• DOLAR 34.542
  • EURO 36.635
  • ALTIN 2921.615
  • ...
Hazar Denizi Yakında Isınacak
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Riyad Makayev / Analiz

Hazar Denizi batıda Azerbaycan ve Rusya, kuzeydoğu ve doğuda Kazakistan, doğuda Türkmenistan, güneyde İran toprakları ile çevrelenmiştir. Hazar Denizi Latince: Caspium Mare veya Hyrcanium Mare, Rusça: Hvalınskoye More’dir. Güneydoğu Avrupa ve güneybatı Asya’dadır ve dünyanın en büyük tuzlu su gölüdür. Hem deniz, hem de göl özelliklerini taşımaktadır. Petrol yataklarınca da dünyanın en zengin yataklarından sayılmaktadır.

Hazar Denizi sınır devletlerince tam manasıyla hala bölünmüş değil ve Hazar Petrolü de tam manasıyla sınır devletlerce tam olarak çıkarılmamaktadır. Bilindiği gibi, bölgede 1990’dan beri siyasi durum hep karışık ve sıcak gelişmelerle hep gündeme gelmektedir. 1994-1996, 1999-2005 yıllar arasında Rus-Çeçen savaşları Hazar Petrolleri için ve bölgede geçen petrol ve doğalgaz hatları için tasarlanmıştı. Rusya bu savaşları şimdilik kazanmış olarak görünse de ABD ve Batı şirketleri yine Hazar Denizinden vazgeçmiş değiller. ABD, Batı Petrol ve Enerji şirketleri, bölgedeki petrol rezervlerini çok iyi bildiklerinden gelecekteki enerji problemlerini göz önünde bulundurarak Hazar Petrollerine ve Kafkasya’da yer alan petrol ve doğalgaz boru hatlarını kontrol altına almak için adeta satranç oyunu oynamaktadırlar.

ABD VE BATI’NIN İKİYÜZLÜLÜĞÜ

Bölgelerde yaşanan ve bugünlerde üst safhasına gelen Suriye probleminin arkasında yatan nedenlerden en önemlisi ABD, Batı petrol ve enerji şirketlerinin kendi devletlerindeki başkanlarını ve hükümetlerini bu sorunu halletmelerini istemesidir. Kendi koltuklarını kaybetmek istemeyen ve seçimleri düşünen ABD, Batı devletleri Başkan ve hükümetleri, dev petrol ve enerji şirketlerinin isteklerini yerine getirmek adına bölgede demokrasi ve çeşitli insan hakları ihlallerini öne sürerek asıl hedefine yaklaşmaya çalışmaktadır. ABD ve Batı devletleri her zaman kendi çıkarları uğruna tüm insani değerleri hiçe saymışlardır. İnsani boyuttan duruma baksalar, önce Filistin meselesini ele alıp israil’e, Suriye ve İran’a yaptıkları baskıyı ve yaptırımları yapmaları gerekirdi. İşte burada ABD’nin ve Batı devletlerinin ikiyüzlülüğü suyun üstüne çıkmaktadır.

Geçtiğimiz günlerde İran İslam Cumhuriyeti, son zamanların Hazar Denizinde yaklaşık 10 milyar varil önemli petrol yataklarının keşfini duyurdu. Bu, İslam Cumhuriyetinin sahip olduğu petrolün yaklaşık yüzde yedisini oluşturmaktadır ve kendisi için de oldukça önemli bir keşiftir. Bu ,Hazar Denizinde İran’ın yüzyıldan beri yaptığı en büyük keşfidir. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’a göre, bu keşif “Bölgedeki tüm siyasi ve enerji güç dengesini değiştirebilir.”

ASIL HEDEF HAZAR’IN ZENGİNLİĞİNİ YENİDEN MASAYA YATIRMAK

Ancak, İran’ın bu keşfine Hazar Denizine sınır ülkelerden değil, okyanus ötesinden ilk açıklama yapıldı ve bölgede yine belirsizlik ve fitne çıkarmak için düğmeye basıldı. Bölgede yıllarca araştırma yapan bölge analisti Alex Jackson, İran’ın bulduğu petrol yataklarının İran sınırları içerisinde olmadığını öne sürerek, kendi tezinde petrolün daha çok Azerbaycan’ın suları içerisinde olduğunu savundu. İran ise 10 milyar varil petrolün yanı sıra bölgede 50 trilyon metre küp doğalgazı da keşfettiklerini duyurdu.

Alex Jackson, İran’ın bu keşfi önceden yaptığını ve şimdi duyurmasının manidar olduğunun da altını çizdi. Jackson’a göre, şimdiye kadar resmi bir açıklamada bulunmayan Azerbaycan, Ermenistan’la bugünlerde yaşadığı Dağlık Karabağ sorunu için İran desteğine hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyuyor. Bunun için Azerbaycan’ın temkinli davrandığını ama İran’ın belirttiği deniz bölgesinin Azerbaycan’ın suları içerisinde olduğunu savundu.

Enerji konusunda iştahı hiş açılmamış gibi açılan ABD ve Batı, bölgedeki her kıvılcımı ateşlemek için uğraşıp duruyor. Şimdi İran’ı ve Azerbaycan’ı karşı karşıya getirmek için uğraşırken asıl hedefi zaten tam halledilmemiş ve hala beş devlet arasında problem olarak gözüken Hazar Denizinin sınır devletlerarasındaki bölünme meselesini yeniden masaya yatırılması ve bölgedeki asıl güç olan Rusya’yı İran’a karşı bazı şartlarla desteklemesi olacaktır.

Rusya, bölgede son zamanlarda oynanan oyunun ne anlama geldiğini çok iyi bildiği için Suriye’ye destek çıkmaktadır. Geçen günlerde Rusya Başkanı Vladimir Putin’in israil ziyaretinde israil’e Filistin konusunda pek ümit verici sözler sarf etmemesi ve Filistin Devletini destekleyici mahiyetteki konuşmaları ABD ve Batı karşıtı olan Ortadoğu’yu arkasına almak için yapılmış bir manevradan başka bir şey değildir. Rusya her defasında Müslüman devletlerini ABD ve Batı’ya karşı kullanmak istemiştir ve İslam dünyasıyla iyi geçinmek için uğraşacaktır. İşte İslam dünyası bugün, ABD ve Rusya için önem kazanmıştır. Biz kimin tarafında olacağız? Bu soruya cevabı hangi âlim verebilir? Müslümanların kendi tarafı olması lazım değil mi?

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir