• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
“Mağduriyetler devam ettikçe 28 Şubat'ın bittiğini söyleyemeyiz”
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

28 Şubat 1997 yılında gerçekleştirilen askeri darbenin üzerinden tam 22 yıl geçti. Askeri vesayetin öncülüğünde yargı, bürokrasi, medya ve sermaye bileşenlerinin kirli ittifakıyla inançlı insanları hedef alan 28 Şubat süreci, Türkiye tarihinde kara bir leke olarak duruyor. Toplumuna yabancılaşan ordu, siyaset, yargı ve medya tarafından İslami duyarlılığı olan kişilere ve kurumlara karşı sistematik ve kurumsal bir zulüm uygulandı. İnanç ve ifade özgürlüğü gibi temel haklar ortadan kaldırıldı.

Milyonlarca insana zulüm yapılırken, on binlercesi de işinden edildi. Binlerce öğretmen ve bir o kadar memur baskılara dayanamayıp istifa etmek zorunda kaldı. Öğrenciler istedikleri üniversitelerde eğitim göremedi, hayalleri yarım kaldı.

28 Şubat döneminde yaşanan hukuksuzluklar gündemdeki yerini korurken, çok acı olaylar yaşandığı için o gün hiç unutulmadı ve unutulmayacak.

Gaziantep'te, 28 Şubat sürecinde tutuklanan, mesleğini kaybettiği için de bir süre ailesinden ayrılmak zorunda kalan ve defalarca gözaltına alınarak işkenceye uğrayan Gazeteci-Yazar Yaşar Yavuz, o dönem yaşadıklarını ve yaşananları darbenin yıl dönümü nedeniyle İLKHA’ya anlattı.

28 Şubat'a dair acı hatıralarını ve o dönem yaşadığı zorlukları anlatan Yavuz, henüz yeni başladığı ve çok severek yaptığı gazetecilik mesleğine ara vermek zorunda kaldığını ve yaşadığı o sıkıntılı dönemin ardından tekrar mesleğini yapmanın buruk sevincini yaşadığını söyledi.

O dönem yaşadıklarının aradan geçen yıllara rağmen halen unutamadığını söyleyen Yavuz, o dönemin asıl mağdurlarının halen cezaevinde olduğuna dikkat çekerek, “Bu süreç çok uzadı, artık yorulduk! Her sene 28 Şubat geldiğinde, 28 Şubat ile ilgili birçok şey söylüyoruz ama 20-25 senedir cezaevinde olan insanların bugün zindanlarda ölüme mahkûm edildiğini görüyoruz.” diyerek dönemin mağdurları için 28 Şubat’ın devam ettiğinin altını çizdi.

“28 Şubat; şantajların, tehditlerin ve kumpasların olduğu bir dönemdi”

Gazeteciliğe 1997 yılında başladığını ve Selam gazetesinin Gaziantep temsilciliğini yaptığını belirten Yavuz, “28 Şubat döneminde Selam gazetesinin, Gaziantep temsilcisiydim.  28 Şubat elbette karanlık bir dönemdi. Şantajların, tehditlerin ve kumpasların çok olduğu bir dönemdi. O dönem ağırdı ve zor günlerdi. Her gün ofisimize geliyorlardı. ‘Ne yapıyorsunuz?’ şeklinde tehdit ediyorlardı. Bir gün akşam gelip her hangi bir şey demeden beni evden alıp götürdüler ve gözlerimi bağlayarak gözaltına aldılar. Daha sonra birçok işkenceye maruz kaldım. Nerede olduğumu, nerede tutulduğumu ve vaktin ne olduğunu birkaç gün sonra öğrenebildim.” dedi.

