Pkk yöneticilerinden Duran Kalkan’ın önemli açıklamaları düştü basına.

Duran Kalkan; “PKK önemli bir paradigmasal değişim yaşadı. Kürt sorununun çözümünü devlet kurmaya bağlı olmaktan çıkardı. Demokratik çözümü öngördü, esas aldı. Demokratik toplum çözümünü temel bir çözüm olarak esas aldı.

Dolayısıyla devlete karşı devlet kurma biçiminden bir arayışı yoktur. (…) Pkk, Ankara’yı askeri yenilgiye uğratıp Türkiye’de bir silahlı devrim yapmayı hedefliyordu. Şimdi bunda da değişikliğe gitti. Ankara’yı askeri olarak yenilgiye uğratamazsa da siyasi olarak yenilgiyi hedefleyen bir mücadele anlayışını esas aldı, öngördü. Şimdi bu temelde mücadele ediyor. Belki Ankara’da askeri gücü, devleti tümden yenilgiye uğratamaz, ama AKP siyasetlerini geliştirdiği direnişle yenilgiye uğratabilir. Ankara’da bir siyasi değişime yol açabilir.”

Konuşmasında Pkk’nin 2(iki) yıldır bu siyaseti takip ettiğini söylemiş Kalkan.

Yani Oslo görüşmelerinin medyaya sızmasından önce Pkk, devletle değil AKP ile savaşma kararını vermiş.

Yani Silvan olayı bir yol kazası değilmiş.

Bunlar işin bir boyutu. Bir de diğer boyutu var ki, o daha da dehşet verici.

Neden iki yıl?

Tam da iki yıldır askeri vesayetin zayıflamış olmasından kaynaklanıyor olmasın bu strateji değişikliği! Daha önceden “devletle olan savaş” birilerinin maddi ve siyasi rant elde etmesini sağlayan bir “al gülüm ver gülüm” savaşı olabilir mi?

Duran Kalkan’ın bu konuşmasına paralel sayılabilecek bir de görüşme söz konusu oldu. Eşbaşkanlardan Selahattin Demirtaş ile Hikmet Çetin arasında.

Demirtaş, BDP’nin başındaki isim. Hikmet Çetin ise eski siyasetçi.

Eski siyasetçi dediğimize bakmayın devletin has adamı olduğu için aslında her zaman siyasetin içinde biri.

İsrail merkezli Peres Barış Merkezinin üyesi. Bu kurumun Türkiye’den iki üyesi varmış. Diğer üye Jak Kamhi.

Hikmet Çetin, NATO’nun Afganistan’daki sivil temsilciliği görevini yürüttü. İşte Demirtaş böyle bir adamla görüştü. Her ikisinin de AKP’den önceki devletle arası oldukça iyi.

İkisi de AKP karşıtı.

Duran Kalkan da savaşı devlete karşı değil de AKP’ye karşı verdiklerini söylüyor.

Taşlar yerine oturuyor öyle değil mi?