ayını müjdeleyen Şaban ayının 15'ci gecesine Beraat gecesi diyoruz. Beraat gecesinin önemi hususunda Peygamber Efendimiz, gündüzünü oruçlu, gecesini de ibadetle geçirmemizi tavsiye buyuruyor. Bu geceyi ihya edince de inşallah günahlarımıza kefaret, hayatımıza bir ayar, yön verme olabileceğini bize müjdeliyor. Bu üç aylar içerisinde hep Efendimizin tavsiyeleri doğrultusunda ibadetlerimizi artırmaya, gönlümüzü Kur'an'a, bedenimizi oruç tutmaya hazırladık. Bir zaman dilimi ki; 80 yıllık bir ömre bedel olabilecek Kadir gecesi gibi bir geceyi içerisinde barındırıyor. Dolayısıyla bu manevi iklime hazırlanırken, Şaban ayı gibi mübarek bir ayda bulunan bu Beraat Kandilinde de kendimizi Ramazan'a hazırlayıp, hakiki bir bayrama ulaşmış, tövbe etmiş olarak kurtulmuş olmamız gerekiyor. Bundan sonra Allah'ın bize ne kadar ömür verdiğini bilmediğimiz için yaşayabileceğimiz ömrümüzü bereketlendirmek niyetiyle ibadet edeceğiz."
Bazı kesimler tarafından kandil gibi önemli gün ve gecelerin hurafe olarak nitelendirildiğine işaret eden Karabayır, bu nitelemelere tepki göstererek, "Biz tesbih tesbih, gece gece Kur'an'daki ayet ayet, kelime kelime hakiki tevhidi hem gönülde hem gönüllerdeki tevhidi arıyoruz. İnşallah Beraat Kandilimiz de böyle bir birlikteliğe, sonuca vesile olur. İnşallah bu vesileyle bütün kardeşlerimize, hayırlı kandil ve Ramazanlara ulaşmayı Yüce Rabbimden diliyorum. Dualarımızı ümmet, birlik, beraberlik ve affımız için yapalım inşallah. Beraat kandilimiz mübarek olsun diyorum." dedi. (Ramazan Zeren, Ahmet Uçar – İLKHA)