"Arap Baharı"ndan önce,Türkiye`nin Dostluğu ile Suriye`yi İran`dan kopararak tamamen kendi tarafına çekmeye çalışan batı, ayaklanmaların çıkması ve ayaklanmaları kendi lehine kanalize etmeye çalışması, bu konuda bazı ülkelerde (Libya gibi) başarılı olmasıyla beraber Türkiye`nin Suriye dostluğu projesinin artık işe yarayamayacağını anlayarak Suriye`deki ayaklanmaların başladığı günden beri yine Türkiye`nin düşmanlığı ile Suriye`yi ele geçirmeye çalışıyor.

Ta başından beri batının emriyle (kışkırtması-pohpohlaması-süpersin-bölgede en büyük güçsün demeler de çabası) Suriye`yi vurmak için kamuoyu oluşturmaya çalışan Türkiye(Devlet ve Hükümet işbirliğiyle) bir türlü başaramadı; Ülkede istediği bir kamuoyu oluşturamadı.

Şimdiye kadar Özellikle Türkiye`deki halkın (gerek hükümet tabanı gerekse de diğer siyasi kesimlerin) Suriye müdahalesiyle Ortadoğu’da daha büyük bir kargaşayı istememesi hükümeti, batının isteklerine karşı temkinli davranmaya itti.

Batının talimatları ile halkın Suriye müdahalesine karşı çıkması arasında kalan Türkiye`nin, halkı tatmin edebilmek için Milli duyguların kullanılması gibi bazı argümanlara ihtiyacı vardı.

Türkiye, Bir yıldan fazladır söylediği sert sözlerden sonra yaklaşık bir ay önce de Suriye Baas rejimi ile tüm iletişim kanallarını kesti. Suriye ile diplomasiyi bitirdi. Türkiye tüm iletişim kanallarını kestiği bu ülkenin hava sahasını bir savaş uçağı ile ihlal etti. Bunun sonucunda ise uçağı düşürüldü.

Kurt, kuzuyu yiyecek.

Türkiye, Suriye`nin bütün alttan alma çabalarına rağmen Suriye`yi Hasmane tavır almakla suçlayıp, ülke kamuoyuyla beraber dünya kamuoyunda  Suriye`ye saldırmak için zemin hazırlıyor.

Unutulmamalı ki olası bir savaş halinde Ortadoğu`daki bir çok ülkenin de taraftarı olacağı bu savaş sürecinde (süreç ister uzun ister kısa olsun fark etmez)Batının emri ile hareket ettiği ortaya çıkan Türkiye girdiği bu büyük çıkmazda kaybolur.

Şefik Mert/Doğruhaber