“Ortada suç yoktu ama üzerimize atılan suçlar çoktu”

28 Şubat’ın, Müslümanlar için her türlü işkencenin yapıldığı ve baskıların olduğu bir dönem olduğunu belirten Yavuz, “O dönem böyle karanlık bir dönemdi.  Ortada bir suç yoktu ama üzerimize atılan suç çoktu. O dönem sözde biz, ‘birçok cinayet işlemiştik ve birçok eyleme katılmıştık.’ Bir suçumuz vardı ama bu suçların hiçbiri ortada yoktu. Önceden nerede işlenmiş bir suç, nerede faili meçhul bir cinayet varsa hepsini bizim üzerimize atıyorlardı. O döneme kadar gitmediğim yerlerde işlenen cinayetleri ve eylemleri ben yapmışım gibi benim üzerime attılar. Sonra bunlar tespit edildi ki bırakın biz o suçları işlemeyi söylenen yerlere bile gitmemiştim. Böyle zor ve ağır bir süreçti. O dönem çok ağır işkenceler vardı. Emniyette bizi tutuklayanlar, gündüz bize işkence ediyordu, gece başka bir ekipte bizi sorguya geliyordu ve başka bir ekipte bizi sabah namazına kaldırıyordu. Böyle de enteresan bir durum vardı. Elbette o dönem yapılanlar çok ağırdı.” ifadelerini kullandı.

“28 Şubat medyası 28 Şubat çığırtkanlığının en iyisini yapıyordu”

28 Şubat’ın en önemli ayaklarından birinin de medya olduğunu ifade eden Yavuz, “O günkü medyayı hatırlıyoruz; yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede, üzerinizdeki İslami motifler, yaptığınız ibadetler ve konuştuklarınız dahil hepsi o günkü medya tarafından 28 Şubat’ı asıl gerçekleştiren zihniyet dediğimiz medya ayağı sizi her halükarda hedef gösteriyordu. Hedef gösterildikten sonra sizin için iş bitiyordu. Medya o gün 28 Şubat’ın çığırtkanlığının en iyisini yapıyordu. Bugün o insanların farklı söylemlerle çok ‘demokrat’ olduğunu görüyoruz, aslında değiller. Sadece kendi kimliklerini gizliyorlar. Yarın bir gün bu ülkede yine böyle bir şey olursa yine aynısını yapacaklarını biliyoruz. Çünkü zihin olarak halen böyle bir zihniyete sahipler. Bugün ‘demokratım’ diyen ve özgürlükten de dem vuranların 28 Şubat'ta neler yaptıklarını çok rahat bir şekilde gördük. Bunun bir kısmı da bugün o bahsettiğimiz zihniyet Ak Parti iktidarında bu ülkede baskının, diktatörlüğün olduğunu söylüyorlar. Ama o gün 28 Şubat darbesine alkış çalıyorlardı. 28 Şubat'ta herkesi hedef gösteriyorlardı. Burada bu zihniyetin nasıl ikiyüzlü olduğu ortaya çıkıyor.” şeklinde konuştu.

“Memleketimi ve mesleğimi terk etmek zorunda kaldım”

28 Şubat’ın asıl hedefinin İslami hassasiyete sahip olan kişiler üzerinden İslam olduğunu vurgulayan Yavuz, “O dönem şahsım da dâhil olmak üzere ciddi bir mağduriyet yaşandı. Gaziantep'ten ayrılmak zorunda kaldım. Mesleğimi bırakmak zorunda kaldım. Ankara'ya gittim. Ankara'da çalışmakta zorunda kaldım. O süreçte çocuklarımın psikolojisi bozuldu. Sadece tutuklanmam ve işkenceye maruz kalmam yetmedi sonraki dönemlerde de bu devam etti. Sürekli evimize geliyorlardı, bizi rahatsız ediyorlardı, yolda beni gördükleri yerde çeviriyorlardı. Büyük bir mağduriyet yaşadık ama biz biliyoruz ki 28 Şubat karanlık bir dönemdi. ‘Bin yıl sürecek’ dedikleri 28 Şubat'tan en çok da İslami hassasiyete sahip bütün insanlar nasiplendi.” diye konuştu.

“20-25 senedir insanlar cezaevinde ölüme mahkûm ediliyor”

28 Şubat sürecinde kurulan kumpaslarla cezaevine konulan yüzlerce kişinin halen tutuklu olduğuna dikkat çeken Yavuz, şunları belirtti:

“Ama en çok da yüreğimizi dağlayan bugün suçsuz yere kumpaslarla gözaltına alınıp cezaevine konulan ve bugün halen cezaevinde olan insanlardır. Asıl ağır yer cezaevidir. Bir darbeden bahsedeceksiniz ve 28 Şubat bir darbe ise ki darbedir. O halde 28 Şubat dönemindeki alınan darbe kararlarının darbeden sonra bugün daha demokratik, özgür bir ülkeden bahsediyoruz. O halde bu kararların acilen bertaraf edilmesi ve ortadan kaldırılması lazımdı. Çünkü bu kararlar darbe döneminde alınmış kararlardır. Ama bugün bakıyoruz; darbe dönemindeki hâkimler tarafından alınan kararlar halen uygulanıyor, onların yargıladıkları insanlar ise halen cezaevlerinde tutuluyor. Çocukları da halen onların yokluğunu çekiyor. Maalesef böyle bir durumla karşı karşıyayız. Eğer bu ülkede 28 Şubat'ın tamamen ortadan kalktığına inanıyorsak, söylüyorsak ve bunu iddia ediyorsak o halde 28 Şubat döneminde inançlarından dolayı ve İslami hassasiyetlerinden dolayı gözaltına alınan insanların bırakılması lazım. Bunların hiçbirinin suçu delil olarak yok. Çünkü biz o gün biliyoruz ki o zihniyet bu tür gözaltılarını hukuksuz yapıyordu. Gözaltına aldıktan sonra yargılanan ve hüküm giyen insanların hepsi bir kumpasla hüküm giydiklerini görüyoruz. Böyle bir durum var. Bu süreç çok uzadı, artık yorulduk. Her sene 28 Şubat geldiğinde, 28 Şubat ile ilgili birçok şey söylüyoruz ama 20-25 senedir cezaevinde olan insanların bugün zindanlarda ölüme mahkûm edildiğini görüyoruz.”

“Son 28 Şubat olabilmesi için mağdurların serbest bırakılması lazım”

Yavuz, “İnanın biz bunu artık yazmaktan utanıyoruz. Tüm yaşanan hukuksuzlukları anlatıyorsunuz ve yazıyorsunuz. Bu insanların 20 yılı aşkındır cezaevinde olduğunu dile getiriyorsunuz. Evet, o dönem bir darbe oldu, bu darbeden herkes etkilendi ve bunu da herkes kabul ediyor. Ama bu insanları artık serbest bırakın. Bu insanların hangi şartlarda gözaltına alındıkları, yargılandıkları ve hangi şartlarda kimlerin eliyle, kimlerin baskılarıyla ceza aldıklarını bu ülkede herkes biliyor. Durum böyleyken halen bu insanların cezaevinde tutuklu olmaları kabul edilebilir bir durum değil. Hep ‘bu son 28 Şubat olsun diyoruz.’ Evet, gerçekten son 28 Şubat’ın olabilmesi için 28 Şubat’ta gözaltına alınıp tutuklanan ve hüküm giyenlerin serbest bırakılmasıyla mümkündür ve bu artık söylemle olmuyor. Bugün geldiğimiz noktada artık bu mağdur olan ve cezaevlerinde ölüme mahkûm edilen insanların bir an önce serbest bırakılması lazım. Herkesin bu konuda elini taşın altına koyması lazım. Artık bu konuya bir el atması lazım.” çağrısında bulundu.

“Çözülmesi gereken asıl mesele bu meseledir”

“Bu mağduriyet devam ettiği müddetçe biz 28 Şubat'ın bittiğini söyleyemeyiz” diyen Yavuz, “Ben bir gazeteci olarak belki o gün işimi kaybettim, bir başörtülü belki o gün okulunu kaybetti, belki bir başka kişi yapmış olduğu görevinden oldu. Ama şu anda cezaevinde olan insanların hayatları gitti ve ortada daha büyük bir mesele var. Ben mesleğimi kaybettim diyelim ama ben başka bir meslek yapardım. Bu mümkündü. Siz işinizi kaybettiniz, başka bir iş yapabilirsiniz, bu hayatın sonu değildir. Ama bu insanlar 20 yılı aşkın süredir zindanlarda yaşıyor. Çocukları dışarıda babasız yaşıyor. Böyle bir durum ile karşı karşıyayız.  Çözülmesi gereken asıl mesele bu meseledir. Eğer bir mağduriyetten bahsediyorsak, bu mağduriyet halen devam ediyor.” diye belirtti. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)









Bu haberler de ilginizi çekebilir