• DOLAR 34.604
  • EURO 36.632
  • ALTIN 2936.109
  • ...
Ey Müjdeleyici Rüzgarlar Esin!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Onlar, yüz binlerce insan arasından seçildiler. Tıpkı Peygamberler gibi ve şu an kimi on, kimi, beş kimi yirmi senedir cezaevinde. Evet, zahiri olarak bakıldığında pek hoş görünmüyor; ama batında mükemmel bir portre var ortada, İlahi bir portre. Ne mutlu onlara, ama bunu kimse anlamıyor. Ve bu süre uzadıkça Allah’ın onları ne kadar çok sevdiği anlaşılıyor. Aslında bana göre orası cezaevi değil orası yakine ulaşmanın yeri yani Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etme yeri, orası vuslat yeri, orası Safa ve Merve, orası İsmail’in kurban edildiği yer, orası Hz. Adem ve Havva’nın buluştuğu yer ve orası Yakub’un Yusuf`a kavuştuğu yer.

Bu vaad gerçekleşecek; ama onlar yakine ulaştıktan sonra. Bana göre onlar Yusufi değil, onlar Yasin Sûresindeki şehrin öte yanından koşarak gelen adamlar. Onlar ki, “uyun elçilere” dediler yani tebliğ ettiler. Ne mutlu onlara ki, onların her biri sanki bir Peygamberin imtihan edilişi gibi imtihan ediliyor. Çünkü ben onların hayatlarında bunu görüyorum. Kimi İbrahim, kimi Eyüb, kimi İsa, kimi de Yunus gibi sanki. Ve bazen de azabı hak etmemize rağmen sanki Allah onlar sayesinde azabı bizden geri çeviriyor.

Ve böylece Allah işlerimizi rast getiriyor. Onlar yurtlarına müjdeleyici rüzgarın estiği bir zamanda dönecekler. Çünkü onlar öyle gitmişlerdi. Sessiz sedasız olacak gelişleri, belki kimseler bile duymayacak. Ve onların gelişlerinden bir müddet önce, biz onların kokusunu alacağız. Onlar kimsenin beklemediği ve ummadığı bir zamanda gelecekler. Yani bizde ihlasın bittiği yerde. Ve bize “uyanın” mesajı vererek gelecekler.

‘Allah’ım sen bu zavallı topluluğa yardım et’ diye dua edecekler. İşte bu sözler balyoz gibi başımıza inecek ve’ yazıklar olsun bize’ diyeceğiz. İşte hayat, işte zindan ve işte özgürlük. Onlar zindanda olsalar bile azad. Aslında kafesin kapısı ardına kadar açık onlara. Ve Allah onlardan onlar da Allah’tan razı olmuş bir şekilde girdiler oraya, yani ‘raziyetul marziye’ oldular.
Ve şimdi asıl zindanlılara (zindandakilere) gelelim, işte onlar biziz. Öyle hapis edilmişiz ki sanki kapılar bir daha hiç açılmayacak gibi. Ve içine girdiğimiz bu kafes ruhumuzu daraltıyor. Ama bunu kimse anlamıyor. Ve her şey sanki göründüğü gibi algılanıyor. Şimdi kimin özgür olduğunu anladınız mı?
 
Erva Yıldız / doğruhaber
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir