• DOLAR 32.317
  • EURO 34.672
  • ALTIN 2409.899
  • ...
Özgürlük Demek, Yönetimin Yıkılmasıdır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Suriye yönetiminin kalabalık özel birlikleri, Savunma Tugayları ve ağır hava silahlarıyla desteklenen 47. ve 21. Tugayları, Golan tepelerini israil işgalinden kurtarmak için değil;  aksine Suriye şehirlerini bastırmak için geniş askeri operasyonlar düzenleyerek, halkın üzerine rastgele bombalar ve roketler fırlatıyor.

Suriye’de tarihin tekerrür etiğini söyleyebiliriz. Çünkü şu an Suriye’de yönetim 1982’de Hama’da yaptığı katliamın aynısını yapıyor. Yönetim dört haftadan beri şehirleri kuşatıp, giriş ve çıkışlara kapatıyor. Daha sonra şehirlerde bulunan vatandaşlarını soğukkanlılıkla öldürüyor ve bazı mahallelerinde toplu katliamlar yapıyor. Vatandaşlarının evlerinin altına dinamitler koyarak evlerini başlarına yıkıyor ve hatta camilere sığınanlar bile onların bu zulmünden kurtulamıyor. Hama Katliamı insanların zihinlerinden silinmeden şu an tekrar Hama katliamlarına benzer katliamlar yaşanıyor. Hama Katliamı’ndan bazı örnekler vermek gerekirse şunları söyleyebiliriz:

1. Suriye Savunma Tugayları, “Debağe Mahallesi’nde” 25 vatandaşını ahşap kereste fabrikasının bodrumuna götürerek, bodrumu ateşe verdi. Ateşten kurtulanları da tanklar ezerek öldürdü.

2. Rejimin birlikleri, soğuk havada bazı adamların elbiselerini soyarak onları bir camide topladı. Daha sonra camiyi patlatarak hepsini öldürdü. Ondan sonra, yüzlerce kişiyi toplayarak üzerlerine ateş etti. Hepsini öldürdükten sonra cesetlerini büyük çukurlara gömdü. Bu katliamdan kurtulan birisinin anlattığına göre, bu katliam “ Serihin Mezarlığı Katliamı” diye bilinmektedir.

3. Savunma Tugayları körlere ait bir okulu bastı. Okulda çoğunluğu ihtiyar 60 yaşlarında kör olan ihtiyarlar eğitim veriyorlardı. Bizim cesur askerler zincirlerle o ihtiyarları vurdular. İhtiyarların başlarından kanlar akıyor daha sonra onlara raks ettiriyor, yüksek sesle gülüp, eğleniyorlardı. Sonra da sakallarını ateşe veriyordu. En sonunda ihtiyarlara yaklaşıp elbiselerini ateşe veriyor ve üzerlerine kurşun yağdırıyorlardı. İhtiyarlar ölüyor ve cesetleri de yanıyordu. Bu katlim “Umyan Katliamı” diye bilinmektedir.

4. Askerler, Hama Müftüsü Şeyh Beşir Murat’ın evini bastılar.  Müftüyü ve yakın akrabalarıyla beraber bir yere toplayıp, müftüyü dövdüler. Sakalını toprağa sürdüler. Son olarak da müftüyü oracıkta linç edip, diri diri 80 alimle beraber yakıtılar.

5. Askerler, seçtikleri küçük kızları alarak sığınaklara götürdüler. Uzun bir süre aileleri onlardan haber alamadı. En sonunda Uzun Çarşı’nın ortalarında bulunan Esediye Hamamı’nda küçük kızların ölü cesetleri bulundu. Bir görgü tanığın verdiği bilgiye göre, askerlerin küçük kızlara düzenli bir şekilde tecavüz ettiğini ve kızlar hamile kaldıktan sonra onları çıplak halde terk etiklerini belirtti.

6. Beşar Esad’ın kardeşi ve Savunma Tugayları Komutan Rafet Esad 22 Şubat 1982’de, alimleri, cami müezzinlerini ve cami hizmetçilerini, 1000 dolayında kişiyi, cezaevine aldı. Bunlardan bugüne kadar hiçbir haber alınamadı.

7. Şeyh Abdullah Hallak 80 yaşında bir ihtiyar; askerler onu ve mahalleden bir grup insanla bir sığınağa götürdü. Askerler, ondan Kur’an okumasını isteyip, “Belki Allah sana çıkış yolu açar!” dediler. Şeyh, Kur’an okuduktan sonra, askerler onunla alay ettiler ve “Rabbin seni kurtarmayacak, senin vaktin geldi. Şimdi seni cehenneme koyacağız” dediler. Daha sonra şeyhi demirciler çarşısına götürdüler ve üzerine mazot döktükten sonra yaktılar.

Bu sahneler güzelim Suriye’de yaşanmış ve halen yaşanmakta olan bazı vakıalardır. Suriye diktatörleri her yaştaki vatandaşlarına ölümün, baskının ve işkencenin her türlüsünü uyguluyor. Bu uygulamalarını cezaevleri ve işkenceleri başta gelmek üzere evlerde, camilerde ve sokak ortalarında hayata geçiriyorlar.

Hama Katliamı sonlandıktan sonra, askerler cesetlerin gömülmemesini istediler, kendi ölülerini gömmek isteyenleri de orada öldürdüler. Katliamın duyulmaması için basın ve yayın organlarının şehre girmesini engelliyorlardı. Daha sonra askerler cesetleri bir yere toplayıp, sağ kalan vatandaşlara silah zoruyla cesetleri taşıttılar. Sonra da çevre şehir ve köylerden getirdikleri öğrencilerle şehirde oluşan kan birikimleri yıkayıp, şehri ceset organlarından temizlediler.

Katliamda Hama halkından 30 bin dolayında kişi öldürülerek, şehrin büyük bir çoğunluğu harabe haline gelmişti.

Bu anlattıklarım karanlık Hama Katliamı’nın sadece bir yönüdür. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyenler, Uluslararası Af Örgütünün katliam ile ilgili raporlarını ya da Suriyeli yazar Halid Ahmed’in makalelerini okusun veya İnsan Hakları Suriye Komitesi Sitesini tarasınlar.

Hama Katliamı’nı hiçbir mazeret suçluluktan düşürmez. Bunun için Suriye protestoların başladığı ilk günde biri bana, “Niçin halk Suriye yönetimin yıkılması için sloganlar atmıyor ve sadece “özgürlük özgürlük” diye bağırıyorlar?” diye bir soru sordu. Ona şöyle cevap verdim, “Suriye’de özgürlük demek yönetimin düşürülmesi demektir” dedim.

Yazan: Dr. Şerif Abdullatif

Kaynak: Mısrıyun Gazetesi

Tercüme: Mücahid Temel 

Bu haberler de ilginizi çekebilir