• DOLAR 32.455
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...
Obama`nın İhanetine Bir Ayakkabı da Siz Atın!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Pazar günü akşam saat tam 4’ü 17 geçerken, televizyonuma bir ayakkabı fırlattım. Perşembe günü Dışişleri Bakanlığı’ndaki konuşmasındaki 1967 sınırlarına atfının İsrail yorumlarıyla uyumlu olduğunu açıklamaya başladığı an ABD Başkanı Barack Obama’yı hedef aldım.

Konuşmasıyla heyecanlandığımı filan da sanmayın. Hatta bu konuyla ilgili önceki konuşmaları kadar anlamsızdı. Fakat saat 4.17’de, “4 Haziran 1967 sınırlarına geri dönüş olmayacak” dedi ve AIPAC toplantısına katılan binlercesi delice alkışladı. İşgal altındaki Batı Şeria’da kanunsuz şekilde yapılan İsrail yerleşim bloklarının ilhakı ve arada kalan yerler için küçük bir Filistin bantustanı (Güney Afrika siyahî ülkeleri) yaratmak, Obama’nın barış vizyonunun özüydü.

Yumuşak bir ayakkabıydı ve ekrandan sekti. Zararsız bir silah olarak aynı zamanda Cuma’dan beri Dışişleri’ndeki Obama konuşmasının ne kadar önemli ve sıra dışı olduğunu kamuoyuna açıklayan Filistinli dostlarımı da hedef almıştım.

Beyaz Saray’daki oturan kişinin sadece Filistinlilere değil aynı zamanda dünyada ve temsil etme sözünü verdiği Amerika’daki tüm baskı altındaki insanlara da ihanet eden biri olduğunu idrak etmek zor bir iş.

Fakat TV’imi açıp Madrid’teki Sol Meydanı’na geçtim. Burada binlerce genç, Kahire’deki Tahrir Meydan’ından gelen ve (İsrail Kuruluşu Büyük Felaketi) Nakba Günü’nde Filistin sınırları ile Londra’nın Trafalgar Meydan’ındaki öğrenci gösterilerinden duyulan güçlü mesajı yeniden yorumluyordu.

Böylesi bir siyasi söylem ve onun zehirli etkilerine karşı meydan okuma çağrısıydı bu. Evet, tıpkı Filistin sınırlarında olduğu gibi Madrid’de de söylenen şey; hayatlarımızın, gelecekte adaletsiz dünyanın devamını sağlamak için muazzam erke yapışan kendini beğenmiş, alaycı ve kayıtsız Batılı siyasetçilerce yönetildiği ve sarsıldığıydı. Ve artık yeter diyorlardı, direneceklerdi. 

Batılı siyasi ve ekonomik elitten etkilen herhangi birinin önünde iki seçenek vardır. Ya yegâne bir kadercilikle küçük kişisel Cennet bahçelerine emekli olacak; mümkün olduğunca ve elindeki şartlara göre bu kişileri yok sayacak ve onlarsız hayatını idame ettirecek. Ya da eğer bu eğilimi ya da lüksü yoksa, bu elite dünyanın ve gündemin onlara ait olmadığını söyleyecek ve pes etmeye niyeti olmayanlara dâhil olacak.

Bazı yerlerde yetkililer, böylesi bir mesaj taşıyan devasa gösterilere ateş açtı. Diğer yerlerde görmezden geldiler. Bu türden çabaların başarılı ya da başarısız olduğunu söylemek için henüz erken ancak gösteriler büyüyor. Hükümetlerin hegemonyacı siyasi diktalarına meydan okuyorlar ve çıkarcı kurumsal oyunlar ile makro-ekonomik hilelere karşı büyüyen sabırsızlıklarını ve kızgınlıklarını ifade ediyorlar.

Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nin işgal altındaki halkları, sözüm-ona barış süreci aldatıcılığın altındaki bu türden siyasetin ve ekonominin kurbanlarıdır. Buna rağmen yakınlarda Filistin’de yerel siyasetçiler, uzun yıllar görmezden gelmelerinin ardından halkın birlik talebine nihayetinde boyun eğdiler.

Sonuçta, İsrail işgaline karşı halk direnişinde yeni bir safha açma çabalarına bu yeni destek; boykot, tecrit ve yaptırım (BDS) hareketinden önceki bir enerji ile küresel Filistin dayanışma hareketini perçinliyor.

Arap dünyasında ve Avrupa’daki sıradan insanlarca bu girişimin yeniden benimsenişi, bizlere böylesi bir alaycılık karşısında eylemsizliğe düşmekten ve felce uğramaktan kaçınmaya yardımcı olmalıdır. Filistin konusu hakkında batılı siyasi elitlerin eylemsizliği ve hegemonyacı söylemini hiçe saymak için hala çok daha fazlası yapılabilir. Halkının ve toprağının İsrail’ce yıkımına karşı süregelen direnişte oldukça mesafede kaydedildi.

Buna karşı yeni bir yasa olmasına rağmen Fransa’da İsrail mallarını ve kültürel temsilcilerini boykota devam edebilirsiniz. Eğer İsrail’deki Filistinliler, Nakba (İsrail Kuruluş Felaketi) anılmasına karşı yasaya meydan okuyabiliyorlarsa, sinsi Avrupalı yasalar ve düzenlemeler de aynı şekilde yok sayılabilir. Mahcup Dışişleri’ne ve resmi akademik duruşa rağmen İngiliz üniversiteleriyle İsrail arasındaki akademik kurumsal bağlantıya engel olabilirsiniz. Son olarak, “liberal” Avrupa ve Amerikan medyasının arsız betimlemesine rağmen alternatif medya aracılığıyla gerçek ve büyük resmi yayabilirsiniz.

Obama’nın 2 konuşmasının ardından dünya garip bir yer oldu. Obama, Berlusconi, Netanyahu, Cameron, Merkel ve onların cinsi arasındaki fark kayboldu. Bir süre bazı Filistinli liderleri, bu şerefsiz batılı liderler grubu arasında sayılabilirdi. Şükür ki bu tehlike geçti.
İsrail durumunda ve tıpkı batılı siyasi sistemlerde olduğu gibi, siyaset içerisinde değişim seçeneği şüpheli ve bu kadar enerji bahşetmek faydasız olabilir. Fakat orada olmayan her şey; kiliseler, camiler, ilerlemeci sinagoglar, dünya görüşüne sahip ehramlar, toplum merkezleri, sosyal ağlar ve hükümet-dışı organizasyonlar, alternatifin var olduğuna işaret ediyor.

Filistin’in etnik temizliğine karşı bitmez mücadele, batılı erk koridorlarının dışarısında sürmeye devam edecek. Orada nihayetten emin olmasak da Mısır ve Tunus’tan öğrendiğimiz şey, erk koridorları dışındaki mücadelelerin liderler, iyi-yağlanmış organizasyonlar ve başkaları adına konuşan insanlar beklemediğidir.

Eğer bu mücadelenin parçası olmak istiyorsanız, dünyamızın talihsiz Obamalaştırılmasına aldırmadan elinizden ne geliyorsa yapın.

İlan Pappe

*Ilan Pappe, Exeter Üniversitesi Filistin Araştırmaları Avrupa Merkezi Direktörü ve Tarih Profesörü. En son kitabı: “İsrail’de Akademik Özgürlük Mücadelesi”.

Bu haberler de ilginizi çekebilir