Padişahların sanatını yaşatıyor
Mardinli Zekeriya Güler, Osmanlı'da Fatih Sultan Mehmet ve 2. Abdülhamid Han başta olmak üzere birçok padişahın uğraş verdiği "sedef kakma" sanatını yaşatmaya çalışıyor.
Türkiye'de yok olmaya yüz tutmuş sanatlardan birisi de Padişah mesleği olarak bilinen "sedef kakma" sanatı. Osmanlı Dönemi'nde birçok padişahın uğraş verdiği sanat, bugün sadece birkaç ilde yaşatılmaya çalışılıyor.
Mardin'deki tek ustası Zekeriya Güler, unutulmaya yüz tutmuş sedef kakma sanatını yaşatabilmek için asıl mesleği olan imamlıktan emekliye ayrıldı. Kentte, son sedef kakma ustası olarak çalışmalarına devam eden sedefkâr usta, son 10 yıldır bu işle ilgileniyor.
Mardin Halk Eğitim Merkezi, Mardin Olgunlaşma Enstitüsü ve Mardin Artuklu Üniversitesi Meslek Yüksek Okulunda dersler vererek, sanatı yaşatmak için yeni ustalar yetiştiriyor.
İmamlık yaptığı dönemlerde odasına kurduğu küçük atölyede, camiye Kur'an öğrenmeye gelen öğrencilere de bu mesleği öğretmeye çalıştığını belirten Zekeriya Usta, İLKHA muhabirine, sedef kakma sanatını anlattı.
"Dünyadaki en eski sanatlardan bir tanesidir"
Sedef kakma sanatının dünyadaki en eski sanatlardan biri olduğunu söyleyen Güler, "Bu sanat aslında bir Avrupa sanatıdır. Avrupa sanatından sonra aslında Osmanlı'ya geçti. Osmanlı'da bu mesleğin zirvesini yaşadı. Bu meslek; Halep, Kudüs, Şam, İstanbul ve Viyana işi olmak üzere 5 ekol olarak yayıldı. Mardin'de, 2016 yılından beri sedef kakma sanatını, değişik kurumlarda yaşatmaya ve yeni ustalar yetiştirmeye çalışıyoruz. Mardin Halk Eğitim Merkezi, Mardin Olgunlaşma Enstitüsü ve Mardin Artuklu Üniversitesi Meslek Yüksek Okulunda dersler vererek sanatı yaşatmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Ceviz ağacı üzerine yaptığımız çizimlerin ardından genelde geometrik Selçuklu motiflerini işliyoruz. Çizimin ardından ince keskiyle kazıyoruz, kazdığımız yerlere tunç telleri geçiriyoruz. Daha sonra tutkallayıp bir gün bekletiyoruz. Sedef koyacağımız yerleri oyuyoruz, sedefleri de yapıştırdıktan sonra kezzaplanıp ateşle yakılıyor. Sonra zeytinyağı sürülüyor ve en son cila ile temizleniyor. Sedef kakma sanatının 14-15 aşaması var." dedi.
"Birçok padişahın uğraş verdiği sanattır"
Türkiye'de sedef kakma sanatının 1930'lardan sonra son sedefkâr ustanın vefat etmesinden sonra tamamen unutulduğunu kaydeden Güler, bu sanatın 1954'lerden sonra tekrar canlanmaya başladığını söyledi.
Sedef Kakma sanatının birçok padişahın mesleği olduğunu dile getiren Güler, "İlk usta 1964’te Gaziantep’te bu sanatı yeniden canlandırmaya başladı. Şu an Türkiye genelinde 54 usta var, Güneydoğu’da (Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Siirt, Batman) ise sadece biz varız. Bizler bunu yeniden canlandırmaya çalışıyoruz. Yeni ustalar yetiştirmeye çalışıyoruz. Sedef Kakma sanatı kültürümüzde vardır. En güzel nadide eserleri Osmanlı padişahları ve Osmanlı döneminde yaşayan ustalar yaptı. Osmanlılar, bu sanatı çok güzel canlandırdılar. Sedef Kakmacılık Osmanlı ve Türkiye tarihinde köklü bir sanattır. Sultanlarımızdan Abdülhamit Han, Fatih Sultan Mehmet, Mimar Sinan, bizim bildiğimiz sedefkâr ustalardandır. Top Kapı Sarayı’nda, Selâtin camilerinde bunun en güzel örnekleri var, halen bu eserler sergileniyor. Camilerin giriş kapıları, pencereleri, minberlerde, mihraplarda, vaaz kürsülerinde, Kur'an-ı Kerim rahlesinde, kılıçlarda yani ağacın olduğu her şeyde sedef işlenmiş, işlenebiliyor. Güzel süsleme sanatıdır. Hem sedef hem de telkâri aynı tahta üzerine işlenebilen güzel sanatımızdır." ifadelerini kullandı.
"Yetkililerden sanata sahip çıkmalarını istiyoruz"
Sedef Kakma sanatını öğretip yaşatabilmek adına imamlıktan emekliye ayrıldığını ve şu an bunun mücadelesini verdiğini kaydeden Güler, gönüllü olarak yaptığı işin kalıcı hale getirilmesi için destek beklediğini dile getirdi.
Güler, "Mardin; işsizlik oranının en yüksek olduğu illerimizden bir tanesidir. Keşke ustaların yanında yetişen çıraklara İŞKUR üzerinden bir harçlık verilseydi. Harçlık verildiği zaman çıraklar gelip sanatı öğrenebiliyorlar, ama verilmediği zaman gelmiyorlar. Yetkililerden bu sanata sahip çıkmalarını, bu sanatı yaşatabilmek adına ellerinden geleni yapmalarını istiyoruz. Çünkü bu bizim ecdat sanatımızdır, yani mirasımızdır. Biz bunu yaşatmazsak, yeni ustalara ve çıraklara öğretmezsek heba olup yok olacak, yazık olacak." şeklinde konuştu.
Sedef Kakma sanatı nedir?
Sedef; istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, sert maddedir. Sedefin ahşap malzemeye açılan oymalara yerleştirilmesi işine sedef kakma sanatı denir. Sedef kakma; sedefçilik, sedef işleme veya sedefkâri olarak adlandırılmaktadır. Sedef kakma yapan ustaya ise sedefkâr denilmektedir.
Nerede kullanılır?
Anadolu'da Selçuklular sedefi kullanmışlar, ancak sedef işçiliği, 17-18. yüzyılda Osmanlı’da en parlak dönemini yaşamıştır. Kur'an muhafazası, rahle, masa, koltuk, sehpa gibi mobilyalar; silah kabzası, nalın, körük, tütün tabakası, kahve takımı ve benzeri gibi çok çeşitli gündelik üründe sedef kullanılmıştır.
Nasıl yapılır?
Sedef kakma sanatı, genellikle oyma ve kakma teknikleriyle yapılır; hammadde olarak ceviz ağacı, gümüş tel, sarı pirinç, tel kadife ve sedef kullanılır. İşlenecek yüzeye çizilen motifin kenarına keski adı verilen çelik uçla bir kanal açılır. Bu kanala tel yatırılır ve çekiç kullanılarak yüzeye gömülür. Keski ile çizilen motifin içi oyulur ve motifin şekline uygun olarak kesilen sedef kakılır. Sedef yerleştirilmiş parça zımpara ile silinerek cilalanır. (M. Salih Keskin – İLKHA)