• DOLAR 34.521
  • EURO 36.583
  • ALTIN 2925.859
  • ...
Siyasileri Kapsayan  ‘Genel Af` Çıkarılmalı
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Şükrü Gündüz / Doğruhaber

Türkiye’de cezaevlerindeki doluluk oranı yüzde 110’lara ulaşmış durumda. Hukukçular bu durumun 2005 yılında yapılan değişiklikle beraber çok hızlı arttığına dikkat çekiyor. Türkiye’de cezaevlerinde yaşanan mağduriyetler sık sık gündeme geliyor ama bu sorunları ortadan kaldırmak için gereken adımlar atılmıyor. Hükümet cezaevlerindeki doluluk oranını düşürmek için çalışmalar yapacağına yeni cezaevleri inşa ediyor. Türkiye’de bu yıl açılması planlanan 22 cezaevi ile birlikte cezaevlerinin toplam kapasitesinin 134 bine, 2013’te 145 bine, 2014’te 172 bine, 2015’te 185 bine, 2016’da 192 bine, 2017’de de 215 bine ulaşması hedefleniyor. Yani Türkiye tam anlamıyla bir cezaevi devleti haline geliyor.

CEZAEVLERİNDEKİ DOLULUK ORANI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR

Türkiye’de cezaevlerindeki doluluk oranının her geçen gün arttığına dikkat çeken Hür-Der Batman Şube Başkanı Avukat Zekeriya Yapıcıoğlu, bunun en büyük sebebinin toplumdaki manevi boşluk ve hükümetin yanlış politikaları olduğunu söyledi. “Şanlıurfa’daki o elim hadiseden sonra Adalet Bakanı, kameralar karşısına geçip “Evet bir kapasite sorunumuz var ama Şanlıurfa cezaevindeki kapasite sorunu biraz da tadilattan kaynaklanıyor” dedi. Ben Adalet Bakanının bu açıklamalarını dinlerken taaccüp ettim, üzüldüm” diyen Yapıcıoğlu,  “Adalet Bakanının insanların gözü içine baka baka nasıl bunu söyleyebildiğine doğrusu hayret ettim. Hür-Der tarafından Şanlıurfa cezaevinde yapılan incelemede 350 kişilik cezaevinde 1050 mahkûm kaldığını kamuoyu ile paylaşmıştık. Cezaevinde kapasitesinin üç katı mahkûm kalıyordu. Tadilat olmasa bile bir odada kalması gerekenin üç katından fazla insan kalacak. Tadilattan dolayı ise bu sayı 4-5 kata kadar çıkıyor” diye konuştu.

CEZAEVLERİNDEKİ MAHKÛMLAR İNSANİ HAKLARDAN MAHRUM

“Türkiye’nin birçok cezaevinde özellikle bölgemizdeki cezaevlerinde kapasitenin üç katı insan kalıyor. Bu sayı niye bu kadar fazla? Niye cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı bu kadar fazla?” diye soran Yapıcıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu konu üzerinde çok fazla durulmadı. 2002 yılında toplam tutuklu ve hükümlü sayısı 60 binin altında iken bu rakam 2012 yılında nasıl oldu da 127 bine dayandı? Yüzde 210’luk bir artış var. 2005 yılından önce özellikle ceza infaz yasası ile ilgili mahkemelerin vermiş olduğu cezanın adli suçlar için 5/2’sini yatanlar tahliye oluyordu. 2005 yılındaki değişiklik ile bu süre arttırıldı. Cezaevindeki mahkûmların artmasının sebeplerinin birisi de budur. Bu kadar dolu cezaevlerinde insanlara sadece hapis cezası çektirilmiyor. Aynı zamanda mahkûmlar bütün insani ihtiyaçlarından mahrum ediliyor. Eğer siz devlet olarak yaptığınız kanunlara uygun bir şekilde insanlara cezalarını çektiremiyorsanız o zaman cezaların infazını erteleyin. Cezaevlerinde yer boşaldıkça cezası kesinleşen insanları çağırırsınız veya gider yakalarsınız. İnsanlara bu şekilde işkence etmeye gayri insani, onur kırıcı cezalarla cezalandırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Allah bunun hesabını sorar. Millet de bunları öğrendikten sonra bir gün bunların hesabını sorar.”

