• DOLAR 32.205
  • EURO 35.116
  • ALTIN 2500.695
  • ...
Şehadetle Gelen Uyanış
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

1990’lı yıllarda genç bir kadın. Adı Meryem evli ve iki çocuk annesi ve 8 aylık hamile, eşi Bilal ise İslamı en iyi şekilde yaşamaya çalışan bir eş ve bir Baba. Bilal sürekli Meryem’e bir şeyler verme gayretinde. Meryem ise dünya hayatını seven İslam bilgisi olmayan hatta namazlarını bile doğru dürüst kılmayan bir bayan.
 

90’lı yıllar karmakarışık her gün birileri öldürülüyor, kepenkler kapatılıyor, insanlar dışarıya çıkmaya bile korkuyorlar. Ama bir grup insan vardı ki Allah rızasını kazanmak bir şeyler yapmak gayretiyle canlarını, mallarını ve hatta evlatlarını bu yolda seve seve feda ediyorlardı. Meryem’e bunlar çok ters geliyordu. Bu dünyada rahat bir şekilde zevkü sefa içinde yaşamak varken neden bu sıkıntıları çekiyorlardı. Bir türlü anlam veremiyordu. Eşi sürekli evde İslam’dan ve onun güzelliklerinden, tesettürden bahsedip Meryem’i geliştirmek ve İslam’a kazandırmak istiyordu. Fakat Meryem bir türlü yanaşmıyordu.
 

Günlerden bir gün Nusaybin’den bir tanıdıklarının öldüğünü ve taziyeye gitmeleri gerektiğini Meryem’e söyledi. Meryem ise bu bozuk ortamda Nusaybin’e kadar gitmenin bir saçmalık olduğunu söyledi. Fakat eşinin ısrarlarıyla gitmek zorunda olan Meryem yolda gideceği taziye evini hayal etmeye başladı. Bu arada yollar onu korkutmaya ve ürkütmeye başlamıştı. Çünkü geçtikleri bütün yollarda kepenkler kapalı yollarda in cin top oynuyordu. Sadece arada bir askeri panzerler geçiyordu. Bu da Meryem’i daha çok ürkütüyordu. Meryem’in tuhafına giden arabaya bindiğinden beri diğer bacıların sürekli İslamı tebliğ etmeleri bütün olumsuzluklara rağmen korkusuz duruşları dikkatini çekmişti. Ve farkında olmadan az da olsa Meryem bunlardan etkilenmişti. Meryem tekrar taziye evini hayal etmeye başladı. Daha gençliğin baharında bir delikanlı zalimlerin elleriyle öldürülmüştü. Acaba annesi ne haldeydi. Bir anne için vazgeçilmeyen tek şey canından bir parça olan evladıydı. Kesin şimdi annesi ayılıp bayılıyordu. Ve feryat figan ağlıyordur diye hayal ediyordu. Bu arada arabada bulunan diğer bayanların Allah’a tam bir teslimiyet gösterip, korkusuzca durmaları Meryem’i biraz olsun rahatlatmıştı. Şimdiye kadar gününü gün etmekten başka bir işi olmayan Meryem’in aklına günün sona ereceği ve o sonun bir başlangıç olduğu gelmeye başlamıştı. Ölüm bir son mu yoksa bir başlangıç mı, ölümü düşünürken içinde bir korku ve bir ürperti başlamıştı. Bu hal üzerine ölürse sonu ne olur diye. Bu sırada taziye evine vardıklarını söylemeleriyle bu düşüncelerden sıyrılan Meryem hemen kendini toparladı. Çünkü az sonra can paresini kaybeden bir anneyle karşılaşacaklardı. Ne haldeydi acaba?
 

Eve girdiklerinde onu şaşırtan evde hiç ses seda yoktu. Yoksa yanlış eve mi geldiler diye düşündü. Yo hayır yanlış ev değildi. İçerdekiler sünnete uygun bir şekilde bazıları sessiz bir şekilde ağlıyor, bazılarda Kur-anı Kerim okuyordu. Meryem buna bir anlam veremiyordu. Bu acıya nasıl dayanıyorlar ve bu şekilde oturup Kur-an okuyorlardı. Çünkü onun gittiği taziyeler böyle değildi. (bağırma, çağırma, ağıt yakmalar, yüksek sesle ağlamalar ) bu taziyede bunlar yoktu. Meryem bunun sebebini sonradan anlamıştı. Gözler ölen gencin annesini aradı ama anne başka bir taziyeye gitmişti. Meryem yine şok yaşıyordu. Canı evladı ölen bir anne nasıl ayakta duruyordu. Bu da yetmezmiş gibi bir de başka taziyeye gitmişti. Meryem bir türlü anlam veremiyordu. Bu nasıl bir teslimiyetti, sabır ve sevgiydi. Ve bir şok daha taziye evine geleli yarım saat olmamıştı ki Şehidin annesi geldi. Öyle bir duruşu vardı ki sanki bakanlara, “bir oğlum değil on oğlum olsa Allah yolunda feda olsun” der gibiydi. Meryem bekledi ki birileri onu teselli etsin. Ama anne misafirlerine hoş geldiniz dedikten sonra kısa bir süre okuyup İslamı tebliğ etmeye başlamıştı.
 

Sanki Meryem başka bir gezegende dolaşıyordu. İslamın hüküm sürdüğü bir gezegen. Meryem artık kopmuştu. Sanki Asrı saadeti yaşıyordu. Hani sahabeler Resulullaha, “Anam, Babam, Evladım sana feda olsun” demişlerdi ya şimdi de (Ayşe Teyze) Şehidin annesi canım ciğerim can parem cennet meyvam sana feda olsun ya Resulullah diyordu. “Oğluma ölü demeyin. Çünkü Şehidler ölmez oğlumun kanı boşuna akmamıştır. Öyle inanıyorum ki oğlumun dökülen her bir damla kanı insanların hidayetine, uyanışına vesile olacaktır” Bu konuşmalar uzadıkça Meryem’de uyuduğu gaflet uykusundan uyanıp kendinden geçmiş bir an geçmişiyle yüzleşip ağlamaya başlamıştı. Ömründe ilk kez Allah için gözyaşı döküyordu. Ve Şehidin şehadeti Meryem’in uyanışına vesile olmuştu.
 

Şimdilerde ise Meryem Allah’ın davasına dört elle sarılan, davasına hizmet eden bir mücahide olarak yaşamını sürüyor.
Dünyanın dört bir yanında Şehid düşen kardeşlerimizin şehadetlerinin uyuyan Meryem’leri uyandırması dileğiyle
Allah’a Emanet Olunuz…
 

Sultan Demir - Batman

 

Sevgili Genç Kardeşlerimiz!

Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.

Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber. com. tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfadan az olsun. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir