• DOLAR 32.458
  • EURO 34.766
  • ALTIN 2439.947
  • ...
İran`la Müzakerede ABD`nin Tutumu İsrail Güdümlü
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İran`la Amerika Birleşik Devletleri ve P5+1 grubunun diğer üyeleri arasında Bağdat`ta yapılan görüşmeler, P5+`in İran`a karşı yaptırımlarda herhangi bir rahatlama getirmeyen tutumu dolayısıyla perşembe günü köklü bir anlaşmazlıkla sonuçlandı.

İki taraf 18 ve 19 Haziran`da Moskova`da yeniden bir araya gelmeyi kabul etti. Ama bu ancak, P5+1’in başlangıçta İran`ın 5 maddeli planına uygun bir şekilde karşılık vermemesi üzerine İran başka bir toplantıyı programına almayacağı tehdidinde bulununca mümkün oldu.

Bununla beraber, daha ziyade ABD`nin, ABD Başkanı Barack Obama`nın İran politikası konusunda İsrail ve ABD Kongresi`nin taleplerine boyun eğme ihtiyacını yansıtır şekilde esnek olmayan diplomatik tavrından dolayı, anlaşma ihtimalinde o toplantıdan önce muhtemelen ilerleme olmayacak.

ABD`nin Bağdat görüşmelerindeki katı tutumu ve İran`la erkenden bir anlaşma sağlanmasının zeminini hazırlamaktaki başarısızlığı, sadece İran`ın yüzde 20 nispetinde zenginleştirilmiş uranyum elde etme çabalarını arttırmakla kalmayacağı, aynı zamanda bunu hızlandıracağı manasına geliyor. Halbuki, İran`ı derhal görüşme masasına getirme isteğinin zahiri sebebi buydu.

İran`ın yüzde 20 zenginleştirmesi, ki Tahran bunu Tahran Araştırma Reaktörü`nün tıbbi izotoplar üretmesi için gerekli olduğunu ifade ederek son iki senedir haklı görüyor, yüzde 3,5`luk zenginleştirmeye göre İran`ın nükleer güç programı için yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyuma çok daha hızlı bir şekilde dönüştürülebilir.

Ama İran teşvik edici teklifler olması halinde yüzde 20`lik zenginleştirmeye son verecek hatta stoklarını elden çıkaracak bir anlaşma yapmaya açık olduğunu bildirse de Obama yönetimi, yaptırımlarda azaltmaya gidilmesi tekliflerini reddederek böyle bir anlaşma için uygun adım atmamayı tercih etti.

ABD`nin, halen Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) tarafından denetim altında olan Fordo tesislerinin kapatılmasını istemesi, İsrail`den gelen baskılara verilmiş doğrudan bir karşılıktır. Başbakan Binyamin Netanyahu bu talebin 2 Mart`taki görüşmelerle ilgili olarak kendisinin "kıstaslarından" biri olduğunu duyurmuştu.

Savunma Bakanı Ehud Barak, mart sonunda ABD`yle olan görüşmelerinde 4 Nisan`da açıkladığı üzere İsrail`in taleplerinden biri olarak Fordo tesislerinin kapatılmasında ısrar etti. Reuters`in 4 Nisan`da bildirdiği gibi, bu İsrail için tüm uranyum zenginleştirme faaliyetlerine son verilmesini talep etmek yerine ilk etapta İran`ın uranyumu yüzde 20 zenginleştirmesinin durdurulmasına odaklanmayı kabulünün bir bedeliydi.

Anlaşma açık bir şekilde, İran tüm uranyum zenginleştirmeye bir son vermedikçe Obama yönetiminin İran`a karşı yaptırımları kaldırmak için hiçbir şey yapmayacağına işaret ediyordu.

Yönetimin İran`la diplomatik stratejinin bir parçası olarak yaptırımları kaldırmayı göz önünde bulundurmayı reddi, yaptırım kanununda herhangi bir değişiklik talep etmesi durumunda keskin bir siyasi bedel ödemek zorunda kalacağı ve İsrail`in çıkarlarının derinden tahkim edildiği iki meclisi de alt etmesinin muhtemel olmadığı gerçeğini de gösterdi.

Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi`nin (AIPAC) marttaki konferansına 12 bin eylemcinin katılarak yaptığı lobi faaliyetinden sonra Temsilciler Meclisi, 11`e karşı 401 oyla, İran`ın "nükleer silah kapasitesine" sahip olmasını önleyecek bir politika talep eden bir karar aldı.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov`un da daha önce önerdiği üzere İran`la "kademe kademe" yaklaşımına dayalı bir anlaşma konusunda ABD`yle İsrail`in anlayışı arasında keskin bir ihtilaf vardı. Bu yaklaşımda İran`ın, nükleer programı konusunda Batı`nın endişelerini giderecek her adımında yaptırımların gevşetilmesiyle ödüllendirilmesi vardı.

Bununla beraber, Michael Adler`in 7 Mart`ta The Daily Beast`te açıkladığı gibi, Obama yönetimi Rusların istediği üzere yaptırımları tedricen azaltmaya gönülsüzdü. Adler`in açıklamaları, tüm uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin İran tarafından "güven inşa edici önlem" olarak tamamen durdurulması karşılığında bunun ancak süreç sonunda meydana gelebileceğine işaret etti.

İran için yüzde 20 zenginleştirme, ABD`nin tehdit edici olduğunu söylediği bir zenginleştirme seviyesi oluşturarak büyük ölçüde Amerika Birleşik Devletleri`ne karşı pazarlık gücünü arttırmak için bahane olarak kullanıldı.

