• DOLAR 33.698
  • EURO 37.143
  • ALTIN 2716.535
  • ...
YAHUDİ LOBİLERİNİN Amerikan Hakimiyeti Zayıflıyor mu?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İbrahim Toprak / Doğruhaber

Amerika’da yaklaşan başkanlık seçimi öncesi Amerikan derin güçlerinin savaşı kıyasıya devam ediyor. Özellikle 2008 seçimlerinde Obama’nın seçilmesiyle Amerikan politikası İsrail çıkarlarını ön planda tutan bir yaklaşımdan uzaklaştı. Bu durum Yahudi lobilerinin karşısında güçlü bir yapının olduğu işaretlerini veriyor. Seçimler öncesi Amerikan derin güçlerinin mücadelesi, Yahudi lobilerinin Amerikan siyaseti üzerinde etkisini yitirmesi, derin güçler arasındaki denge ve daha birçok konuyu Prof. Dr. Mehmet Can ile konuştuk. Bugüne kadar dillendirilmeyen çarpıcı bilgileri Doğruhaber’e anlatan Prof. Can, Amerika’nın görünmeyen yüzüne ışık tuttu.

YAHUDİ LOBİLERİ KARŞISINDA BİR GÜÇ VAR

Obama’nın 2008’de seçilmesi üzerinde çok konuşuldu ve analizler yapıldı. Siz, Obama’nın seçilmesinin arkasındaki asıl gücü neye bağlıyorsunuz?

“Obama, postmodern darbe” isminde bir kitap var. O kitapta yazar, Obama operasyonunun arka planını anlatmaya çalışmış. Ama ortalık bulanık olduğu ve net bir bilgi de bulunmadığı için bir toz bulutu söz konusuydu. Bu röportajla da birazcık bu toz bulutunu aralamaya çalışacağız. Obama’yla beraber Amerikan politikası İsrail çıkarlarını ön planda tutan bir yaklaşımdan uzaklaştı. Muhakkak Yahudi lobilerin üzerinde bir güç odağının varlığı hissediliyor. Ancak ben bunu teşhis eden bir dokümana rastlamadım. 

YAHUDİLERE DÜZENLENEN OPERASYON

Amerikan seçimleri yaklaşıyor ve her ne kadar cumhuriyetçilerin adayı zayıf olsa da kıyasıya bir yarış devam ediyor. Sizce Amerikan sistemi içinde farklı güçler var mı?

Yahudi lobisi için ABD’nin Irak işgaline itilmesi kolay olmadı. Hatırlanacağı gibi Yahudi Neo-Con basın tarafından pompalanan “Saddam’ın kitle imha silahları olduğu”, “Irak halkının Amerikan askerlerini çiçekle karşılayacağı” yalanları, 7 Ekim 2003 tarihli Birleşmiş Milletler Kitle İmha Silahları Denetçilerinin Irak Raporu ve ilk asker tabutlarının gelmeye başlamasıyla delinmiş oldu.

2006’ya gelindiğinde Irak işgalinin Amerikan kamuoyundaki desteği yüzde 30’larda sürünüyordu. Amerikan halkının bu aldatılmışlık duygusu, Yahudi lobisinin ördüğü örümcek ağını parçalamaya başladı. Amerikan gücünün Yahudi lobileri tarafından yanlış yönlendirildiğine dair kanı yaygınlaşmaya başladı.

2004 Eylülünde FBI, Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarıyla Pentagondaki Yahudi asıllı personel hakkında geniş bir soruşturma başlattı. Bu soruşturmalar çerçevesinde Steven Rosen ve Keith Weissman dâhil olmak üzere birçok şüpheli mahkeme karşısına çıkarıldı. Eski Savunma Bakanlığı görevlilerinden Lawrence A. Franklin, Steven Rosen ve Keith Weissman’a verdiği gizli bilgiler sebebiyle 12 yıla mahkûm olduğu halde, davanın devamı ABD’nin sırlarının açıklanması sonucunu doğuracağı gerekçesiyle bu iki AIPAC çalışanı hakkında takipsizlik kararı verdiler.

Steven Rosen Israil’e döndü ve Tel-Aviv’de daha sonra kurulan “Obama’yı İzleme Enstitüsü”nün başına getirildi. Keith Weissman ise 2010’da Hürriyet gazetesine verdiği mülakatta ABD Yahudi lobi kuruluşları olarak Erbakan Hükümeti’ni nasıl düşürdüklerini anlatıyordu.

Bu araştırmalar, Amerika’daki Yahudilerin Amerikanın gücünü, Amerika aleyhine suistimal ettiklerine inanan çevreleri birleştirdi. Rockefeller, Soros cephesi Yahudi Lobisi’nin karşısında yerini aldı.