ALLAH’TAN KORKUN İNSANLARIN GİZLİ KUSURLARINI ARAŞTIRMAYIN

İktidardaki partinin kurucularının dindar insanlar olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu,  “Başbakan sık sık ‘Biz Allah’a hesap vereceğiz. Bunu göz önünde bulunduran kişileriz’ diyor. O zaman ben Adalet Bakanına ve Başbakan’a şunu tavsiye ediyorum: Hucurat süresinin 12. Ayetini okusunlar. ‘Ey iman edenler zandan sakının. Muhakkak ki bazı zanlar günahtır. Ve tecessüs etmeyin (insanların hatalarını araştırmayın)’ Müfessirler bunun sadece fertlere hitap eden bir ayet olmadığını aynı zamanda devlete ve yetkililere de hitap ettiğini belirtiyorlar. Allah’tan korktuğunu söyleyen insanların yönettiği bir devletin kendi insanlarının gizli kusurlarını araştırarak suç ve suçluyla mücadele yöntemini benimseyemez. Suç, açığa çıkıp aleniyet kazandıktan sonra onunla mücadele edilir.

SUÇLA BÖYLE Mİ MÜCADELE EDİLİR?

Bir insan perde arkasında bir kusur işliyorsa bu kusuru açığa çıkmadığı zaman o insan kendini düzeltmese de “Acaba bu kusurum ortaya çıkar mı?” diye endişe edip bundan vazgeçmesi kuvvetli bir ihtimal olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, “Ama siz o perdeyi yırtıp bu insanın topluma kötü örnek olabilecek insanların sayısını çoğaltırsanız toplumu ifsat etmiş olursunuz. Kimse işin bu yönünü fazla önemsemiyor. Zannediyorlar ki çok iyi bir şey yapıyorlar. Memleketimizde mahkeme kararıyla milyonlarca insanın telefonları aylarca ve yıllarca dinleniyor. İnsanların kendi eşiyle, akrabasıyla, arkadaşıyla yapmış olduğu görüşmeler, e-mailleri, kısa mesajları takip altına alınıyor. Acaba bunlarda suç unsuru var mı? Bir şey bulduklarında bunu bulduk diyorlar. Bir şey bulamadıklarında ise zanla hareketle bu adam şunu söyledi, aslında kast ettiği şudur, denilerek insanları alıp cezaevlerine tıkıyorlar. Suçla böyle mücadele edilmez”  şeklinde konuştu.

DİNDAR BİR NESİL BÖYLE YETİŞMEZ!

Yapıcıoğlu, “Gizli kalmış, açığa çıkmamış kötü hareketleri ve suçları bertaraf etmek için insanların maneviyatlarını yükseltmek gerekir. Başbakan ‘Dindar bir nesil yetiştirmek istiyoruz’ dedi. Siz her insanın başına bir polis dikemezsiniz. Ama her insanda vicdan denen bir bekçi var. İnsanların fıtratı bozulmamışsa, kalplerindeki vicdan denilen o bekçi insanların suç işlemesini önler. Eğer siz o bekçiyi öldürür, işlevsiz bırakır, maneviyatı toplumdan ve fertlerden alırsanız, onun suç işlememesi için bir neden kalmaz. Ahirete inanmayan birisi eğer sadece ‘Hayat bu dünyadan ibaret. Biz toprak olup yok olacağız’ derse başkasının malını çalmasına ve gasp etmesine ne engel olabilir?” dedi.

HÜKÜMET ELEŞTİRİLERİ DİKKATE ALMALI

Hükümetin yaptığı yanlışları görebilmesi için mutlaka eleştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Eleştiri önemlidir ve değerlidir. Eğer eleştiri haksız ise eleştirilen kişi kendi hakkındaki bu yanlış düşünceyi düzeltme fırsatı elde eder. Eğer eleştiri haklı ise bu durumda kendisini düzeltme fırsatı elde eder. Ama eleştiri yaparken de bunun yanında doğruyu da göstermek lazım” diye konuştu.

ÇÖZÜM İÇİN ÖNERİLER

Hür-Der Batman Şube Başkanı Avukat Zekeriya Yapıcıoğlu, cezaevindeki doluluk oranın azaltılması için şu önerilerde bulundu:

- Telefon dinlemeleri ve iletişimin tespiti ile ilgili kanunlar derhal yürürlükten kaldırılmalıdır.

- Toplumun maneviyatının yükseltilmesi yönünde çaba sarf eden Sivil Toplum Kuruluşlarının önü açılmalıdır.

- İnfaz Yasasında değişiklik yapılarak cezanın infaz edilen kısmı aşağıya çekilmelidir.

- Daha önce birkaç defa kısmi af çıkarıldı. Bundan siyasi mahkûmlar yararlanamadı. Siyasi mahkûmların da yararlanacağı genel bir af çıkarılmalı.

- Hâkimlerin çok kolay ve basit gerekçelerle tutuklama kararı verdikleri bir gerçektir. Tutuklama bir infaza dönüştürülüyor. Tutuksuz yargılanmanın esas olduğu yönünde hâkimlere ciddi bir bilinç verilmelidir.


 

Bu haberler de ilginizi çekebilir