İran, zenginleştirmeye başlamasından bu yana politikasıyla ilgili olarak, hedefinin bu kozları müzakerelerde İran menfaatine tavizler elde etme, özellikle de yaptırımların azaltılması ve zenginleştirme hakkının tanınması için kullanmak olduğunu savunan bir dizi açıklama yaptı.

İktisadi yaptırımlarda hiçbir yumuşama olmadan yüzde 20 zenginleştirmeye son verilmesi ve Fordo tesislerinin kapatılması talebi İran için çifte mağlubiyet manasına gelir ki İran bunu şiddetle reddetti.

İranlı analist Hasan Abadini`nin, "Uçak yedek parçaları karşılığında yüzde 20 zenginleştirme seviyesinden vazgeçmek bir şakadır" dediği bildirildi.

New York Times`ın 18 Mayıs`ta bildirdiğine göre, Bağdat toplantısından önce Avrupalılar tarafından başlatılan, anlaşma karşılığı en azından Avrupa`nın petrol tankerlerinin sigortalanmasına olan yasağın kaldırılmasını teklif etme tartışmaları vardı. Bu yasak İran`ın Asya ülkeleriyle olan petrol ticaretinin bir kısmını tehlikeye sokuyor. Bu teklif, Washington tarafından hemen reddedildi.

ABD`nin büyük ölçüde İsrail`in tercihlerinden kaynaklanan bir tavırla "kademe kademe" yaklaşımını reddi, ABD politikalarında bariz çelişkilere yol açıyor.

Bu tutum, İran`ın yüzde 20 zenginleştirmeye son vermesinin acil ihtiyaç olduğunu savunan ABD`nin resmi tutumuyla keskin şekilde çelişiyor. Associated Press, perşembe günü Amerikalı bir yetkilinin, "Bizim bu konuda acelemiz var. Zira bizim meseleyi halletmediğimiz her gün onlar nükleer programlarında ilerlemeye devam ediyorlar" dediğini bildirdi.

Çelişki, İran`ın Fordo tesislerinde zenginleştirme kapasitesini yüzde 20`nin de üzerine çıkarmaya başladığı haberleriyle iyice gün yüzüne çıktı. Perşembe günü Viyana mahreçli bir Reuters haberinde, İran`ın şubattan bu yana, zaten 700 kadar santrifüjün faal olduğu Fordo`ya 350 santrifüj daha yerleştirmiş olabileceği ifade edildi.

Associated Press, Bağdat`ta üst düzey bir Amerikalı yetkilinin, yaptırımların muhtemelen bir sonraki görüşmede ABD`nin şartlarını kabul etmesi için İran üzerindeki baskıları arttıracağını açıkladığını bildirdi. Yetkilinin "Baskılar, henüz İran tarafından azami derecede hissedilmiyor" dediği bildirildi.

Ama az sayıda diplomatik gözlemci hayati kararları veren İran dini liderinin Bağdat`ta sunulan ABD taleplerine boyun eğebileceğine inanıyor.

Bu arada ABD`nin, görüşmelerden çekilerek yaptırımların etkilerinin İranlıların üzerinde işe yaramasını görmek için bekleme stratejisi, İran`ın "fiilî gerçekleri" ilave etmeyi sürdürmesine imkan veriyor.

İronik olarak, Amerikalı stratejistler geçmişte İran`ın nükleer kapasitesini arttırırken müzakereleri "zaman kazanmaya oynamak" için kullandığını açık bir şekilde savunmuşlardı.

ABD`nin diplomatik tavrı ve İran`ın nükleer programının askeri olmayan karakterini ispatlamasını sağlamada ABD`nin daha önceden ilan edilmiş çıkarı arasında bir diğer görünür çelişkide de ABD`li yetkililer, İran ve UAEK Genel Direktörü Yukia Amano`nun,  geçmiş nükleer silah çalışmalarıyla ilgili iddiaların vuzuha kavuşması için İran`ın iş birliği şartları hususunda anlaşmaya yakın olduğu haberlerini görmezden geldiler.

22 Mayıs`ta El Monitor`un bildirdiğine göre bir "üst düzey ABD yetkilisi" Amerika Birleşik Devletleri`nin gelişme işaretlerini memnuniyetle karşıladığını söyledi ama daha sonra  P5+1 müzakereleriyle UAEK`dakilerin amaçlarını dikkatli bir şekilde ayırdı.

Yetkili, "UAEK geçmişi hesaba katmak ve ne olduğunu tespitle ilgilidir" açıklamasında bulundu. "O, İran`ın nükleer programının tabiatının ne olduğu, İran`ın nükleer programının ileride neye benzeyeceği ya da onun barışçı olup olmayacağıyla ilgili değildir."

Bu ifade, İran`ın UAEK ile iş birliğinin, İran`ın nükleer programı konusundaki ihtilafın diplomatik bir şekilde çözümünde ana unsur olduğuna dair ABD`nin önceki ısrarını birdenbire tersine çevirdi. 

İran ne yapsa da, geçmiş nükleer silah çalışmalarıyla ilgili iddiaları ispatlamak için ABD`nin İran`la görüşmelerinin bundan etkilenmeyeceği düşüncesi, özellikle İsrail ve ABD Kongresi`ni teskin etmek için Washington`un yanlış bir şekilde mevcut diplomatik rotaya sıkı sıkıya bağlı olduğuna işaret ediyor.

Gareth Porter

Kaynak: IPS (Inter Pres Service)

Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir