"28 Şubat mahkumlarına adalet gelmeden Mısır zindanlarına sesimiz ulaşamaz"
Gazeteci-Yazar Mehmet Toprak, bugünkü köşe yazısında, 28 Şubat mağdurlarına işaret ederek, "Sadece yeniden yargılanma hakkı isteyen mağdurlara hakkettikleri adaleti vermediğimiz sürece Mısır zindanlarındaki kardeşlerimize sesimiz ulaşmaz." dedi.
Gazeteci-Yazar Mehmet Toprak, Dirilişi Postası gazetesindeki bugünkü köşesinde "28 Şubat mahkumlarına adalet gelmeden Mısır zindanlarına sesimiz ulaşamaz" başlık bir yazı kaleme alarak 28 Şubat mağdurlarına dikkat çekti.
Toprak, sadece yeniden yargılanma hakkı isteyen mağdurlara hakkettikleri adalet, verilmediği sürece Mısır zindanlarındaki kardeşlerimize sesimizin ulaşmayacağını belirterek, "Artık yeter, bu son 28 Şubat olsun!" çağrısında bulundu.
Toprak'ın köşe yazısının tamamı şöyle:
Diktatör Sisi’nin askeri darbeyle Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi tutuklamasından sonra ülke çapında gerçekleşen büyük protestolara yapılan kanlı müdahalelerde3 bin 533 kişi katledilmiş, 11 bin 520 kişi de yaralanmıştı.
Diktatör Sisi’nin askeri darbeyle Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi tutuklamasından sonra ülke çapında gerçekleşen büyük protestolara yapılan kanlı müdahalelerde3 bin 533 kişi katledilmiş, 11 bin 520 kişi de yaralanmıştı.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) liderlerinden Muhammed el-Biltaci'nin henüz on yedi yaşında olan kızı Esma Biltaci de Rabiatu'l Adeviyye Meydanında gözleri önünde bir keskin nişancı tarafından şehid edilmişti.
Katliamın büyüklüğünün gizlenmesi amacıyla Adeviyye Meydanı'ndaki bazı cesetler güvenlik güçleri tarafından bilinmeyen yere götürülmüş, bazı cesetler de cami ve hastaneye toplanarak yakılmıştı.
Bir insanın taşıması mümkün olmayan bu acılara rağmen İhvan üyeleri ellerine silah almamış,gasp edilen haklarını geri almak için meşru yollarla mücadeleye devam etmekte sebat etmişlerdi.
Diktatör Sisi herhangi bir suç isnat etmekte zorlandığı İhvan üyelerini tutuklamak ve idam etmek için yalanlar uydurdu, karanlık komplolar kurdu. Bu kirli tezgahlardan biri de 2015 yılında Başsavcı Hişam Berekat'a düzenlenen bombalı saldırı oldu. Darbe yargısı bu suikastı gerekçe göstererek 5 gün önce 9 masum genci idam etti.
İdam edilen 9 gençten biri olan Mahmud El Ahmedi mahkemede kendisine 'suçunu kabul ettin' diyen hâkime, "Bana elektrikli işkence cihazı ver, sana 20 tane Enver Sedat'ı öldürdüğünü itiraf ettireyim. Bize Mısır'a 20 yıl yetecek kadar elektrik verdiler" cevabını vermişti.
Başkan Erdoğan da “Böyle bir işkence yapılan bir insan ondan ne istenirse o şekilde konuşur. Sisi şimdi diyecek ki ‘yargı verdi bu kararları’ tamam orada yargı, seçim falan bunların hepsi hikâye. Orada tamamen otoriter, totaliter bir yapı var. Kimi istersen onu oraya getiriyorsun, istediğin anda da onları alıyorsun. Her şeyden önce genel afla içerideki bütün insanları serbest bırakması lazım. Serbest bırakmadığı sürece de biz kalkıp Sisi ile görüşemeyiz. Görüşenlerin de şunu bilmesi lazım ki onlar da tarihte farklı bir şekilde değerlendirilecektir. Mısır halkı bizim canımız, ciğerimizdir ama kendisi asla” sözleriyle zulme karşı net tavır aldı.
Mısır zindanlarında bu acılar yaşanırken ülkemizde de Sisi yargısını aratmayan yalan şahitlikler, uydurulmuş deliller, işkence altında alınmış ifadelerle 25 yılları gasp edilen 200’ü aşkın 28 Şubat mağduru mahkûm hasretle adaleti gözlüyorlar. Bunlardan biri Ahmet Şat 21 yaşında çıkarıldığı ilk duruşmada kendisine işkence yapıldığını söylediği hâkimden “az işkence yapmışlar yoksa her şeyi itiraf ederdin” cevabını almıştı.
Başkan Erdoğan da bu süreçten nasibini almış, okuduğu şiirden dolayı hapis yatmıştı. Herhangi bir suç işlemedikleri için af dilenmeyen, sadece yeniden yargılanma hakkı isteyen mağdurlara hakkettikleri adaleti vermediğimiz sürece Mısır zindanlarındaki kardeşlerimize sesimiz ulaşmaz. Artık yeter, bu son 28 Şubat olsun! (İLKHA)