AMERİKA İÇİNDEKİ GÜÇ MÜCADELESİ İNCELENMELİ

Amerika içindeki güç dengeleriyle ilgili neler söylersiniz?

Amerikan sistemi içinde “güç mücadelesi” Türkiye ve Ortadoğulu analistler tarafından çok iyi incelenmesi gereken bir konudur. Bu, dinamik ve karmaşık bir hadisedir.

YAHUDİ LOBİLERİNİ ZİYARET ETMENİN BİR ANLAMI VAR

Peki, İsrail yanlısı lobi grupları ve özellikle AIPAC, ABD seçimlerinde ne rol oynuyorlar ve neden bundan sonraki ABD başkanı olmak için yarışan kişiler AIPAC’a kur yapıyor? ABD Başkanı Barack Obama’nın İsrail ile ilişkileri, Cumhuriyetçiler dâhil seleflerinin ilişkileri ile karşılaştırıldığında ne sonuç çıkar?

Amerikan Başkanlık seçimi yaklaşırken Yahudi lobisinin amiral gemisi AIPAC, 13 bin kişinin katıldığı bir konferansla gövde gösterisi yaptı. Bu lobi kuruluşu, ABD başkan adaylarının tamamı için vazgeçilmez bir kampanya durağı haline gelmiştir. AIPAC’in dindar seçmenlerle, bilhassa evanjeliklerle güçlü bağları vardır. Haliyle bu, Amerikan siyasetinde çok etkili bir güçtür. Ancak Yahudi lobisi karşıtları da vardır. Nitekim “işgal hareketi’nden göstericiler ”İran savaşına hayır”,  “ABD vergi gelirlerinden İsrail’e para yok” pankartları taşıyarak Lobi binası önünde gösteriler yaptılar.

Ayrıca bu konuları tartışmak için Ulusal Güvenlik İşleri Yahudi Enstitüsü JINSA’dan Larry Greenfield ve İsrail Lobisi ve ABD dış politikası kitabının yazarlarından John Mearsheimer, eski Beyaz Saray ve ABD Dış işleri bürokratlarından Hillary Mann Leverett,  El Cezire’nin sunucusu Anand Naidoo ile bir araya geldi. Belki okuyucularımızdan bu programı izleyenler olmuştur.

Hillary Mann Leverett, eski Beyaz Saray yetkilisi şöyle diyor:

“Bütün ABD başkan adayları için, AIPAC’a gitmenin, İsrail lobisi ile olumlu etkileşim kurmanın önemi çok büyüktür. Bu davranış o adayın güçlü olduğunu, ABD’nin İsrail’e karşı uyguladığı istisnacılık(imtiyaz) politikasına,  ABD’nin hala dünyanın önemli ve vazgeçilmez milleti olduğuna inandığını gösterir. Ayrıca ABD’nin Orta Doğu’da belirleyici bir etkiye sahip olduğunu, İsrail’e yönelecek gerçek ya da muhtemel bir tehdide karşı duyarsız kalmayacağını gösterir. Ayrıca Yahudi lobilerini ziyaret, adayın buradan oy ve finansman almasını sağlar.”

YAHUDİLER’LE OBAMA’NIN ARASI AÇIK

Amerikan lobileri ile Obama’nın arasının açık olduğu yorumları yapılıyor. Bu durumu bir örnekle açıklayabilir misiniz?

Obama AIPAC’in 13 bin kişilik kongresinde konuştu ve orada İsrail benim şahsımda en büyük dostluğu bulacaktır, dedi ve büyük bir laf etti. Ama İsrail’in İran saldırısını desteklediğine yönelik beklentileri de karşılamadı. Öte yandan bir İsrailli gazeteci ve siyasi analist Chemı Shalev, Obama’yla ilgili şu tespiti yapıyor: “Obama İsrail’e Reagan’ın davrandığı gibi davransaydı, bundan dolayı senatoda yargılanabilirdi. Oysa İsrail ile eski Başkan Ronald Reagan’ın çatışmaları sert ve kişisel olduğu halde,  Cumhuriyetçi muhafazakârlar ona saygı duyar, Yahudiler de onu büyük bir dost olarak hatırlar.”

CUMHURİYETÇİLER YAHUDİLERDEN DESTEK BEKLİYOR

Peki, Cumhuriyetçi adayların Yahudi lobilerine karşı tutumu nedir?

‘Süper Salı’ - ABD Başkanı’nın yerine geçmeye azimli Cumhuriyetçi aday Mitt Romney AIPAC konferansına uydu bağlantısı yoluyla katıldı. Cumhuriyetçilerin bir kısmı, yönetiminin İsrail ile olan ilişkisi üzerinden ABD Başkanına saldırmaya çalıştılar. Ve tüm Cumhuriyetçi başkan adayları Obama’yı İran’a zayıf, İsrail için güvenilmez bir ortak olarak tasvir etmeye çalıştılar.

Mitt Romney şöyle dedi: “Yönetiminden birçok açıklama duyduk. Bu açıklamaların açık mesajı, İran’a karşı yapılacak bir askeri eylemin maliyeti konusunda İsrail’i uyarmak olmuştur. Böyle uyarı açıklamaları yapmamız gerektiğine inanmıyorum...”

OBAMA İRAN’A SALDIRMAKTAN YANA DEĞİL

Amerika Genelkurmay Başkanı geçtiğimiz günlerde “İsrail İran’a saldırırsa ona suç ortağı olmayız” dedi. Bu sözünü nasıl anlamak lazım?

Benjamin Netanyahu’dan önceki İsrail Başbakanı Ehud Barak, Bush’u İran’a saldırtmak için çok uğraşmıştı. Hatta Oval Ofis’i son ziyaretinin tek gündemi buydu. Bush, Irak işgali dersinden sonra bu maceraya evet demedi. Obama zaten biraz da Irak işgaline tepki oyları ile başkan seçildiği için, hatta seçim kampanyası sırasında bile, İran’la savaşmaya değil, görüşmeye gidileceğini ifade ediyordu. Son AIPAC konuşmasında da İsrail’in İran saldırısına değinmedi.

Obama yönetiminin genel tavrı, Amerikan ordusunun Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey tarafından da tekrarlanmış oldu.

Bazı yorumcular, Obama’nın vitrin değişikliği amacıyla seçildiğini fakat daha sonra Yahudiler tarafından sevilmediği halde Amerikan sistemi içindeki bazı büyük güçlerin desteğiyle Obama’nın konumunu koruyabildiğini ifade ediyor. Buna da başına Amerikan başkanı Bill clinton’a musallat ettikleri Monica Levinski türü bir komployu Obama’nın getirememelerini delil olarak getiriyorlar. Bu konuda neler söylersiniz?

Amerika, dünyadaki vahşi kapitalizmin kaynağıdır. Bütün dünya insanlığı gibi Amerikan halkı da vahşi kapitalizmin sonuçlarından muzdariptir. Son seçimlerde Amerikalı orta sınıf Yahudiler (Amerika’daki Yahudilerin %60’ı) bile Yahudi lobilerinin çağırılarını aşarak Obama’ya oy vermişlerdir. Vahşi kapitalizm’e karşıtlık,  ABD solu diye tanımlanan, sosyal reformlardan yana bir kamuoyu ortaya çıkarmıştır. Obama’nın başkanlık seçim kampanyasının bel kemiğini “sağlık sigortası” teşkil ediyordu. ABD’deki bu sosyal reform yanlısı siyasi görüş, son dört senede daha da güçlenmiştir. Bu siyasi ekol, Amerikan varlığının savaşlarda harcanmasına, savaşlara karşıdır.

Bu seçimlerde Obama savaş karşıtı, Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney ise “şahin” olarak kampanya yürütüyor.

ABD’de güç yarışında Yahudi varlığının karşısında oluşmaya başlayan, sosyal adaletçi, savaş karşıtı eğilim, Rockefeller, Soros gibi sermayelerin desteği de bu seçimde de favori gibi görünüyor.

OBAMA’NIN TEKRAR SEÇİLMESİ ISRAİL’İ DÜŞÜNDÜRÜYOR

Müslümanlar Amerikan sistemi içindeki güçlerin çekişmesinden yararlanabilir mi?

Obama’nın başkanlık döneminde Amerikan dış politikası, Israil’in çıkarlarını, Amerikan çıkarlarının üzerinde tutan bir politika olmaktan önemli ölçüde uzaklaştı. Kuzey Afrika’da ve İslam coğrafyasının diğer bölgelerindeki sosyal gelişmelerin, İslam algılayışındaki yükselişin, iktidar değişiklikleri ile ara sonuçlar almasında Amerikan politikasının önemli payı vardır.

Amerika’daki savaş karşıtı, sosyal reformlardan yana, Amerikan gücünün Yahudiler tarafından istismar edilmesine karşı olan siyasi akımların iktidar olması, Türkiye’nin de içinde bulunduğu İslam coğrafyası için çok önemlidir

Obama’nın tekrar seçilme ihtimali Israil’i derinden düşündürmektedir. ABD Yahudi lobileri henüz saflarını netleştirmemekle beraber, Obama karşısında kümelenmeğe başlamışlardır.

 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir