• DOLAR 32.579
  • EURO 35.03
  • ALTIN 2428.678
  • ...
...Ve Gecenin Bir Kısmında O`na İbadet Et!
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
İlim İrfan-Doğruhaber

 

Teheccüd namazını teşvik eden birçok ayet ve hadis-i şerifler vardır.

 

Gece namazı Hz. Resulullah aleyhi’s-salatu ve’s-selam için farz, ümmeti için müekked sünnetlerdendir. Müekked sünnet Hz. Resulullah aleyhi’s-salatu ve’s-selamın her zaman kıldığı hiç terk etmediği sünnettir. Gece namazının diğer adı “Teheccüd”dür. Teheccüdün anlamı uykuyu terk etmektir.

 

Allahu Teâlâ buyuruyor:
—Gecenin bir kısmında O’na(Rabbine) ibadet et ve gece, uzun uzun O’nu tesbih et!” (Dehr: 26)
— “(O takva ehli iyilik yapanlar) gecenin pek az kısmında uyuyorlardı ve seher vaktinde hep istiğfar ediyorlar.” (Zariyat: 17–18)
—Yanları (ibadet için) yataklardan kalkar, uzaklaşır (uykularını terk ederler); korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayra sarf ederler. Hiç kimse, yaptıkları iyi işlere karşılık onlar için nasıl bir sevindirici nimet gizlenmiş olduğunu bilemez.” (Secde: 16–17)
 
Evet, gece yarısı tatlı uykusunu terk ederek ve Allah (cc)’ın emrine uymayı nefsin hevasına tercih ederek kalkmak… Güzel bir abdest alıp uyku mahmurluğunu üzerinden atıp tertemiz ve dinç olarak dikilmek… Herkesin uykuda olduğu, ortalığın sakinleştiği bir anda dinlenmiş bir zihinle okuduklarını, söylediklerini iyice anlayacak şekilde kâinatın yaratıcısı, en gizli fısıltıyı işiten, en ufak şeyleri gören ve gizli-aşikâr her şeyden haberdar olan Allah Azimu’ş-Şan’ın huzur-u âlisinde el bağlamak…
 
“Allah-u Ekber” deyip tahrim tekbiri ile O’nun yegâne yüceliğini ilan etmek… “Veccehtu” diyerek şirkin her çeşidinden uzak, hanif bir Müslüman olarak tüm varlığıyla Rabbü’l-Âlemine yönelmek, teslim olmak ve adanmak…
 
Sonra hiç kimsenin aracılığı olmaksızın her şeye gücü yeten, yüceler yücesi Rabbine direk hitap etmek, övgülerini, kulluğunu, zaafiyetini O’na arz ederek yardım ve hidayetini talep etmek, O’nunla hemhal olmak…
 
Bundan daha büyük bir saadet, bir mutluluk, bir huzur düşünülemez. Bu halden alınan hazzı tarif etmek mümkün değildir.
Bu haz, huzur ve saadetten mahrum kalmak hüsrandır, ziyandır ve takva cephesindeki yüksek derece ve rütbeler noktasında bir kayıp ve iflastır.
 
 

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir