Bir Emr-i İlahidir Tesettür
Allah (cc)`ın istediği ölçülere uygun olarak, edebi, hayâyı ve toplumsal âhlak kültürünü koruyacak şekilde giyinmeyi talep eden bir emr-i ilahidir tesettür…
Tesettür, diğer farzlar gibi İslam’ın temel değerlerinden biri ve İslam kadınının nasıl olması gerektiğini gösteren bir sembolüdür…
Aynı zamanda tesettür, uğruna savaşacak kadar değer verdiği ve vazgeçilmez gördüğü bir şiarıdır dinimizin…
Medine’de bir Yahudi’nin, dükkânına gelen Müslüman bir kadının örtüsünü açması, Hz. Resulullah aleyhi’s-salatu ve’s-selam’ın savaş ilanı için bir sebep olmuştur. Aynı şekilde Anadolu’nun güneyini işgal eden Fransız askerlerinin Maraş’ta bir Müslüman kadının peçesini açmaya çalışması, Sütçü İmam önderliğinde bir direnişin başlamasını tetiklemiştir. Yani tesettür, Müslümanlar için bir şeref, bir onur, bir haysiyet olarak görülmüştür dinimizce…
Fıtrat dini olan yüce İslam’ın hedefinde, tertemiz bir toplum kurmak vardır çünkü…
İslam’ın hedeflediği tertemiz toplum, Allah (cc)’ın insana verdiği fıtri eğilimlerin, yine O’nun gösterdiği ilkelerle bir disiplin altına alınmasıyla sağlanabilir ancak. Bu ilkelerin en önemlilerinden ve İslami kimliği oluşturan en mühim prensiplerinin başında da tesettür gelmektedir hiç şüphesiz…
Bir toplum, tesettürüne sahip çıktığı müddetçe, orada edepsizlik, âhlaksızlık, terbiyesizlik, hayâsızlık, fuhşiyat, gayri meşru ilişkiler gibi hastalıkların zemin bulması zor olduğu gibi, o toplumun dine bağlılığında, İslam’ı sahiplenmesinde, sünnete tabi oluşunda da kırılmalar olmaz kolayca…
Bu açıdan tesettür, bir toplumun İslam’a bağlı olup olmadığını anlamak için belirleyici bir unsur olmuştur daima…
Her tesettürlü İslam kadını, kendi şahsında İslam’ı temsil etmektedir ve İslam’ın ne denli uygulandığı, onun tesettürüyle ilan edilmektedir bir toplumda…
Tesettürün bu belirleyici gücü nedeniyle, İslam kadını kendisiyle gurur duymalı, taşıdığı misyona halel getirecek bir davranış içine girmemeli, bir sancaktar gibi tesettürünü gururla taşımalıdır gittiği her yerde…
Tesettür, kalbi temizlemek, ahlaklı görünmek, çevresine namuslu olduğu izlenimini vermek için değildir sadece… Yüce Allah (cc)’ın Kitab-ı Kerim’inde farz kıldığı bir emr-i ilahi olduğu için bürünmelidir İslam kadını tesettüre…
Allah (cc)’ın emrine uyarak tesettüre bürünen her kadın, tesettürüyle çevresine edep, hayâ, namus ve âhlak timsali olduğunun izlenimini kendiliğinden veriyor zaten…
Yani tesettürle, Allah (cc)’ın bu önemli emri uygulanırken, aynı zamanda kadınlarımız kötü niyetli erkeklerin kem gözlerinden ve kötü bakışlarından korunmuş olmaktadır kendiliğinden.
Bir kadın kendisine ne kadar güvenirse güvensin, kendisinden ne kadar emin olursa olsun, eğer yeterli bir tesettüre bürünmemişse, kendisini görecek erkeklerin kötü bakışlarından emin olamaz…Sadece insanlara değil, tabiatın canlı ve cansız mahlûklarına da şamildir örtü ve tesettür… Yüce Rabbimiz, kâinatı dahi rahmetinin bir parçası olan örtüyle korumakta, dünyayı ozon tabakası ve atmosferle çepeçevre kuşatıp güneşin zararlı ışınlarından ve meteorlardan korumaktadır…
Bu birkaç örnekle örtünün faziletini ve taşıdığı değeri, tabiatın şuursuz varlıklarında dahi görebiliyorken, peki nasıl olur da insan denilen eşrefi mahlûkat, örtüsünü üzerinden atmakta, Allah (cc)’ın örtü emrine muhalefet etmekte, adeta kâinatın kanunlarına meydan okuyarak soyunmakta, açılıp saçılmaktadır?
Fitnenin evlerimizin içine kadar sirayet ettiği bu zamanda, tüm Müslüman kadınların gerektiği şekilde tesettürlerine sahip çıkmaları dua, dilek ve temennisiyle…